Fransızca içindeki monde ne anlama geliyor?
Fransızca'deki monde kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte monde'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki monde kelimesi dünya, dünya, gezegen, çağ, dünya, çok büyük, kalabalık, katılım oranı, gerçeklik anlayışı, dopdolu, kalabalık, global olarak, küresel olarak, dünyaca (tanınan, vb.), gerçek hayat, tecrit etmek, başkalarından önce ele geçirmek, misafir kabul etmek, misafir ağırlamak, çok iyi, harika, inziva, dünyevi, (kadın) büyük göğüslü, iri göğüslü, koca memeli, bu dünyaya ait olmayan, iki taraf için de kazançlı, yalnız, uzaktan yakından, herkesin bildiği gibi, bilindiği gibi, zerre kadar, hiç, hiç de değil, dünya çapında, dünyada, her şeyden çok, tüm dünyada, tüm dünyada, dünyanın her yerinde, dünyanın öbür ucuna kadar, haydi binin, herkes binsin, geç bunları, Himalayalar, kıyamet günü, akademik çevre, maddi dünya, dünyada hiçbir şey, şov dünyası/eğlence dünyası, herkesçe bilinen gerçek, yeni bir çevre, üçüncü dünya ülkeleri, halkın gözünün önü, Dünya Kupası, (biri, vb.) dışında hepsi, -den başka hepsi, tümü, hepsi, tamamı, doğmak, birbiriyle ilişkili, birbiriyle alakalı, manevi yönü ağır basan, dünyanın her tarafında, bütün dünyada, her yerde, dünyanın çevresinde, genç kızın sosyeteye ilk takdimi, fantezi, garip/tuhaf/acayip durum, üçüncü dünya, doğurmak, elden ele dolaşmak, cezbetmek, kültürel, etnik, konuyu kapatmak, ile dolup taşan, yaşayan, alem, ebelik yapmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
monde kelimesinin anlamı
dünya
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'aimerais faire le tour du monde un jour. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Dünya, kendi ekseni etrafında döner. |
dünyanom masculin (personnes) (insanlık) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le monde ne survivra pas à une guerre nucléaire. Dünya, bir nükleer savaştan sonra hayatta kalamayacaktır. |
gezegennom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les astronomes ont découvert un nouveau monde au-delà de Pluton. |
çağnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le monde d'autrefois ne connaissait pas les ordinateurs. |
dünya(intérêts communs) (bir grup insan) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le monde de l'art est un monde étrange. Sanat dünyası garip bir yerdir. |
çok büyüknom masculin (figuré) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il y a un monde entre leurs idées politiques. |
kalabalıknom masculin (foule) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
katılım oranı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La participation a été beaucoup plus grande que prévu. |
gerçeklik anlayışı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sa réalité est différente de la nôtre. |
dopdolu, kalabalık
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Jenny ne parvenait pas à trouver une place dans ce bus bondé. |
global olarak, küresel olarak
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
dünyaca (tanınan, vb.)
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
gerçek hayat
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dans la réalité, les vilains petits canards deviennent de vilains canards, pas des cygnes. |
tecrit etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
başkalarından önce ele geçirmek(Droit) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
misafir kabul etmek, misafir ağırlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ce couple ambitieux reçoit (du monde) tous les week-ends. |
çok iyi, harika(familier, jeune) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ce film déchire ! Il faut que tu le voies ! |
inziva
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dünyevi(biens, préoccupation...) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il se comporte comme s'il n'avait aucune préoccupation matérielle. |
(kadın) büyük göğüslü, iri göğüslü, koca memeli(resmi olmayan dil) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quand on a une forte poitrine, il est difficile de trouver un soutien-gorge confortable. |
bu dünyaya ait olmayanadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les fantômes et les goblins ne sont pas de ce monde. |
iki taraf için de kazançlılocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yalnız(figuré) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il est normal de se sentir étranger lorsqu'on est adolescent. |
uzaktan yakından
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ça ne m'intéresse pas du tout d'aller écouter un rappeur. |
herkesin bildiği gibi, bilindiği gibilocution adjectivale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
zerre kadarlocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Est-ce que ça m'embête d'avoir raté le spectacle ? Pas du tout (or: Pas le moins du monde) ! // Je ne suis pas du tout inquiet pour cet examen parce que j'ai énormément révisé. |
hiç, hiç de değiladverbe Bien sûr, tu peux emprunter cinq euros, ça ne me gêne pas le moins du monde. |
dünya çapındaadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Internet permet aux gens à travers le monde de partager des informations. |
dünyadalocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Il n'y a nulle part dans le monde où j'aimerais être plutôt qu'ici avec toi. |
her şeyden çok
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Nina voulait se former pour devenir pilote plus que tout au monde. |
tüm dünyada
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ce serait certainement magnifique si la paix prévalait sur Terre pour changer. |
tüm dünyada, dünyanın her yerindeadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Le Père Noël est connu dans le monde entier. |
dünyanın öbür ucuna kadarlocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Mon amour est sans limite ! Je te suivrai jusqu'au bout du monde ! |
haydi binin, herkes binsin(train) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) |
geç bunları
(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) D'accord, il t'a larguée. Passe à autre chose ! Il y a plein d'autres hommes mieux que lui de toute façon. |
Himalayalarnom masculin (figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kıyamet günü
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Certains groupes religieux pensent que le jour du jugement dernier aura bientôt lieu. |
akademik çevrenom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
maddi dünyanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les Africains ne distinguent pas le monde matériel du monde spirituel. |
dünyada hiçbir şeynom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Rien au monde ne pourra m'éloigner de l'homme que j'aime. Rien au monde ne me convaincra de parler face à un public. |
şov dünyası/eğlence dünyası
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle est dans le monde du spectacle depuis avant que nous soyons nés. |
herkesçe bilinen gerçek
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Parmi le personnel, tout le monde savait que Bill avait un problème d'alcool. // Bien que Galilée ait été persécuté pour l'avoir dit au 17e siècle, tout le monde sait désormais que la Terre tourne autour du soleil. |
yeni bir çevrenom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Après le changement de direction, son lieu de travail était un monde nouveau pour lui. |
üçüncü dünya ülkelerinom masculin (çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) Les gens des pays riches ne font pas assez pour aider les gens du tiers monde. |
halkın gözünün önüadverbe (chose répréhensible) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cet homme public trompe sa femme au vu et au su de tout le monde. |
Dünya Kupası(futbol) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La Coupe du monde 2014 a eu lieu au Brésil. |
(biri, vb.) dışında hepsi, -den başka hepsi
Tout le monde sauf un de ses élèves a réussi l'examen. |
tümü, hepsi, tamamı
(zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu sözcüktür (örnek: "kitabı gördün mü? > bunu gördün mü?").) Absolument tout le monde est entré et s'est assis. |
doğmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Internet n'a pas vu le jour spontanément. Il est le résultat de dizaines d'années de recherche et développement. |
birbiriyle ilişkili, birbiriyle alakalılocution adjectivale (milieu) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
manevi yönü ağır basanlocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ruth est détachée des affaires de ce monde et refuse d'aller à l'encontre de ses convictions religieuses. |
dünyanın her tarafında, bütün dünyadalocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Gus a voyagé à travers le monde entier et il a des amis partout. |
her yerde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Luke a cherché absolument partout mais n'a vu aucun signe de Naomi. |
dünyanın çevresinde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Le navire de Magellan a navigué autour du monde (or: a fait le tour du monde) au XVIe siècle. |
genç kızın sosyeteye ilk takdiminom féminin (vieilli : baptême social) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Autrefois, les jeunes femmes faisaient leur entrée dans le monde lors d'un bal important. |
fantezinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
garip/tuhaf/acayip durum(figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
üçüncü dünyalocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
doğurmak(femme) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Samedi dernier, Emily a donné naissance à des jumelles. |
elden ele dolaşmaklocution verbale (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Pensez-vous qu'il y aura suffisamment de pain et de poisson pour tout le monde ? |
cezbetmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les concerts des Black-Eyed Peas attirent beaucoup de monde. |
kültürel, etnik
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
konuyu kapatmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jane a mis fin au débat en cherchant la réponse sur Internet. |
ile dolup taşan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yaşayanlocution adverbiale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tu as fait de moi l'homme le plus heureux du monde ! |
alemnom masculin (figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Lorsque Ben est stressé, il se réfugie dans son royaume intérieur (or: monde intérieur). |
ebelik yapmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
Fransızca öğrenelim
Artık monde'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
monde ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.