İspanyolca içindeki echar ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki echar kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte echar'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki echar kelimesi atmak, fırlatmak, gemiden aşağı atmak, denize atmak, sprey sıkmak, çıkmak, benzin pompalamak, benzin doldurmak, yavaşça atmak/fırlatmak, işten çıkarmak, dökmek, işten atmak, işten kovmak/çıkarmak, işine son vermek, sarkıtmak, su çarpmak, dikkatsizce koymak, aydınlatmak, üzerine salmak, sürgülemek, fırlamak, fırlayıp kaçmak/koşmak, -den dışarı atmak, elemek, sikmek, sikişmek, düzmek, düzüşmek, göz atmak, diş çıkarmak, işe girişmek, yuva kurmak, vazgeçmek, bozmak, göz atmak, göz gezdirmek, bozmak, mahvetmek, berbat etmek, suçlamak, aleyhinde kullanmak, tomurcuklanmak, gonca vermek, göz atmak, batmak, iflas etmek, tuz koymak, tuz eklemek, baharat koymak, baharat katmak, incelemek, suçlamak, mahvetmek, boşa harcamak, -e bakınmak, halel getirmek, zarar vermek, (uğursuzluk getirmek suretiyle) başarısızlığa uğratmak, parfüm sürmek, (erkek) cinsel ilişkiye girmek, seks yapmak, yakalamak, ele geçirmek, suç, kızmak, öfkelenmek, hiddetlenmek, kilitlemek, kur yapmak, özlemek, mahvetmek, (tartışma, vb.) ateşlemek, mahvetmek, özlemek, aramak, telefonla aramak, yarışmak, yarış etmek, sikişmek, zar atmak, kusmak, kura çekmek, ağzı köpürmek, ağzından köpük saçmak, tutmak, berbat etmek, demirlemek, demir atmak, baksana, seni özleyeceğim, yazı tura, işten atma, işten kovma/çıkarma, yangına körükle gitmek, azarlamak, kapıyı kapatmak, büyü yapmak, yardım etmek, bakmak, bakmak, yardım etmek, kök salmak, gözü üzerinde olmak, (kuş) tüylenmek, tüyleri çıkmak, kusmak, çıkartmak, istifrağ etmek, öfkeden köpürmek, çok kızgın olmak, seks yapmak, cinsel ilişkiye girmek, uçmak, (kuş, böcek) uçup gitmek, arkaya yaslanmak, ters ters bakmak, dik dik bakmak, (kitap, vb.) sayfalarını karıştırmak, uyuklamak, yardım etmek, kusmak, kapatmak, yazı tura atmak, işten atmak, işten kovmak, kirletmek, pisletmek, (mahkeme kararıyla, vb.) evden çıkarmak, beceriksizce yapmak, acemice yapmak, dışarı atmak, şöyle bir bakmak, göz gezdirmek, tohum, çekirdek, demirlemek, demir atmak, şöyle bir okumak/göz gezdirmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
echar kelimesinin anlamı
atmak, fırlatmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) ¡Apúrate y tira la pelota! |
gemiden aşağı atmak, denize atmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El personal echó algo de la carga mientras el avión perdía altitud. |
sprey sıkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Liam se echó desodorante en los sobacos. |
çıkmakverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sin importar qué tan al ras de afeite, la barbilla de George siempre echa pelos para el almuerzo. |
benzin pompalamak, benzin doldurmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Petra echó gasolina en su tanque. |
yavaşça atmak/fırlatmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Jacob le lanzó la pelota a Pippa. |
işten çıkarmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La aerolínea estaba en dificultades y tuvo que despedir a la mitad de sus empleados. |
dökmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿Me puedes verter un vaso de agua, por favor? |
işten atmak, işten kovmak/çıkarmak, işine son vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El jefe despidió a Edward porque siempre llegaba tarde. |
sarkıtmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La chica tiró una cuerda y su novio trepó hasta su habitación. |
su çarpmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Los niños se salpicaban agua unos a otros. |
dikkatsizce koymak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Paul tiró su mochila en la mesa de la cocina. |
aydınlatmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El sol proyectaba sus rayos sobre el pequeño patio. |
üzerine salmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Si vas a ese jardín, el dueño va a largarte su perro. |
sürgülemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Recuerda cerrar con pestillo la puerta a la noche. |
fırlamak, fırlayıp kaçmak/koşmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) El conejo se fue corriendo cuando escuchó la puerta del auto cerrarse. |
-den dışarı atmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Los pasajeros del tren no deben tirar basura por la ventana. |
elemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El cilantro produce semillas pronto en clima cálido. |
sikmek, sikişmek, düzmek, düzüşmek(vulgar) (cinsel ilişki/kaba) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿Tenemos tiempo de follar antes de que lleguen? |
göz atmak(tienda) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Annie está mirando la sección de ropa. "¿Puedo ayudarte?" "No gracias, sólo estoy mirando". |
diş çıkarmak(bebek) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
işe girişmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Todos colaboraron para preparar la cena. |
yuva kurmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Yo quería casarme, pero él no estaba dispuesto a establecerse. |
vazgeçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) A pesar de la evidencia, él se rehusó a recular. |
bozmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Arruinó su computadora al derramar café sobre ella. Ülkedeki politik karışıklık ekonomiyi de altüst etti. |
göz atmak, göz gezdirmek(documento) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jane ojeó el documento en busca de errores. |
bozmak, mahvetmek, berbat etmek(plan) (plan, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) ¿Le dijiste a Mary que estábamos planeando una fiesta para su cumpleaños? ¡Arruinaste la sorpresa! |
suçlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Pienses o no que yo cometí el delito, no me puedes culpar sin pruebas. |
aleyhinde kullanmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Todavía me achacan los errores que cometí en el pasado. |
tomurcuklanmak, gonca vermek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Los narcisos normalmente brotan en febrero. |
göz atmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Cierra los ojos, cuenta hasta diez mientras me escondo, ¡y no espíes! |
batmak, iflas etmek(negocios) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La compañía fracasó por la recesión. |
tuz koymak, tuz eklemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Él saló su bistec. O sıcakta etler bozulmasın diye tuzlamak zorunda kaldılar. |
baharat koymak, baharat katmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Karen sazonó el plato con pimientos y cilantro molido. |
incelemek(horizonte) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Alison oteó el auditorio por si encontraba a su amigo allí. |
suçlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Después del divorcio de sus padres, Alberto reprochó a su padre. |
mahvetmek(figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sus críticas destrozaron su frágil autoestima. |
boşa harcamak(mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sería una lástima que desperdicies tu talento sin hacer nada con él. |
-e bakınmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Sara se pasó la tarde mirando las tiendas locales. |
halel getirmek, zarar vermek(mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Arruinó su propio argumento al admitir que con frecuencia hacia lo contrario. |
(uğursuzluk getirmek suretiyle) başarısızlığa uğratmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ian gafó el partido de críquet cuando dijo que no iba a llover. |
parfüm sürmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Lauren perfuma su papel de cartas. |
(erkek) cinsel ilişkiye girmek, seks yapmak(coloquial) (argo, kaba) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Julie enfureció cuando se enteró de que su marido se había estado tirando a alguien más. |
yakalamak, ele geçirmek(informal, atrapar) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Los secuestradores pillaron a la víctima mientras se metía en su auto. |
suç
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La culpa del accidente aéreo recayó sobre el piloto. |
kızmak, öfkelenmek, hiddetlenmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El director entró a clase enfurecido. |
kilitlemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quien salga el último, que se acuerde de cerrar. |
kur yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Henry no está siendo amigable, definitivamente está coqueteando. |
özlemek(AmL) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Los niños extrañan a su padre cuando está en viajes de negocios. Çocuklar, babaları iş gezisindeyken onu özlüyorlar. |
mahvetmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ella arruinó su carrera política cuando reveló su aventura amorosa. |
(tartışma, vb.) ateşlemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Los problemas financieros alimentaron la pelea entre Mary y Kyle. |
mahvetmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El abuso que recibió de niño arruinó el resto de su vida. |
özlemek(AmL) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Extraño las montañas de mi tierra. |
aramak, telefonla aramak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Se anima a los radioescuchas a que llamen para hacer comentarios. |
yarışmak, yarış etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) A los hermanos les gustaba correr. Kardeşler yarışmaktan hoşlanıyordu. |
sikişmek(vulgar) (kaba, argo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jack y yo pasamos toda la noche follando en vez de ir a la fiesta. |
zar atmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Es tu turno para lanzar. Aquí están los dados. |
kusmak(ES, coloquial) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Este queso me da ganas de potar. |
kura çekmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sortearemos quién va en cada equipo sacando el nombre de un sombrero. |
ağzı köpürmek, ağzından köpük saçmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Me parece que este caballo está enfermo; le babea mucho la boca. |
tutmak(spor takımı, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Las fanáticos apoyan al equipo con entusiasmo. |
berbat etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Apuesto a que arruinará esta oportunidad tal como lo hizo la última vez. |
demirlemek, demir atmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El capitán ancló el barco cerca de la orilla. |
baksanalocución verbal (ES) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) ¡Échale un vistazo, tío! Ese coche es muy chulo. |
seni özleyeceğim(ES) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Adiós, hijo. Te voy a echar de menos. |
yazı turalocución verbal (MX) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Antes de casi todos los partidos, se echa un volado entre los dos equipos. |
işten atma, işten kovma/çıkarma(argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Lo echaron porque siempre llegaba tarde a la oficina. |
yangına körükle gitmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Y tú cállate, no digas nada más; bastante mal están las cosas para que vengas, encima, a echar leña al fuego. |
azarlamaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si el jefe se entera me va a echar la bronca a mí |
kapıyı kapatmak(figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No aprobó el examen de ingreso y con eso cerró la puerta de convertirse en abogado. |
büyü yapmaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La bruja le echó una maldición y el niño travieso ya nunca volvió a tirar del rabo a los gatos. |
yardım etmeklocución verbal (birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Necesitaba ayuda para cargar el ropero y el vecino me echó una mano. |
bakmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Estas fotos familiares son excelentes, échales un vistazo. |
bakmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Hay rebajas en esta galería, ¿echamos un vistazo? |
yardım etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si pudieras echarme una mano cuando me mude a finales de mes te lo agradecería. |
kök salmaklocución verbal (bitki) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
gözü üzerinde olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cuando cocinas suflé, tienes que echarles un ojo para que no se te desinflen. |
(kuş) tüylenmek, tüyleri çıkmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Los polluelos echan las plumas luego de unas seis semanas. |
kusmak, çıkartmak, istifrağ etmek(ES, coloquial) (argo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El perro acaba de echar la pota en mi alfombra. |
öfkeden köpürmek, çok kızgın olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jenny estaba furiosa cuando descubrió que su hermano había destrozado el coche. |
seks yapmak, cinsel ilişkiye girmek(coloquial) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Anoche eché un polvo por primera vez en un año. |
uçmak(kuş, böcek) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Después de ser librado del gato, el pájaro se sacudió y luego se echó a volar. |
(kuş, böcek) uçup gitmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El pájaro se asustó y echó a volar. |
arkaya yaslanmaklocución verbal (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
ters ters bakmak, dik dik bakmak(figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(kitap, vb.) sayfalarını karıştırmaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le eché un vistazo a la pila de cuentas a ver si había alguna vencida. |
uyuklamaklocución verbal (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Me eché una cabezada (or: cabezadita) por diez minutos durante el final de la película. |
yardım etmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dijo que me iba a echar una mano para mudar los muebles pero al final ni apareció. |
kusmaklocución verbal (ES, coloquial) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Siempre echo la pota cuando bebo mucho. |
kapatmaklocución verbal (un negocio) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Echó el cierre y contó la recaudación del día. |
yazı tura atmaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
işten atmak, işten kovmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Cuando lo encontraron robando, sus jefes despidieron a Juan. |
kirletmek, pisletmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El fertilizante ha echado a perder el suministro de agua local. |
(mahkeme kararıyla, vb.) evden çıkarmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El casero inventó una historia que utilizó como motivo para desahuciar a los inquilinos. |
beceriksizce yapmak, acemice yapmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
dışarı atmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El guardia de seguridad expulsó a la mujer del auditorio después de que ella abuchease al orador. |
şöyle bir bakmak, göz gezdirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El doctor examinó rápidamente a Fred pero no encontró evidencias de huesos rotos. |
tohum, çekirdeklocución verbal (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Esta flor echará semilla a finales del verano. Çiçek yaz sonu tohum verecek. |
demirlemek, demir atmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El barco echó el ancla en Port Arthur. |
şöyle bir okumak/göz gezdirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No le eches un vistazo por encima al texto cuando estudies, léelo con cuidado. |
İspanyolca öğrenelim
Artık echar'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
echar ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.