İspanyolca içindeki presente ne anlama geliyor?

İspanyolca'deki presente kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte presente'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İspanyolca içindeki presente kelimesi takdim etmek, tanıtmak, sunmak, giriş yapmak, tanıştırmak, tanıtmak, tanıştırmak, sahneye koymak, sahnelemek, bildirmek, vermek, suçlama yapmak, açıklamak, sunmak, lanse etmek, önermek, öne sürmek, ileri sürmek, sahneye getirmek, göstermek, sahneye koymak, sahnelemek, tanıştırmak, sahnelemek, ön plana çıkarmak, ortaya atmak, teklif etmek, önermek, sunmak, sunmak, sergilemek, sunmak, dava açmak, öne sürmek, ileri sürmek, teklif etmek, -ile başlamak, sergilemek, içermek, tasvir etmek, betimlemek, iddia etmek, iddiasında olmak, göstermek, şikayette bulunmak, meydana getirmek, göndermek, dava açmak, şimdiki zaman, mevcut, şimdiki, bulunan, yer alan, hediye, armağan, geniş zaman kipi, modern zaman, geniş zaman, hazır bulunan, şimdiki zaman, hediye, armağan, katılımcı, tanıştırmak, vermek, sunmak, ortaya koymak, taraflı olarak sunmak, kendini haklı çıkarmak, -i savunmak, son yolculuğuna uğurlamak, (birisinden) daha fazla para teklif etmek/daha yüksek fiyat vermek, seri haline getirmek, suçlamada bulunmak, bilgilendirmek, teklif sunmak, önerge vermek, son yolculuğuna uğurlamak, aleyhine dava açmak, istifasını vermek, talep etmek, rica etmek, taş atmak, yer vermek, sunmak, göstermek, önermek, aday göstermek, kanıtlamak, özel gösterimini yapmak, göstermek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

presente kelimesinin anlamı

takdim etmek, tanıtmak, sunmak

verbo transitivo (fikir, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Permítame presentar mi teoría.

giriş yapmak

verbo transitivo (konuya, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
El presentó el tema con un poco de trasfondo histórico.

tanıştırmak

verbo transitivo (kişi)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Papá, te presento a mi jefe, el señor Smith.

tanıtmak, tanıştırmak

verbo transitivo

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Gobernador, permítame que le presente al señor Johnson.

sahneye koymak, sahnelemek

verbo transitivo

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Y ahora le presentamos, ¡nuestro musical!

bildirmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Presentó a sus compañeros su plan para incrementar las ventas.

vermek

(ES)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
El vendedor presenta su factura cada semana.

suçlama yapmak

verbo transitivo (hukuk)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
El fiscal presentó cargos por agresión.

açıklamak

verbo transitivo (plan, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Él presentó su plan para incrementar las ventas a sus compañeros de trabajo.

sunmak

verbo transitivo (gösteriyi, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Estamos orgullosos de presentarlos "Hamlet" esta noche.

lanse etmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La compañía lanzó el nuevo modelo de coche en octubre.

önermek, öne sürmek, ileri sürmek

verbo transitivo

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le presenté una idea a mi jefe para su consideración.
Patrona üzerinde düşünmesi için bir fikir önerdi.

sahneye getirmek

verbo transitivo (en escena)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Era el momento de presentar el nuevo acto.

göstermek

verbo transitivo

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

sahneye koymak, sahnelemek

(gösteri)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Están presentando una obra de Hamlet en el teatro local.

tanıştırmak

(cambio de sujeto)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Me gustaría presentarte a mi amigo James.

sahnelemek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
El teatro local está presentando "Salomé" en este momento.

ön plana çıkarmak

verbo transitivo

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
En su edición de julio, la revista presenta los 10 mejores restaurantes de Gran Bretaña.

ortaya atmak

(fikir)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Agnes presentó la idea de trabajar cuatro días a la semana y cerrar la oficina los viernes, pero a su jefa no le entusiasmaba.

teklif etmek, önermek

verbo transitivo

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Tengo una propuesta que te quiero presentar.

sunmak

verbo transitivo (hukuk)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La fiscalía quiere presentar la nota de rescate como evidencia.

sunmak

verbo transitivo (haber programı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Della está presentando las noticias de la tarde ahora mismo en la radio.

sergilemek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La costurera presentó las telas coloridas ante su cliente.

sunmak

verbo transitivo

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

dava açmak

(demanda)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
El trabajador presentó una demanda formal contra su compañía.

öne sürmek, ileri sürmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
El profesor propuso una nueva teoría física.

teklif etmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

-ile başlamak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Prologó su discurso con unas palabras de agradecimiento para los organizadores.

sergilemek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La muestra exhibirá el trabajo de artistas locales.

içermek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
El nuevo modelo de este ordenador incluye más memoria y un procesador más rápido.

tasvir etmek, betimlemek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La describió como a una santa.

iddia etmek, iddiasında olmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Larry se presenta a sí mismo como un experto.

göstermek

(belirti, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Él mostraba todos los síntomas de una depresión.

şikayette bulunmak

(demanda)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Tina interpuso una queja en el departamento de recursos humanos.

meydana getirmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Con esfuerzo lograron llevar adelante el proyecto soñado.

göndermek

verbo transitivo

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Envíe su solicitud de admisión antes de la fecha límite.

dava açmak

(demanda) (hukuk)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ella puso una demanda contra su patrón.

şimdiki zaman

nombre masculino (dilbilgisi)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Este párrafo esta en pasado, pero ese párrafo está todo en presente.

mevcut

adjetivo de una sola terminación

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
El director de la empresa agradeció a todos los presentes por hacer de la conferencia un éxito.

şimdiki

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
En este presente momento, no necesitamos nada.

bulunan, yer alan

adjetivo de una sola terminación

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Con los errores de sus predecesores siempre presentes en su mente, el político juró hacerlo mejor.

hediye, armağan

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
El regalo de cumpleaños fue justo lo que ella quería.
Gelen doğumgünü hediyesi (or: armağanı) tam istediği bir şeydi.

geniş zaman kipi

nombre masculino (gramática)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
En esta lección, los estudiantes aprenden a usar el presente.

modern zaman

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
El historiador solo se preocupaba por el pasado y no estaba en sintonía con el presente.

geniş zaman

(gramática) (dilbilgisi)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

hazır bulunan

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
El público presente esperó ansioso a que la banda de rock saliera al escenario.

şimdiki zaman

nombre masculino

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La atención de los líderes está centrada en el presente.

hediye, armağan

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Le dio un suéter como regalo de cumpleaños.

katılımcı

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
El alcalde agradeció a los 11 asistentes haber venido con tan poca anticipación.

tanıştırmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Permítanme presentarle a mi amigo Esteban.

vermek, sunmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Es un gran placer presentarle esta condecoración.

ortaya koymak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

taraflı olarak sunmak

(figurado)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
El informe sesgó la información para que pareciese más favorable a la ideología del partido.

kendini haklı çıkarmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Bill Gates expuso sus argumentos para aumentar la ayuda al extranjero.

-i savunmak

locución verbal

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
El reporte presenta el argumento de que las políticas actuales son inadecuadas.

son yolculuğuna uğurlamak

locución verbal (ölen birisini)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

(birisinden) daha fazla para teklif etmek/daha yüksek fiyat vermek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Fernando pujó más que sus competidores en la subasta.

seri haline getirmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La novela fue presentada en episodios en una revista.

suçlamada bulunmak

locución verbal

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La actriz reaccionó con enojo al artículo de la revista y amenazó con presentar cargos.

bilgilendirmek

(birisini bir şey hakkında)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Una vez que Mark hubo presentado el programa de computadora a su asistente, ella pudo empezar a trabajar sola.

teklif sunmak, önerge vermek

locución verbal

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Presentó una moción (or: propuso una moción) para aplazar la reunión.

son yolculuğuna uğurlamak

locución verbal

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Fue al funeral a presentarle sus respetos a su amada maestra.

aleyhine dava açmak

(birisinin)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La compañía minera presentó cargos contra los huelguistas.

istifasını vermek

locución verbal

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Presentó la renuncia porque estaba harto de que lo trataran como un esclavo.

talep etmek, rica etmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Deberías presentar una demanda por una orden de protección.

taş atmak

locución verbal

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

yer vermek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La revista la presentaba a ella en la portada.
Dergi ona birinci sayfada yer verdi.

sunmak, göstermek

locución verbal (respeto) (saygı, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Él le presentó sus respetos al rey.

önermek

(birisine bir şeyi)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ron se dirigió a su jefe para presentarle una idea, pero nunca le concertaron una reunión.

aday göstermek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
El partido quería postularla para el puesto en el senado.

kanıtlamak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Les presentó las estadísticas para probar su argumento.

özel gösterimini yapmak

locución verbal

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
El cine local está presentando esta noche un avance de la última película de George Clooney.

göstermek

(en un concurso)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
David va a presentar a su oveja en la feria de este año.

İspanyolca öğrenelim

Artık presente'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.

presente ile ilgili kelimeler

İspanyolca hakkında bilginiz var mı

İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.