İspanyolca içindeki tener ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki tener kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte tener'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki tener kelimesi sahip olmak, sahip olmak, (hastalığı) olmak, geçirmek, sahip olmak, yaşında olmak, sahip olmak, -si olmak, -si bulunmak, zengin olmak, varlıklı olmak, almak, teslim almak, izin vermek, sahip olmak, elinde tutmak, meşgul olmak, uğraşmak, olmak, -dır, -dir, düzenlemek, tertiplemek, tertip etmek, sahip olmak, sahip olmak, -si olmak, malik olmak, karşı karşıya gelmek, karşılaşmak, tutmak, sahip olmak, muzdarip olmak, karşılaşmak, göstermek, bebek beklemek, borçlanmak, barındırmak, takınmak, sınava girmek, imtihana girrmek, bulundurmak, takmak, sahip olmak, elinde bulundurmak, -si olmak, -e sahip olmak, ile karşılaşmak, (bilgi, vb.) sahibi olmak, yavrulamak, vermek, hissetmek, doğurmak, içermek, sınava girmek, almak, tutmak, -meli, -malı, misafir etmek, konuk etmek, barındırmak, sıcak, korkmuş, ürkmüş, şanslı, talihli, aceleyle, acele ile, canı istemek, iyi bir geleceği olmak, bırakmamak, halüsinasyon görmek, hayal görmek, arzulamak, istemek, istek duymak, arzu etmek, aklına takmak, kafaya takmak, istemek, arzu etmek, arzulamak, hesaba katmak, dikkate almak, gözönüne almak, gözönünde tutmak, niyetinde olmak, aceleyle, acele ile, gerekli, hazır, kırklı yaşlarında, uzman, eksper, bilirkişi, gerekmek, gerekli olmak, kokusunu almak, selamlaşıp konuşmak, istemek, güvenmek, inanmak, uyuşturucu ilaç katılmış, -meli, -malı, korkmak, dehşete kapılmak, istemek, arzu etmek, planlamak, bağlanmak, hıçkırmak, hıçkırık tutmak, (saç) önlerden açılmak/dökülmek, karşılamak, niyet etmek, niyetlenmek, kıyaslanmak, mukayese edilmek, oluşmak, gelişmek, şiddetle arzulamak, çok arzu etmek, -meli, -malı, -ebilmek, -abilmek, başrolde oynamak, başrolü oynamak, hedeflemek, amaçlamak, sahnelemek, saygı duymak, hürmet etmek, itibar etmek, erişmek, sabırsızlanmak, regl olmak, düzenlemek, önemli olmak, eğilim göstermek, acımak, kısa toplantı/konferans yapmak, örtüşmek, konser vermek, gözden geçirmek, zorunda olmak, mecbur olmak, mecburiyetinde olmak, deneyimlemek, deneyim yaşamak, istemek, dilemek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
tener kelimesinin anlamı
sahip olmakverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tiene una gran casa y dos automóviles. Büyük bir eve ve iki otomobile sahiptir. |
sahip olmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ella tiene una personalidad muy fuerte. Güçlü bir kişiliğe sahiptir. |
(hastalığı) olmakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ella tiene la gripe ahora mismo. Şu anda gribi vardır. |
geçirmekverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mis hijos están teniendo una aventura en América del Sur. |
sahip olmakverbo transitivo (çocuk) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ellos tienen dos hijas y un hijo. |
yaşında olmakverbo transitivo (edad) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Roberto tiene diez años. |
sahip olmak, -si olmak, -si bulunmakverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ella tiene muchos planes. Bir sürü planı vardır. |
zengin olmak, varlıklı olmakverbo transitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Aquellos que tienen dinero no siempre entienden a aquellos que no lo tienen. |
almak, teslim almakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) ¿Ya tienes los resultados de los exámenes? |
izin vermekverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Él no tendrá ese comportamiento en su presencia. |
sahip olmak, elinde tutmakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ella tiene las llaves del coche. |
meşgul olmak, uğraşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No tengo discusiones con gente tonta. |
olmakverbo transitivo (düşüncede, fikirde) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sabemos que no todos los miembros del partido tenían la misma posición con respecto a este tema. |
-dır, -dir(durum bildirir) Barry está enfermo. Barry hastadır. |
düzenlemek, tertiplemek, tertip etmek(toplantı, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Llevaremos a cabo la reunión en la sala de juntas. |
sahip olmakverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¡Tienes agallas para hablarme de esa manera! James tiene una gran colección de discos. |
sahip olmak, -si olmak, malik olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿Tienes un ordenador? |
karşı karşıya gelmek, karşılaşmakverbo transitivo (dificultades, problemas) (sorunla, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tuvo muchos problemas en el sitio remoto. |
tutmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¡Tenle los brazos así deja de pegarme! |
sahip olmakverbo transitivo (bir şeye) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tengo la sensación de que hemos estado aquí antes. |
muzdarip olmak(hastalık) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tiene diabetes desde siempre. |
karşılaşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tuvo un accidente camino al juzgado. |
göstermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tenía un ojo morado después de su pelea con Bob. |
bebek beklemek(bebé) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Voy a tener un bebé en julio. Mi esposa va a tener gemelos. |
borçlanmakverbo transitivo (cuenta abierta) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Tiene una cuenta en el bar local. |
barındırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ella tiene cinco huéspedes en su pequeña casa. |
takınmak(tavır, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Él tiene una mirada petulante cada vez que gana. |
sınava girmek, imtihana girrmekverbo transitivo (examen) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tengo mi examen de evaluación el mes que viene. |
bulundurmakverbo transitivo (mal, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Este negocio no tiene todas las marcas de ropa. Bu mağaza her marka kıyafeti bulundurmuyor. |
takmak(kravat, şapka, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Todos usan jeans en estos días. |
sahip olmak, elinde bulundurmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jame lleva todo lo que posee en la mochila en su espalda. |
-si olmak, -e sahip olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La casa posee muchas características particulares, como las chimeneas originales. |
ile karşılaşmak(tepki, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El discurso del Presidente en el Congreso recibió reacciones encontradas: un partido lo aplaudió y el otro lo abucheó. |
(bilgi, vb.) sahibi olmak(conocimiento o habilidad) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ray posee riqueza en el conocimiento del existencialismo francés. |
yavrulamak(animal) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Los labradores suelen parir entre seis y ocho cachorros. |
vermek(meyve, çiçek) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Después de muchos años de sequía, el manzano finalmente dio frutos. |
hissetmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Ya pasé lo peor de la gripe pero todavía me siento un poco débil. |
doğurmak(birisine bir şey) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La Reina parió tres hijas. |
içermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El nuevo modelo de este ordenador incluye más memoria y un procesador más rápido. |
sınava girmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Rindo mi examen de competencia la próxima semana. |
almak, tutmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Este recipiente puede contener cuatro litros de líquido. Bu kap dört litre sıvı alabiliyor (or: tutabiliyor). |
-meli, -malı
Tengo que terminar mis deberes. Ödevimi bitirmeliyim. |
misafir etmek, konuk etmek(recibir) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tenemos a sus padres en casa en las vacaciones. |
barındırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Esta sala de juntas tiene cabida para cuarenta personas. |
sıcak
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El té estaba caliente, así que esperó un poco antes de beberlo. |
korkmuş, ürkmüş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Los niños en la casa embrujada estaban asustados. // Los gatitos asustados lloraban por su madre. |
şanslı, talihli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Soy afortunado por haberte conocido. Uğurlu sayım yedidir. |
aceleyle, acele ile
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Se estaba haciendo de noche y estaba apurado por irme a casa. |
canı istemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Me apetece una taza de té. |
iyi bir geleceği olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Camilla es una música talentosa que de seguro triunfará. |
bırakmamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El niño sujetaba la mano de su madre mientras cruzaban la calle. |
halüsinasyon görmek, hayal görmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) El medicamento puede causar que el paciente alucine. |
arzulamak, istemek, istek duymak, arzu etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Micah ha estado anhelando un bagel de moras todo el día. |
aklına takmak, kafaya takmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
istemek, arzu etmek, arzulamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Querría un trozo de pastel, pero se supone que estoy a dieta. ⓘEsta oración no es una traducción de la original. Yemek istiyorum. |
hesaba katmak, dikkate almak, gözönüne almak, gözönünde tutmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) ¿Has considerado las consecuencias a largo plazo de esta decisión? Bu kararın uzun vadede getireceği sonuçları hesaba kattınız mı? |
niyetinde olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No pretendía lastimarte, discúlpame si lo que dije te molestó. |
aceleyle, acele ile
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ana estaba apurada para llegar a tiempo al trabajo. |
gerekli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
hazır
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Vamos a una fiesta. ¿Te apetece venir? Partiye gidiyoruz. Hazır mısın? |
kırklı yaşlarında(informal) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Mi padre empezó a perder el pelo cuando era cuarentón. |
uzman, eksper, bilirkişi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Él es un gran conocedor en materia de caballos. ⓘEsta oración no es una traducción de la original. Adam, karşısındaki insanların karakterini anlama konusunda uzmandı. |
gerekmek, gerekli olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Debo presentarme el lunes en el juzgado o me arrestarán. |
kokusunu almak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿Sentiste la hostilidad en esa reunión? |
selamlaşıp konuşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vamos mas allá del mero saludo, ahora nos hablamos. |
istemek(bir şey yapmayı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quiero salir a comer esta noche. |
güvenmek, inanmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Creo que, tal como prometió, regresará. |
uyuşturucu ilaç katılmış(general) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Un hombre desconocido le ofreció una bebida alterada, pero sus amigos se dieron cuenta de lo que estaba pasando. |
-meli, -malı(beklenti) Con este profesor siempre debes acabar tus tareas a tiempo. |
korkmak, dehşete kapılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Siempre temo dar discursos. |
istemek, arzu etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No busco comprar una colección de enciclopedias en estos momentos. |
planlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Karen piensa retirarse a los sesenta años. |
bağlanmak(internet) (internete) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El Wi-Fi debe estar caído, mi computadora está encendida pero no puedo conectarme. |
hıçkırmak, hıçkırık tutmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) El hombre estuvo hipando durante varios minutos, así que le traje un vaso de agua. |
(saç) önlerden açılmak/dökülmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) El pelo se le empezó a ralear cuando tenía apenas 25. |
karşılamak(ihtiyaç, talep) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ya no podemos admitir más pedidos de transferencia. |
niyet etmek, niyetlenmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿De veras te propones atravesar a nado todo el Canal sin mayor entrenamiento previo? |
kıyaslanmak, mukayese edilmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Una vez que la escuches cantar, ninguna otra voz podrá compararse. |
oluşmak, gelişmek(fikir, proje, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) El plan para el proyecto está floreciendo finalmente. |
şiddetle arzulamak, çok arzu etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dan deseaba unas vacaciones después de estar trabajando en un barco pesquero durante un mes. |
-meli, -malı(görev/yükümlülük belirtir) Debo sacar la basura, pero no lo voy a hacer. // ¿Qué debo hacer? Çöpleri dışarı çıkarmak zorundayım. |
-ebilmek, -abilmek(izin) Sí, puedes tutearme. |
başrolde oynamak, başrolü oynamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La famosa actriz protagoniza un nuevo drama. Ünlü aktris yeni bir dizide başrolü oynuyor. |
hedeflemek, amaçlamak(mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Jack pretende convertirse en el presidente de la empresa algún día. |
sahnelemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El teatro local está presentando "Salomé" en este momento. |
saygı duymak, hürmet etmek, itibar etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Como soy aspirante a escritor, respeto a los autores que ya publicaron. ⓘEsta oración no es una traducción de la original. Sıkı çalışması yüzünden herkes ona saygı duyuyordu. |
erişmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Para entrar a la sala de ordenadores, los estudiantes necesitan una tarjeta de banda magnética especial. |
sabırsızlanmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Estoy deseando contarte unos cotilleos sobre Mandy. |
regl olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Se me llena la cara de granos cuando estoy por menstruar. |
düzenlemek(uçuş, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La aerolínea vuela desde 50 ciudades. |
önemli olmak(tomar en cuenta) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) ¿Cuenta mi experiencia laboral? |
eğilim göstermek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Estas acciones tienden a subir. |
acımak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tanto si escoges compadecerte o condenar, piensa en el resultado. |
kısa toplantı/konferans yapmak(privada, breve) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) El equipo del proyecto charló para comentar quién haría qué ese día. |
örtüşmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Estas dos teorías coinciden. |
konser vermek(müzik) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El grupo de mi hermano toca en Londres esta tarde. |
gözden geçirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El detective trató de analizar todos los hechos. |
zorunda olmak, mecbur olmak, mecburiyetinde olmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Debo irme ahora. |
deneyimlemek, deneyim yaşamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Aún vive la guerra en su imaginación. |
istemek, dilemek(bir şeyin olmasını) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Si el corredor lo quiere lo suficiente, podría batir el record. |
İspanyolca öğrenelim
Artık tener'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
tener ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.