İspanyolca içindeki mala ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki mala kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte mala'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki mala kelimesi kötü adam, kötü, kalitesiz, yanlış, hatalı, zararlı, kötü, günahkâr, hasta, acımasız, kötü, kötü, fena, şer, kötü, fena, sağlıksızlık/hastalık (belirtisi), zevksiz, adi, bayağı, yanlış, hatalı, işe yaramaz, düşük kaliteli, olumsuz, kötü, berbat, rezil, üzücü, kötü, hasta, sakat, yetersiz, noksan, kalitesiz, çürük, ters, kusurlu, bozuk, kötü, kötü, vasat, kötü, fena, kötü, fena, sert adam, kötüler, kötü kimseler, aptal, salak, hasta, rahatsız, sağlıksız, beceriksiz, yeteneksiz, istidatsız, çok kötü, berbat, rezil, zararlı, kötü, uygunsuz, ahlaksız, hasta/rahatsız/keyifsiz, hain, şeytanca, kötü niyetli, alçakca, olumsuz, negatif, tehlikeli, kötü, kötü, muzır, hasta, kalitesiz, ahlaksız, edepsiz, terbiyesiz, işe yaramaz, sağlıksız, sıhhatsiz, sağlığı/sıhhati bozuk, hastalıklı, adi, bayağı, isteksiz, gönülsüz, kötülükle, kötü niyetle, isteksizce, yabani ot, uğursuzluk, küfür, kötü ün, kötü şöhret, vahim durum, işareti olmak, habercisi olmak, işaret etmek, alamet etmek, gözden düşmüş, kabalık, terslik, küfür, yaramazlık, haylazlık, bahane, (uğursuzluk getirmek suretiyle) başarısızlığa uğratmak, aksi, ters, talihsiz, şanssız, bahtsız, kötü tanınmış, kötü tanınan, kötü niyetli, habis, kötü işçilikle yapılmış, itibarsız, isteksiz, adı çıkmış, istemeyerek, istemeden, isteksiz olarak, isteksizce, istemeyerek, isteksizce, istemeye istemeye, adice, dikkatsizce, kötü davranış, kötü tavır, (romanda, vb.) kötü karakter, kötü adam, kötü talih, şanssızlık, talihsizlik, bahtsızlık, kötü yönetim, kötü idare, yaramazlık, söz dinlemezlik, kötü şöhret, kötü ün, görevi kötüye kullanma, yanlış tercüme, yanlış çeviri, kötü hükümet, kötü şöhret, kötü etki, kötü tesir, kötü şans, kötü talih, kötü hareket/iş, (gazete, dergi, vb.) olumsuz eleştiri, kötü niyet anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
mala kelimesinin anlamı
kötü adam(informal) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kötü, kalitesizadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La recepción del televisor era mala. Televizyonda görüntü çok kötü. |
yanlış, hatalı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Uno sabe que ha pasado algo malo cuando Cathy no ha publicado una selfie durante tres días. |
zararlı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Fumar es malo para tu salud. |
kötü, günahkâradjetivo (ahlâki bakımdan) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La mayoría está de acuerdo en que Hitler era malo. Çoğu kişi Hitler'in kötü bir insan olduğu konusunda hemfikirdir. |
hasta(coloquial) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Se ha sentido malo toda la semana |
acımasız
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kötü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) ¡Para nada! ¡Lo que estás diciendo es malo, tío! |
kötü, fena, şeradjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) En las películas, el chico malo generalmente pierde. Filmlerde kötü adam genellikle iyi adama yenilir. |
kötü, fenaadjetivo (davranış) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El maestro la castigó por su mal comportamiento. |
sağlıksızlık/hastalık (belirtisi)(síntoma) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
zevksiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
adi, bayağıadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yanlış, hatalıadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tu pronunciación es mala, necesitas practicar. Telaffuzun hatalı, çok pratik yapman gerekiyor. |
işe yaramaz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Estoy cansado de escuchar las malas ideas de Bill: nunca sirven de nada. |
düşük kaliteli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
olumsuzadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El crítico escribió una mala reseña sobre la presentación. |
kötü, berbat, rezil
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Es una mala madre. |
üzücüadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Me temo que tengo malas noticias para ti. |
kötü(ruh hali) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Morris está de mal humor; ¿qué le dijiste para irritarlo así? |
hasta
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Carl camina despacio a causa de su rodilla mala. |
sakat
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) No puede correr hasta que su pierna mala se cure. |
yetersiz, noksanadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Su vista iba empeorando dado que regularmente leía con mala iluminación. |
kalitesizadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Es una mala imitación de una obra de arte. |
çürük(meyve, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Creo que esas manzanas están malas. Hace un mes que están allí. |
ters
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Había mala relación entre ellos. |
kusurlu, bozuk(cilt, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tuvo la viruela de niña y por eso tiene un mal cutis. |
kötüadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Lo despidieron y daban malas referencias de él. |
kötü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Hemos tenido muy mala suerte. |
vasatadjetivo (normalin altında) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Comparado con su estilo habitual, su interpretación fue muy mala en el recital de anoche. |
kötü, fena
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La tormenta de granizo en medio del verano fue interpretada por los supersticiosos como un mal presagio. |
kötü, fenaadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La ciudad tiene mala reputación, pero en realidad es muy linda. |
sert adam(rol) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) John interpretó el papel del malo de la obra, así que tenía que gritar mucho. |
kötüler, kötü kimseler
(çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) A los malos les espera el infierno. |
aptal, salak
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Aunque la novia eligió palabras trilladas en el brindis, todos los invitados se conmovieron. |
hasta, rahatsız, sağlıksız(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Dan estaba tan enfermo que necesitaba ir al hospital. |
beceriksiz, yeteneksiz, istidatsız(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Nunca esperé ser tan inepto haciendo artesanías manuales. |
çok kötü, berbat, rezil(condiciones) (durum, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La familia vivía en condiciones precarias, sin electricidad ni agua corriente. |
zararlı(etki) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El medicamento tiene una etiqueta que advierte sobre los efectos dañinos. |
kötü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Erin le dijo a su hermana que la forma en que trataba a su amiga era horrible. |
uygunsuz, ahlaksız
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La mayoría de la gente piensa que robar está mal. Çoğu insan, hırsızlık yapmanın ahlâksız (or: uygunsuz) bir hareket olduğunu bilir. |
hasta/rahatsız/keyifsiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
hain, şeytanca, kötü niyetli, alçakca
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Lo que hiciste fue algo infame. Yaptığın, çok şeytanca bir şeydi. |
olumsuz, negatif
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tengo una baja opinión de gente como él. |
tehlikeli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Por las nubes que se estaban juntando, iba a ser una noche horrible. |
kötü(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La historia trata sobre una bruja malvada a la que le gusta hacer sufrir a los niños. |
kötü(iş) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Este carpintero hace un trabajo horrible. |
muzır
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El dañino comportamiento de los adolescentes los metió en problemas con la ley. |
hasta
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Bebí demasiado anoche y hoy me siento un poco mal. |
kalitesiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Evan me dio un pésimo consejo; desearía no haberlo escuchado. |
ahlaksız, edepsiz, terbiyesiz(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) María era una persona desagradable que empezaba rumores sobre todo tipo de gente. |
işe yaramaz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Abandonó su sueño de convertirse en un artista porque sus cuadros no eran buenos. Toca en una banda, pero según me cuentan no son buenos. |
sağlıksız, sıhhatsiz, sağlığı/sıhhati bozuk, hastalıklı(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Los médicos dicen que está demasiado enfermo para volar. |
adi, bayağı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) No deberías ir a ese vecindario porque es sórdido. |
isteksiz, gönülsüz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Con una mirada reticente, Lena aceptó ir con ellos de mala gana. |
kötülükle, kötü niyetle
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
isteksizce
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
yabani ot
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Este jardín está lleno de maleza. Bahçe yabani otlarla dolu. |
uğursuzluk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
küfür
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kötü ün, kötü şöhret
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
vahim durum
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
işareti olmak, habercisi olmak, işaret etmek, alamet etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Esas nubes no auguran un gran día. |
gözden düşmüş(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mi prima está catalogada como la mala del barrio. |
kabalık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La maldad de Tim para con sus hermanas lo hizo muy impopular. |
terslik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tuvieron la desgracia de haber estado al lado de él cuando se enfermó. |
küfür
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Por favor no hables con tu hermana con blasfemias. |
yaramazlık, haylazlık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bahane
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) No está enferma, es solo una excusa para no tener que ir a la escuela. |
(uğursuzluk getirmek suretiyle) başarısızlığa uğratmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ian gafó el partido de críquet cuando dijo que no iba a llover. |
aksi, ters(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tom estaba de un humor negro después de que su jefe le regañara. |
talihsiz, şanssız, bahtsız(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tuvo mala suerte en sus primeros dos matrimonios. |
kötü tanınmış, kötü tanınan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El gángster de mala fama fue arrestado la semana pasada en Los Ángeles. |
kötü niyetli, habis(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Nunca conocí a una persona tan malvada como tu hermana pequeña. |
kötü işçilikle yapılmış
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tómate tu tiempo y no hagas un trabajo de mala calidad. |
itibarsız
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El único bar bueno del pueblo es el de Maple Street; todos los otros son de mala fama. |
isteksiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
adı çıkmışlocución adjetiva (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) A pesar de que el Marqués de Sade era un hombre de mala fama, sus obras se consideran clásicos de la literatura francesa. |
istemeyerek, istemeden, isteksiz olarak, isteksizce
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La directiva aceptó su renuncia de mala gana. |
istemeyerek, isteksizce, istemeye istemeye
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Max tomó a regañadientes el consejo de su profesor y volvió a escribir su ensayo. |
adice
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La pequeña cabaña estaba construida con mala calidad; parece que se va a derrumbar en cuanto llegue una tormenta. |
dikkatsizce
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
kötü davranış, kötü tavır
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los estudiantes fueron llamados ante el director por mala conducta. |
(romanda, vb.) kötü karakter, kötü adam
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El villano muere en un accidente de auto al final de la película. |
kötü talih, şanssızlık, talihsizlik, bahtsızlık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La mala fortuna parece haberlo perseguido toda su vida. |
kötü yönetim, kötü idare
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Debido a la mala gestión de David, la empresa perdió valiosos empleados. |
yaramazlık, söz dinlemezlik(niños) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los ruidosos niños mostraron mal comportamiento durante la misa. |
kötü şöhret, kötü ün
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El blog tenía mala fama por sus rumores crueles y entrometidos sobre la farándula. |
görevi kötüye kullanma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El doctor fue demandado por negligencia profesional. |
yanlış tercüme, yanlış çeviri
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La traducción errónea hizo reír a los nativos. |
kötü hükümet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El mal gobierno del presidente está bajo escrutinio. |
kötü şöhret
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kötü etki, kötü tesir
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Simón es una mala influencia para los demás niños. |
kötü şans, kötü talih
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tuvimos muy mala suerte con el tiempo. |
kötü hareket/iş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Es mala idea mencionar al nuevo novio de Lisa frente a su ex. |
(gazete, dergi, vb.) olumsuz eleştiri
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Últimamente he tenido muy mala prensa. |
kötü niyet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Claramente hay mala voluntad entre los dos políticos. |
İspanyolca öğrenelim
Artık mala'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
mala ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.