Fransızca içindeki prix ne anlama geliyor?
Fransızca'deki prix kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte prix'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki prix kelimesi ödül, mükafat, ücret, giriş ücreti, harç, fiyat, (sosyal bir etkinlikte/partide, vb. kazanılan) ödül/piyango, fiyat etiketi, fiyat, ödül ödemesi, yemek, bedel, ödül, bedel, ödül, ödül, mükâfat, fiyat, ödül, mükafat, ödül, ödül, mükâfat, para ödülü, masraf, satıcının istediği fiyat, ücret, kupalar, indirim, özel indirimli bilet, hasar/kayıp/ölü sayısı, kira bedeli, ucuz, ucuz, masrafsız, değer biçilmiş, fazla pahalı, kararlı, pahalı olarak, aşırı bir şekilde, kaç para olursa olsun, ne pahasına olursa olsun, (otobüs, vb.) bilet ücreti, uçak bileti ücreti, ucuzluk, taban fiyat, baz fiyat, taksi ücreti, tüketici fiyat endeksi, sabit fiyat, değişmez fiyat, maktu fiyat, uygun fiyat, çok iyi/uygun fiyat, büyük değer, yarı fiyatı, fiyatları belirleme, fiyat tespiti, fiyat dondurma, fiyatları dondurma, indirimli fiyat, indirimli satış fiyatı, sabit ücret, Nobel Barış Ödülü, Nobel Ödülü, satış fiyatı, paranın karşılığı, makul değer, verilen paraya değer, fiyat aralığı, normalin çok altında fiyatlar, çok düşük fiyatlar, hızla yükselen masraflar/giderler, hızla yükselen fiyatlar, hızla artan fiyatlar, can atmak, kazıklanmak, artırmak, fiyatlandırılmış, fiyatı konmuş, fiyatlı, ne pahasına olursa olsun, maktu, yarı fiyatlı, özel indirimli, servet ödemek, razı olmak, kabullenmek, can atmak, yarı fiyatına, ödül, mükafat, toptan fiyat üzerinden, fiyat belirlemek, fiyat biçmek, ucuz fiyata, ucuza, değer biçmek, fiyat kırmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
prix kelimesinin anlamı
ödül, mükafatnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le gagnant du concours recevra un prix de 500£. |
ücret, giriş ücreti, harç
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le prix d'entrée au zoo est raisonnable. Hayvanat bahçesinin giriş ücreti ucuzdur. |
fiyat
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le prix de ce livre est trop élevé. |
(sosyal bir etkinlikte/partide, vb. kazanılan) ödül/piyango(dans une loterie) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
fiyat etiketinom masculin (courant) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pense à enlever le prix avant d'emballer le pull. |
fiyatnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous avons mis la table en vente au prix de cent cinquante livres. |
ödül ödemesinom masculin (argent à un jeu) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yemeknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La bibliothèque de l'université a offert des prix très controversés pour les académiciens aventureux. |
bedelnom masculin (figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il travaille sans répit mais à quel prix pour sa santé ? |
ödül
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le gouvernement des États-Unis a mis sa tête à prix. |
bedelnom masculin (figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Certaines personnes disent que les guerres sont le prix de la liberté. |
ödül(somme d'argent) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les boxeurs s'affrontaient avec à la clé, un prix de deux millions de dollars. |
ödül, mükâfat
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle a gagné une récompense au concours d'histoire. Tarih konulu yarışmada ödül kazandı. |
fiyat
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le prix de l'essence est très élevé. Aldıklarınızın bedelini ödemedikçe mağazadan dışarı adımınızı atamazsınız. |
ödül, mükafat
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le chiot attend une récompense quand il fait un tour. |
ödül(récompense) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La distinction a été remise par la Reine. |
ödül, mükâfat
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je me suis assise avec une tasse de thé et un gâteau au chocolat en guise de récompense pour mon travail. Yaptığı iyiliklerin karşılığı (or: bedeli) bu olmamalıydı. |
para ödülü
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'entreprise offre de généreuses récompenses pour les employés qui ont de bons résultats. |
masraf
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle a payé tout le mariage, ce qui fut un grand coût pour elle. |
satıcının istediği fiyatnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le prix demandé pour le vase est de 25 £. |
ücret
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Video kiralama dükkanı, kiralanan videoları geç getirenlerden belirli bir ücret almaktadır. |
kupalarnom masculin pluriel (Sports) (spor) (çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) |
indirim(fiyat) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
özel indirimli bilet(train, avion) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hasar/kayıp/ölü sayısı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les autorités font encore le bilan des inondations. |
kira bedeli
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) De combien est le loyer sur cette propriété ? |
ucuz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Franck préfère acheter des rasoirs bon marché. Ucuz jilet satın almayı tercih ediyor. |
ucuz, masrafsız
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les éponges bon marché ont tendance à s'user beaucoup plus vite. |
değer biçilmiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il est important de vous assurer que vos produits sont estimés à bon escient sur le marché. |
fazla pahalı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kararlılocution verbale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le père de la victime veut à tout prix se venger. |
pahalı olarak
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
aşırı bir şekildelocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
kaç para olursa olsun
Bob était disposé à acheter la peinture quel qu'en soit le prix. |
ne pahasına olursa olsun
Nous essayerons de libérer l'otage quel que soit le prix à payer. |
(otobüs, vb.) bilet ücreti(bus) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
uçak bileti ücretinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'adorerais aller voir ma famille en Afrique du Sud mais je ne peux pas me payer le prix du billet d'avion. |
ucuzluknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
taban fiyat, baz fiyatnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le prix de base est de 20 000 $ : si vous voulez le lecteur CD ou l'air conditionné, cela vous coûtera plus cher. |
taksi ücreti(taxi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tüketici fiyat endeksinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'indice des prix à la consommation a augmenté de 10 pour cent depuis le début de l'année. |
sabit fiyat, değişmez fiyat, maktu fiyatnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) En général, les grands magasins vendent les articles à prix fixe. |
uygun fiyatnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çok iyi/uygun fiyatnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
büyük değernom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) À 4 £ chacun, les billets sont d'un très bon rapport qualité-prix étant donné qu'ils permettent de prendre le bus toute la journée. |
yarı fiyatınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La boutique vend de nombreux vêtements à moitié prix aux soldes. |
fiyatları belirleme, fiyat tespitinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
fiyat dondurma, fiyatları dondurmanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le ministère du Commerce et de l'Industrie a imposé un gel des prix sur les produits de base. |
indirimli fiyat, indirimli satış fiyatınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Même le prix soldé est supérieur à ce que je suis prêt à payer. |
sabit ücretnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
Nobel Barış Ödülünom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) En 2009, le prix Nobel de la paix a été attribué au président Obama. |
Nobel Ödülünom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Marie Curie fut la première femme à recevoir un prix Nobel. |
satış fiyatınom masculin (mağazada) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je ne paie jamais le prix de vente plein tarif parce que je sais marchander. |
paranın karşılığınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce voyage offrait un bon rapport qualité/prix. |
makul değernom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
verilen paraya değernom masculin |
fiyat aralığınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La gamme de prix (or: fourchette de prix) en immobilier varie entre 4500 et 8000 euros du mètre carré. Je dois acheter une nouvelle voiture, mais c'est difficile d'en trouver une fiable dans ma gamme de prix (or: fourchette de prix). |
normalin çok altında fiyatlar, çok düşük fiyatlarnom masculin Je ne sais pas comment ils arrivent à faire de l'argent avec des prix aussi bas. |
hızla yükselen masraflar/giderlernom féminin Les gens se manifestaient contre l'envolée des prix de la nourriture et des biens. L'envolée des prix m'a forcé à vivre selon mes moyens. |
hızla yükselen fiyatlar, hızla artan fiyatlar
|
can atmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle tenait absolument à partir en voyage au Japon. Le petit garçon tenait absolument à avoir un chiot pour Noël. |
kazıklanmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
artırmak(fiyat, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les hôtels augmentent leurs prix quand il y a un jour férié. |
fiyatlandırılmış, fiyatı konmuş, fiyatlılocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les produits au prix maintenant fixé son prêts à être exposés. |
ne pahasına olursa olsunlocution adverbiale Yvonne voulait gagner le jeu à tout prix. |
maktulocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Deux types de prêt immobilier sont disponibles : le prêt immobilier à prix fixe ou le prêt immobilier variable. |
yarı fiyatlılocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Alice cherche toujours les articles à moitié prix au supermarché. |
özel indirimlilocution adjectivale (billet) (bilet) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
servet ödemeklocution verbale (bir şeye) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
razı olmak, kabullenmek(ödeme, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'espérais me faire plus en vendant ce canapé sur eBay mais je me suis contenté de 100 $. |
can atmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Gerald veut à tout prix trouver un emploi. |
yarı fiyatınalocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) J'ai acheté cette robe à moitié prix. |
ödül, mükafat
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'équipe de foot a reçu des trophées en récompense de leur victoire au tournoi. |
toptan fiyat üzerindenlocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) J'ai acheté ces marchandises au prix de gros. |
fiyat belirlemek, fiyat biçmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'agent immobilier a mis la maison en vente à 150 000$ (or: au prix de 15 000$). |
ucuz fiyata, ucuzalocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La règle en bourse, c'est : achète à bas prix, revends à prix d'or ! |
değer biçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le marchand d'art fixa le prix du vase à six cents dollars. |
fiyat kırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La société était accusée de vendre des voitures à bas prix sur le sol américain. |
Fransızca öğrenelim
Artık prix'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
prix ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.