Fransızca içindeki augmenter ne anlama geliyor?
Fransızca'deki augmenter kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte augmenter'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki augmenter kelimesi artmak, yükselmek, yükselmek, artmak, yükselmek, artırmak, artmak, büyümek, birikmek, güçlendirmek, (borsa) yükselmek, artmak, yoğunlaştırmak, artırmak, yükseltmek, artırmak, şişirmek, büyütmek, yükseltmek, yükseltmek, artırmak, artırmak, çoğaltmak, artırmak, yükseltmek, artmak, artırmak, yükseltmek, artırmak, yükseltmek, artırmak, yükseltmek, artırmak, yükseltmek, artırmak, artırmak, çoğaltmak, yükseltmek, artırmak, yükseltmek, açmak, açmak, artmak, artırmak, hızlandırmak, artmak, yükselmek, artmak, yükselmek, çoğalmak, yükselen, artırmak, artırmak, artırmak, artırmak, genişletmek, genişlemek, yayılmak, genleşmek, aniden yükseltmek, artırmak, yukarı çekmek, artırmak, artmak, artmak, büyütmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
augmenter kelimesinin anlamı
artmak, yükselmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les prix des maisons ont augmenté de 5 %. Nüfus sürekli çoğaldığı için bazı önlemler alınması gerekiyor. |
yükselmekverbe intransitif (fiyat, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle était contente de voir que le cours de ses actions avait augmenté de 20% du jour au lendemain. |
artmakverbe transitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le nombre de moustiques augmente en été. |
yükselmekverbe transitif (kalite, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La qualité de ce produit a augmenté depuis un an. |
artırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ils ont augmenté la quantité de pommes en vente au supermarché. |
artmak, büyümek(population, intérêt,...) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La population devrait augmenter rapidement. Nüfus hızla artacaktır. |
birikmekverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La facture augmentait. |
güçlendirmek(la puissance) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
(borsa) yükselmekverbe intransitif (prix,...) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Les cours boursiers ont augmenté de 2 % aujourd'hui. Bugün borsa yüzde iki oranında yükseldi. |
artmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le club n'incluait au départ que quelques individus, mais le nombre de membres a beaucoup augmenté au cours des six derniers mois. |
yoğunlaştırmak(mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les bombardements récurrents augmentaient notre peur. |
artırmak, yükseltmek(les prix,...) (fiyat) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Certains restaurants augmentent le prix des boissons fraîches les jours de canicule. |
artırmakverbe transitif (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ils ne vont jamais gagner le match si leur attaque n'augmente pas la pression. |
şişirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'entreprise a augmenté son chiffre d'affaires. |
büyütmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yükseltmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nous avons été forcés d'augmenter nos prix pour couvrir les coûts des matières premières. |
yükseltmek(les prix, les taux,...) (fiyat, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le magasin a augmenté ses prix de 20% dû à l'augmentation des coûts. |
artırmakverbe transitif (un salaire) (maaş, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La société a augmenté tous les salaires de 3 %. |
artırmakverbe transitif (les prix) (fiyat) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
çoğaltmak(des prix) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) C'est un excellent thriller : l'auteur sait vraiment comment faire monter la tension. |
artırmak, yükseltmekverbe transitif (des prix, un loyer) (fiyat, kira, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le propriétaire a augmenté le loyer de cent dollars par mois. Ev sahibi kirayı yüz dolar artırdı. |
artmakverbe intransitif (salaires) (maaş, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Les salaires ont augmenté à peine un peu plus que l'inflation. |
artırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le groupe a augmenté le nombre de représentations de leur tournée. Müzik grubu, turda vereceği konser sayısını artırdı. |
yükseltmek, artırmak(fiyat) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La banque a augmenté les taux d'intérêt. |
yükseltmek, artırmakverbe transitif (hız) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Paul a augmenté la vitesse du régulateur de vitesse une fois dans le Nevada. |
yükseltmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le gouvernement a augmenté le niveau d'alerte terroriste de bas à moyen. |
artırmak, yükseltmekverbe transitif (fiyat, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'épicerie a augmenté les prix du lait et du beurre la semaine dernière. |
artırmakverbe transitif (gelirini, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le marchand se tourna vers la contrebande pour augmenter ses revenus. |
artırmak, çoğaltmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Notre groupe s'est accru à l'arrivée de plusieurs retardataires. |
yükseltmek, artırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les hôtels augmentent toujours leurs prix durant le pont. |
yükseltmek, açmakverbe transitif (le volume) (ses) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Pouvez-vous augmenter (or: monter) le volume pour que je puisse l'entendre ? Duyamıyorum, sesini biraz açar mısınız? |
açmak(le volume, le son, le chauffage) (ses, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
artmakverbe intransitif (prix, valeur) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Les prix des actions continuaient d'augmenter (or: de croître) plus haut que jamais. |
artırmak(les prix) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tu peux augmenter (or: hausser) les prix, mais tu risques peut-être de perdre des ventes. |
hızlandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Quand tu conduis sur l'autoroute, tu dois accélérer. |
artmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Les ventes ont bondi ces derniers mois. |
yükselmek(musique, son) (ses) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Quelqu'un a ouvert la porte de la maison où se tenait la fête et la musique s'est amplifiée. |
artmak, yükselmek, çoğalmak(tension) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La pression est montée dans le réservoir d'air. |
yükselen
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La croissance de l'emploi est en hausse (or: en progression) cette année. |
artırmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Pour faire face à la demande croissante pour ses produits écologiques, la société a dû augmenter sa production. À l'approche de la course, j'ai dû intensifier mon entraînement. |
artırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les candidats ont fait monter leurs campagnes d'un cran pendant la dernière semaine. |
artırmak(la production,...) (gayret, çaba, iş) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
artırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les détails sur sa mort ne font qu'ajouter au (or: qu'accroître le) malheur de ses proches. |
genişletmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La loi sur le port de la ceinture a été élargie (or: a été étendue) à la banquette arrière. |
genişlemek, yayılmak, genleşmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La levure fait gonfler le pain. Maya, ekmek hamurunun genişlemesini sağlar. |
aniden yükseltmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les banques relevaient les taux d'intérêt. |
artırmak(fiyat, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les hôtels augmentent leurs prix quand il y a un jour férié. |
yukarı çekmekverbe transitif (les prix) (fiyat, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
artırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La découverte d'un autre cadavre au chapitre 2 augmente d'un cran le suspense. |
artmakverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La température a finalement augmenté de quelques degrés, maintenant que le printemps est arrivé. |
artmakverbe intransitif (maaş, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le salaire de Jeff a augmenté de dix mille dollars pour atteindre quarante mille dollars. |
büyütmeklocution verbale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elle augmenta le volume de sa poitrine avec des implants. |
Fransızca öğrenelim
Artık augmenter'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
augmenter ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.