Fransızca içindeki ouvert ne anlama geliyor?

Fransızca'deki ouvert kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte ouvert'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Fransızca içindeki ouvert kelimesi açık, açık, kullanıma hazır, açık, açık, açık, açık, açık, açıklıklı, açık, açılmış, açık, bariz, aşikar, geniş, herkese açık, belirsiz, açık uçlu, hoşgörülü, gizli olmayan, aleni, ortada olan, açık, sokulgan, girişken, dışa dönük, geçmesine izin veren, geçiren, girgin, dışa dönük, açık fikirli, anlayışlı/açık, açık fikirli, açık görüşlü, bölmesiz, açıksözlü, açmak, açmak, açmak, çözmek, açılmak, deklarasyon yapmak, oyunu açmak, oyunu açmak, kesmek, açmak, açmak, açmak, açmak, açmak, açmak, kırmak, kırıp açmak, kesip açmak, kapıyı açmak, açmak, açmak, çekmek, kırarak delik açmak, açmak, açmak, açmak, açmak, açmak, ayırmak, bakmak, kilidi açmak, fermuarını indirmek/açmak, mandalını açmak, kurmak, tesis etmek, açık, açık, bol, açık fikirli, tartışmaya açık/açılmış, açık kalp ameliyatı, pazar, açık fikir, kapıları açık tutmak, çözülmek, anlayışlı anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

ouvert kelimesinin anlamı

açık

adjectif (porte, fenêtre,...)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
La porte était ouverte et Mark entra.

açık, kullanıma hazır

adjectif (tuyau, canalisation,...)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Les canalisations des égouts étaient à nouveau ouvertes après avoir été débouchées.
Kanalizasyon boruları, içlerindeki tıkanma temizlendikten sonra tekrar kullanıma hazır hale geldi.

açık

adjectif

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

açık

adjectif (lieu)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Le théâtre était ouvert à tous.

açık

adjectif (bras) (kol, vb.)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Le bébé s'avança vers les bras ouverts de Sarah pour un câlin.

açık

adjectif (personne) (kabul edici)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Martin est ouvert aux personnes de tout bord politique.

açık

adjectif (espace) (bölmesiz)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Le bâtiment dispose d'un espace ouvert simplement agrémenté de quelques colonnes.

açıklıklı

adjectif

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Les troupes se déplacés en formation ouverte.

açık, açılmış

adjectif (livre)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Le livre est ouvert au chapitre trois.

açık, bariz, aşikar

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Les hostilités ouvertes ont choqué les autres pays.

geniş

adjectif (Linguistique : voyelle) (sesli harf)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Le son "a" ouvert est différent du son "a" fermé.

herkese açık

adjectif

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Le club est très ouvert et accueillant.

belirsiz

(possibilité,...)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

açık uçlu

adjectif

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Nous n'avions pas pensé que cette réunion serait si ouverte.

hoşgörülü

adjectif

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
C'est une communauté accueillante et ouverte.

gizli olmayan, aleni, ortada olan, açık

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

sokulgan, girişken, dışa dönük

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Deanne ne semble pas avoir de penchant extraverti.

geçmesine izin veren, geçiren

(figuré) (mecazlı)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

girgin, dışa dönük

(personne) (kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Glenn est extraverti ; il adore aller à des fêtes et n'a pas peur de parler à des étrangers.

açık fikirli

adjectif (figuré : attitude,...)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Olivia se trouve chanceuse de vivre dans une société éclairée (or: ouverte).

anlayışlı/açık

(kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

açık fikirli, açık görüşlü

(personne)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Quand on va dans un autre pays, il faut être ouvert d'esprit.

bölmesiz

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

açıksözlü

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Dan a essayé de faire parler son fils, mais il n'était pas très communicatif.

açmak

verbe transitif (porte, fenêtre,...) (kapı, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Carole ouvrit la porte et sortit de la maison.
Kapı açıldı ve ardında küçük bir kız belirdi.

açmak

verbe transitif (bouchon, couvercle,...) (kapalı bir şeyi)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Emily ouvrit la bouteille de vin à l'aide d'un tire-bouchon.
Şarap şişesini tirbuşonla açtı.

açmak

verbe transitif (enveloppe, boîte, paquet,...) (zarf, kutu, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Richard ouvrit la boîte à l'aide de ciseaux.
Kutuyu makas yardımıyla açtı.

çözmek

verbe transitif (défaire) (düğme, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ouvre les boutons de ta chemise. Il fait trop chaud.

açılmak

verbe intransitif (permettre l'entrée) (tiyatro, mağaza, vb.)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Le théâtre ouvre à quinze heures.

deklarasyon yapmak

verbe transitif (Cartes) (briç, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Brittany a ouvert avec une annonce élevée.

oyunu açmak

verbe intransitif (Cartes) (iskambil)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
D'accord, c'est toi qui ouvres cette fois-ci. Jette ta première carte.

oyunu açmak

verbe intransitif (aux cartes) (iskambil)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il a ouvert avec un trois de trèfle.

kesmek

verbe transitif (patient,...)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le docteur a ouvert le patient pour l'opérer du cœur.

açmak

verbe transitif (écarter)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le bataillon ouvre ses rangs à mesure qu'il approche de sa cible.

açmak

verbe transitif (katlanmış bir şeyi)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il ouvrit la lettre et se mit à la lire.

açmak

verbe transitif (fonder) (dükkan, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le commerce a été ouvert il y a plus de cinquante ans.

açmak

verbe transitif (paket, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Elle a ouvert les cadeaux un à un.

açmak

verbe transitif (kollarını, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il a ouvert grand ses bras.

açmak

(commencer) (konuşmayı, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

kırmak, kırıp açmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

kesip açmak

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le chirurgien a ouvert la poitrine du patient.

kapıyı açmak

verbe intransitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ouvrez ! Police !

açmak

verbe transitif (un paquet)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Amanda a ouvert le paquet.

açmak

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Lisa a mis la carte sur la table et l'a ouverte.

çekmek

(les rideaux)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Lorsque j'ai ouvert les rideaux, la lumière du soleil a envahi la pièce.

kırarak delik açmak

verbe transitif (un tonneau)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

açmak

verbe transitif (figuré)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

açmak

(paket, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

açmak

(la lumière, la télévision) (cihaz, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Carl a allumé la radio pour écouter les informations.

açmak

(les bras, les jambes) (kollarını, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Sa mère a écarté les bras en grand pour l'accueillir à la maison.

açmak

verbe transitif (une fenêtre à guillotine) (pencere, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ouvrons (or: relevons) les fenêtres pour avoir un peu d'air frais.

ayırmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le réalisateur a écarté les rideaux et est entré sur la scène.

bakmak

verbe transitif (la porte) (kapıya, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il avait beau être midi, Eugene était encore en pyjama quand il a ouvert la porte (or: quand il est allé ouvrir la porte).

kilidi açmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Rachel a pris ses clés et a déverrouillé (or: ouvert) la porte.

fermuarını indirmek/açmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

mandalını açmak

(kapı, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

kurmak, tesis etmek

(règles)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Les autorités ont établi un couvre-feu qui entrera en vigueur dimanche.

açık

(herkese)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
L'inscription est ouverte à tous.

açık

(d'esprit) (yeni fikirlere, vb.)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Je suis toujours ouvert à de nouvelles idées.

bol

(veste de costume) (ceket)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

açık fikirli

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Je suis ouvert d'esprit sur la nourriture et cela ne me dérange pas d'essayer des plats nouveaux. // Bien qu'ayant des vues généralement conservatrices, elle était très ouverte d'esprit sur les questions des femmes.

tartışmaya açık/açılmış

(conditions,...)

Tu n'iras pas à la fête : ce n'est pas négociable !

açık kalp ameliyatı

nom féminin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

pazar

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Le marché de plein air (or: marché à ciel ouvert, or: marché ouvert) hebdomadaire est un bon endroit pour faire des affaires.

açık fikir

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
J'essaie de garder l'esprit ouvert sur cette question.

kapıları açık tutmak

locution verbale (figuré)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le Premier ministre a dit qu'il laisserait la porte ouverte à de futures négociations.

çözülmek

(braguette)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Ta braguette est ouverte !

anlayışlı

(-e karşı)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
La communauté est ouverte aux personnes de toutes les cultures et de toutes les origines.

Fransızca öğrenelim

Artık ouvert'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.

ouvert ile ilgili kelimeler

Fransızca hakkında bilginiz var mı

Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.