Fransızca içindeki imposant ne anlama geliyor?
Fransızca'deki imposant kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte imposant'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki imposant kelimesi çok uzun/yüksek, etkileyici, görkemli, azametli, muhteşem, harika, çok güzel, saygın, büyük, etkileyici, çok büyük, heybetli, sakar, beceriksiz, büyüleyici, görkemli, ihtişamlı, büyük, heybetli, azametli, heybetli, yüce, büyük, görkemli, azametli, heybetli, yüksek, koymak, getirmek, zorla yaptırmak, kabul ettirmek, gerektirmek, zorunda bırakmak, emretmek, vergi uygulamak, vergi almak, vergi koymak, vergilendirmek, vergilendirmek, vergi koymak, belirlemek, saptamak, ölçmek, koymak, koymak, gerektirmek, icap ettirmek, emretmek, buyurmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
imposant kelimesinin anlamı
çok uzun/yüksek
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Du haut de ses deux mètres, Herman est un homme imposant (or: immense). |
etkileyiciadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La voix imposante du PDG a fortement résonné à travers la salle du conseil. |
görkemli, azametli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'imposant immeuble de la banque dominait la rue. |
muhteşem, harika, çok güzel(bâtiment) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'imposant hôtel surplombait la ligne des toits de la ville. |
saygın(aspect) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
büyük
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'alpiniste désirait explorer les énormes montagnes de l'Amérique du Nord. |
etkileyiciadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les déplacements rapides de l'armée constituaient une impressionnante (or: imposante) démonstration de force. |
çok büyük, heybetli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La cérémonie s'est tenue dans un manoir majestueux dans la campagne anglaise. |
sakar, beceriksiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Helen veut acheter un plus petit appareil photo parce que celui qu'elle a maintenant est trop massif. |
büyüleyiciadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La pluie d'astéroïdes fut un spectacle impressionnant. |
görkemli, ihtişamlı, büyük, heybetliadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'immense cathédrale s'élevait au-dessus des fidèles. |
azametli, heybetliadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'homme avait une grande et imposante silhouette. |
yüce, büyük(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mick est une figure importante (or: imposante) dans le domaine de l'ingénierie aérospatiale. |
görkemli, azametli, heybetli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Leur performance est d'un style tout simplement majestueux. |
yüksekadjectif (dağ, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Au loin, les montagnes imposantes s'élevaient dans le ciel. |
koymak, getirmek(vergi, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
zorla yaptırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les entreprises qui ignorent la nouvelle législation recevront une ordonnance du tribunal pour imposer son respect. |
kabul ettirmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) À force de persuasion, nous avons réussi à imposer notre point de vue. |
gerektirmek, zorunda bırakmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
emretmek(Droit) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le juge lui a ordonné de ne pas s'approcher de la victime. |
vergi uygulamak, vergi almak, vergi koymak, vergilendirmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il est presque impossible d'imposer (or: de taxer) le travail au noir. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Devlet kitap ve gazetelere vergi uygulamamaktadır. |
vergilendirmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La propriété était taxée à hauteur de 5 livres par an. |
vergi koymakverbe transitif (impôts) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
belirlemek, saptamakverbe transitif (koşulları, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le consultant essaya de dicter (or: d'imposer) les modalités de paiement. |
ölçmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
koymakverbe transitif (kural, kanun) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
koymakverbe transitif (vergi, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le gouvernement a introduit (or: a imposé) une redevance sur les demandes de permis de conduire. |
gerektirmek, icap ettirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
emretmek, buyurmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La loi impose une peine de prison pour ce crime. |
Fransızca öğrenelim
Artık imposant'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
imposant ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.