Fransızca içindeki déterminant ne anlama geliyor?
Fransızca'deki déterminant kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte déterminant'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki déterminant kelimesi karar veren kimse, belirleyici, tayin edici, niteleyici sözcük, tayin eden, belirleyen, belirleyici, çok önemli, sonuca götüren, sonuca ulaştıran, belirleyici, (sonucu) tayin etmek, kesin olarak belirlemek, hesap etmek, ölçüp biçmek, hesaplamak, belirlemek, doğrulamak, gerçeklemek, teyit etmek, belirlemek, tespit etmek, saptamak, etkilemek, yönlendirmek, saptamak, belirlemek, belirlemek, saptamak, ayırmak, kanıtlamak, belirleyici etken, belirleyici/kesin sonuca götüren şey, neden, sebep, belirleyici faktör anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
déterminant kelimesinin anlamı
karar veren kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
belirleyici, tayin ediciadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le vote déterminant reviendra à Sadie. |
niteleyici sözcüknom masculin (Grammaire) (dilbilgisi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'analyse des déterminants est un thème populaire dans la théorie syntaxique moderne. |
tayin eden, belirleyen, belirleyiciadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le budget sera le facteur déterminant du nombre d'employés que nous pouvons engager cette année. |
çok önemliadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tu as omis une information cruciale (or: déterminante, or: essentielle) dans ton rapport. |
sonuca götüren, sonuca ulaştıran
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le temps jouera un rôle décisif dans les activités d'aujourd'hui. |
belirleyici
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
(sonucu) tayin etmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ce round déterminera qui sera finaliste. |
kesin olarak belirlemekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nous devons déterminer exactement combien d'argent a détourné notre comptable. |
hesap etmek, ölçüp biçmek, hesaplamakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Comment parvenez-vous à déterminer la valeur d'une œuvre d'art ? |
belirlemekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) En général, la demande détermine l'offre. |
doğrulamak, gerçeklemek, teyit etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le journaliste a vérifié les faits en parlant directement à la police. |
belirlemek, tespit etmek, saptamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) C'est tout simplement impossible de vérifier si le service bénéficiera de suffisamment de subventions cette année. |
etkilemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Plusieurs facteurs devraient influencer (or: déterminer) votre choix d'université. |
yönlendirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le nouveau patron a influencé nos méthodes de travail pour rentabiliser davantage la production. |
saptamak, belirlemekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Est-ce que tu peux déterminer (or: faire) la différence entre ces deux photos ? |
belirlemek, saptamakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) En utilisant cette formule, on peut calculer la hauteur de ces arbres. |
ayırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il est difficile de définir (or: déterminer) le genre musical auquel ce groupe appartient. C'est un groupe de rock ou de hip-hop ? |
kanıtlamakverbe transitif (un fait,...) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La police devait établir (or: déterminer) si l'homme était mort ou s'il avait simplement disparu. |
belirleyici etkennom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous n'avions pas décidé si nous allions faire un road trip ou non, mais le facteur déterminant est venu sous la forme d'une immense tempête de neige. |
belirleyici/kesin sonuca götüren şeynom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le facteur déterminant de l'affaire fut l'ADN retrouvé dans le coffre de la voiture. |
neden, sebepnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La blessure de notre meilleur joueur a été le facteur déterminant de la défaite de notre équipe. |
belirleyici faktörnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dans l'idéal, nous aimerions que la maison dispose d'un hall d'entrée, mais ce n'est pas un facteur déterminant. |
Fransızca öğrenelim
Artık déterminant'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
déterminant ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.