Fransızca içindeki couvert ne anlama geliyor?

Fransızca'deki couvert kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte couvert'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Fransızca içindeki couvert kelimesi (hava) kapalı, bulutlu, örtülü, sigortalı, kaplı, örtülmüş, çatal bıçak, sofra takımı, yiyecek içecek, oturacak yer, korunma, sofra takımı, kasvetli, (tenis kortu, yüzme havuzu, vb.) kapalı, bulutlu, kapalı, saklı, gizli, aldatıcı görünüş/görünüm, kapağını kapatmak, kapağını kapalı tutmak, örtmek, (sesi) bastırmak, kapağını kapatmak, kapsamak, içermek, içine almak, örtbas etmek, içermek, kapsamak, karşılamak, korumaya almak, yanında olmak, arkasında olmak, yerini almak, yapmak, katetmek, haber yapmak, silahla korumak, kapatmak, çiftleşmek, çiftleşmek, kapsamak, katetmek, kendi cebinden ödemek, sigorta ettirmek, üstünü kapatmak, karartmak, kaplamak, sürmek, bastırmak, kapsamak, yapıştırmak, asmak, kaplamak, susturmak, örtmek, üstüne koymak/yerleştirmek, kaplamak, kalın tabaka halinde yaymak, kalın sürmek, kaplanmış, örtülmüş, tamamen kaplanmış, kanlı, kana bulanmış, pullarla süslemek, payetle süslemek, pullamak, yosun tutmuş, yosun kaplı, yosunlu, sıvalı, alçı sıvalı, kanla kaplı, kanlanmış, yağlanmış, yağlı, pütürlü, çamurlu, dikenli, yaralı, tüyle kaplı, kir bağlamış, pislik bağlamış, pullu, pullarla kaplı, lekeli, sivilceli, çiyle kaplı, çiyli, kurumla kaplı, kurumlu, bahanesiyle/kisvesi altında, buzlanmak, kırağı tutmak, kırağı düşmek, kat kat giyinmiş, külle kaplı, küllü, mürekkeplenmiş, damlacıklı, sabunlu, tebeşirli anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

couvert kelimesinin anlamı

(hava) kapalı, bulutlu

(temps)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Le temps est couvert aujourd'hui ; j'espère qu'il ne va pas pleuvoir.

örtülü

adjectif

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

sigortalı

adjectif (assurance)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
La coloscopie n'est pas couverte par beaucoup de mutuelles.

kaplı

adjectif

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

örtülmüş

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

çatal bıçak, sofra takımı

nom masculin (couteau, fourchette,...)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Les serveurs plaçaient les couverts sur les tables.

yiyecek içecek

nom masculin (hôtellerie, pension)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La bourse comprend le logement et le couvert.

oturacak yer

nom masculin (convive)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Combien de couverts faut-il à table ?

korunma

nom masculin (Militaire, Chasse)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Le soldat tomba de tout son long, espérant se mettre à couvert.

sofra takımı

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Le couvert du repas comportait deux fourchettes, un couteau et une cuillère.

kasvetli

(hava)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Cette pièce est sombre : allume la lumière !

(tenis kortu, yüzme havuzu, vb.) kapalı

(chaussures, scène de théâtre ou de cinéma, photographie)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Certaines consoles de jeu permettent désormais de pratiquer certains sports d'intérieur dans son propre salon.

bulutlu, kapalı

(temps) (hava)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Le temps est nuageux aujourd'hui, mais la météo n'a pas prévu de pluie.

saklı, gizli

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Dexter regarda sous les arbustes, où il trouva une boîte à bijoux cachée.

aldatıcı görünüş/görünüm

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Ils ont fait passer cette loi sous le couvert de la sécurité.

kapağını kapatmak, kapağını kapalı tutmak

verbe transitif (avec un couvercle) (tencere, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Si vous voulez que le riz cuise bien, il faut le couvrir.

örtmek

(protéger)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Couvre tes épaules pour ne pas sentir l'air froid.
Vücudunuzu örtün de soğuğu hissetmeyin.

(sesi) bastırmak

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
L'hélicoptère couvrait les cris des gens en dessous.

kapağını kapatmak

verbe transitif (avec un couvercle)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Couvrez la casserole quand vous faites bouillir les légumes.

kapsamak, içermek, içine almak

verbe transitif (idées)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ses idées couvrent la philosophie et de l'économie.
Fikirleri felsefeden ekonomiye kadar uzanıyordu.

örtbas etmek

(suç, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ses collègues ont essayé de couvrir toutes ses erreurs.

içermek, kapsamak

verbe transitif (figuré : inclure) (mecazlı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Est-ce que le prix du ticket couvre aussi les frais administratifs ?
Bu bilet ücreti vergiyi de içeriyor (or: kapsıyor) mu?

karşılamak

verbe transitif (figuré : frais) (masraf, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Vingt dollars suffiront-ils à couvrir tous les frais ?
Yirmi dolar bütün harcamaları karşılamaya yeter mi?

korumaya almak

verbe transitif (mali risklere karşı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Brian a couvert ses investissements afin de sécuriser son fonds de retraite.

yanında olmak, arkasında olmak

verbe transitif (protéger [qqn]) (birisinin)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

yerini almak

verbe transitif (remplacer)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Si tu me couvres un moment, je vais chercher le reste du matériel.

yapmak

(un sujet)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Pouvez-vous couvrir ces questions à ma place ?

katetmek

verbe transitif (voyage)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Nous avons couvert toute l'Amérique du Sud lors de notre dernier voyage.

haber yapmak

(Journalisme) (gazetecilik)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Elle a couvert la guerre en Irak pour le plus grand journal du pays.

silahla korumak

verbe transitif (avec une arme)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Couvre-moi pendant que je vais au bunker suivant.

kapatmak

verbe transitif (jeu, pari)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Vous avez assez pour couvrir votre pari ?

çiftleşmek

(Zoologie) (hayvan)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le taureau couvre toutes les vaches de la ferme.

çiftleşmek

verbe transitif (Zoologie)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Le taureau couvre toutes les vaches de la ferme.

kapsamak

(mecazlı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Son long mandat d'entraîneur de l'équipe a couvert trois générations.

katetmek

verbe transitif (une distance) (yol, mesafe, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Les coureurs cyclistes ont couvert 110 kilomètres aujourd'hui.

kendi cebinden ödemek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
L'assurance n'a pas pris en charge ma demande donc j'ai dû moi-même payer les réparations.

sigorta ettirmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Peter a assuré sa vie, sa santé et sa voiture avec une même assurance.

üstünü kapatmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Recouvre les restes pour qu'on puisse les manger plus tard.

karartmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

kaplamak

(Cuisine surtout)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Elle enrobait (or enduisait) les biscuits de chocolat.

sürmek

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Sa carrière cinématographique s'est étendue sur quatre décennies.

bastırmak

verbe transitif (figuré)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La menthe a couvert mon persil.

kapsamak

verbe transitif (assurance) (sigorta)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La police d'assurance couvre (or: garantit) les accidents de voiture.

yapıştırmak, asmak

verbe transitif (ilan, afiş, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Les garçons ont couvert la palissade d'affiches pour le concert.

kaplamak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Melanie est allée chercher du vernis pour couvrir la vieille table.

susturmak

verbe transitif (figuré : un son)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

örtmek

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

üstüne koymak/yerleştirmek

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Emily a recouvert le sol de lino.

kaplamak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

kalın tabaka halinde yaymak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

kalın sürmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

kaplanmış

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Mes enfants sont rentrés à la maison couverts de boue de la tête au pied après la sortie scolaire.

örtülmüş

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

tamamen kaplanmış

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

kanlı, kana bulanmış

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

pullarla süslemek, payetle süslemek, pullamak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

yosun tutmuş, yosun kaplı, yosunlu

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
La forêt était remplie d'arbres moussus.

sıvalı, alçı sıvalı

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

kanla kaplı, kanlanmış

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

yağlanmış, yağlı

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Les mains graisseuses du mécanicien laissaient toujours des traces noires sur la porte.

pütürlü

(surface)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

çamurlu

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

dikenli

(plante) (hayvan, bitki)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Ne marche pas à travers ces buissons, ils sont épineux.

yaralı

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
La joue couverte de bleus de Bill trahit qu'il s'est encore battu.

tüyle kaplı

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

kir bağlamış, pislik bağlamış

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

pullu, pullarla kaplı

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
La peau écailleuse du lézard avait l'air brillante.

lekeli

(cilt, vb.)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

sivilceli

(personne, visage)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

çiyle kaplı, çiyli

locution adjectivale

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Il n'y a rien de plus beau que des fleurs couvertes de rosée le matin sur le chemin de randonnée.

kurumla kaplı, kurumlu

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

bahanesiyle/kisvesi altında

Sous couvert d'entreprises légitimes, la Mafia continuait ses activités illégales.

buzlanmak, kırağı tutmak, kırağı düşmek

locution verbale

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)

kat kat giyinmiş

locution adjectivale

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

külle kaplı, küllü

locution adjectivale

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

mürekkeplenmiş

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

damlacıklı

locution adjectivale

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Jack était à bout de souffle et son visage était couvert de gouttelettes de sueur.

sabunlu

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

tebeşirli

locution adjectivale

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Les vêtements du professeur étaient couverts de craie après avoir nettoyé les tableaux.

Fransızca öğrenelim

Artık couvert'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.

couvert ile ilgili kelimeler

Fransızca hakkında bilginiz var mı

Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.