Fransızca içindeki air ne anlama geliyor?
Fransızca'deki air kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte air'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki air kelimesi nağme, ezgi, melodi, hava, hava, ortam, esinti, çevre, ortam, melodi, görünüm, görünüş, tavır, görünüm, görünüş, ifade, yüz ifadesi, görünüm, görünüş, hava, yüz ifadesi, görünüş, görünüm, görünüş, görünüm, dış görünüş, tavır, davranış, duruş, anlayış, tarz, atmosferik, keyifli bir şekilde, yüksekten atma, atıp tutma, yukarı yükselmek, nefes, soluk, soluma, hışırtı, haşat etmek, bozmak, sikişme, düzüşme, havadan gelen, havadan taşınan, cereyanlı, kuş gibi özgür/hür, serbest dolaşan, görünümlü, kızgınlıkla, öfkeyle, hiddetle, mutsuz/üzgün/hüzünlü bir şekilde, uykulu bir şekilde, pişmanlıkla, kuşkuyla, şüpheyle, romantik bir şekilde, ruhsuzca, cansızca, küskün bir şekilde, küskünlükle, anlamlı bir şekilde, tehditkarlıkla, kuşkuyla, şüpheyle, boş boş, tam yukarı, sonuca bağlanmamış, kışt, hoşt, olur tabii, kızgın bakış, öfkeli bakış, (uçak) hostes, (bayan) kabin görevlisi, ağır/dumanlı hava, cereyan, hava korsanı, hava akımı, zamanın ruhu, hava filtresi, hava kuvvetleri, hava nakliyesi, hostes, uçak/hava hostesi, bayan havayolu görevlisi, (uçakta yolcu gibi görünen) gizli güvenlik görevlisi, yer/mahal değişikliği, temiz hava, iç lastik, açık hava, açık hava tiyatrosu, serin olma, aptal gibi görünmek, gibi görünmek, gibi gözükmek, doğru gibi gelmek, mantıklı gelmek, görünmek, gözükmek, sırıtmak, fışırdamak, fışıldamak, salak/budala gibi görünmek, eğlenceli görünmek, atmak, serbest dolaşan hayvandan elde edilen, görünümlü, tedirgin bir şekilde, tedirginlikle, şüpheyle, kuşkuyla, boş boş, dalgın bir şekilde anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
air kelimesinin anlamı
nağme, ezgi, melodi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Harry fredonnait un air en travaillant. |
havanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le magicien semblait flotter en l'air devant leurs yeux. |
hava, ortamnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'air dans le bar est plein de fumée. Barın içindeki hava sigara dumanıyla kaplıydı. |
esintinom masculin (vent) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'ai senti un courant d'air sur ma nuque. |
çevre, ortamnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Son départ avait dissipé comme un air de tristesse au sein de l'assemblée. |
melodinom masculin (Musique) (müzik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le violoniste a joué un magnifique air irlandais. |
görünüm, görünüş(apparence) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle a l'air espagnole, mais elle est anglaise, en fait. |
tavırnom masculin (attitude) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Phil a l'air sûr de lui dans son nouveau costume. |
görünüm, görünüş(apparence, mine) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La barbe de Larry lui donnait un air de bûcheron. |
ifade, yüz ifadesi(expression) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle n'avait pas l'air contente ce jour-là. |
görünüm, görünüş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le jouet des enfants avait l'air d'un vrai téléphone. Oyuncak telefon, sahici telefon görünümündeydi. |
hava(air) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'atmosphère était chargée de fumée après l'explosion. Patlamadan sonra hava ağır bir duman tabakasıyla kaplandı. |
yüz ifadesi(visage) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) On pouvait voir à son expression qu'il ne profitait pas de ses vacances. Tatilinden keyif almadığı yüz ifadesinden belli oluyordu. |
görünüş, görünüm(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
görünüş, görünüm(edebi, eskil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dış görünüş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tavır, davranış(genre) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Son attitude pompeuse ennuie franchement les gens. |
duruş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Son allure guindée est révélatrice de son mépris pour les autres. |
anlayış(figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y a un sentiment de révolution qui traverse le pays. |
tarz
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
atmosferik
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
keyifli bir şekilde(heureux) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
yüksekten atma, atıp tutma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yukarı yükselmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle a toujours très peur de monter sur une échelle. |
nefes, soluk, soluma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le halètement de son chien permit à John de vite le retrouver. |
hışırtı(bruit aigu) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
haşat etmek(familier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) J'ai vraiment bousillé la voiture quand j'ai percuté cet élan. |
bozmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) C'est important, alors essaie de ne pas tout gâcher. |
sikişme, düzüşme(vulgaire : indénombrable) (argo, kaba) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
havadan gelen, havadan taşınan(pollen,...) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
cereyanlılocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kuş gibi özgür/hüradjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quand l'année scolaire sera finie, je serai libre comme l'air. |
serbest dolaşan(poulet) (çiftlik hayvanı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les poulets fermiers (or: élevés en plein air) ne sont pas gardés dans de petites cages. |
görünümlü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kızgınlıkla, öfkeyle, hiddetle
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Il a brandi le poing avec colère et a hurlé « Sors d'ici ! » |
mutsuz/üzgün/hüzünlü bir şekilde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
uykulu bir şekilde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
pişmanlıkla
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) « Je ne voulais pas te contrarier. » dit Larry en s'excusant. "Seni üzmek istememiştim" dedi Larry pişmanlıkla. |
kuşkuyla, şüpheyle
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) « Je ne suis pas sûr que ce soit possible.» dit Tim d'un air de doute. |
romantik bir şekilde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
ruhsuzca, cansızca(mecazlı) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) « Je ne vois rien de mal ici. » dit l'homme d'un air pince-sans-rire en examinant le désordre. |
küskün bir şekilde, küskünlüklelocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
anlamlı bir şekilde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
tehditkarlıkla
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
kuşkuyla, şüpheyle
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
boş boşlocution adverbiale (bakmak) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
tam yukarı
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Dans le ciel nocturne d'août, si vous regardez directement au-dessus de vos têtes, vous pourrez voir la constellation d'Orion. |
sonuca bağlanmamış
|
kışt, hoşt(gündelik dil) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Hé, le raton laveur, oust ! Dégage ! |
olur tabii
(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) |
kızgın bakış, öfkeli bakışnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'ai vu l'air renfrogné sur son visage et je suis immédiatement parti. |
(uçak) hostes, (bayan) kabin görevlisinom féminin (modası geçmiş kullanım) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ma mamie était hôtesse de l'air pour PanAm dans les années 1960. |
ağır/dumanlı hava
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
cereyannom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un courant d'air froid a soufflé par la cheminée. |
hava korsanınom masculin et féminin (uçak kaçıran kişi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hava akımı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
zamanın ruhunom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hava filtresinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il est important de nettoyer le filtre à air régulièrement pour que votre moto fonctionne correctement. |
hava kuvvetlerinom féminin (askeri) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La France a une armée de l'air plus importante que le Royaume-Uni. |
hava nakliyesi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hostes, uçak/hava hostesi, bayan havayolu görevlisinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'hôtesse de l'air a servi des boissons aux passagers durant le vol. |
(uçakta yolcu gibi görünen) gizli güvenlik görevlisi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Johnson occupe le rang de général de corps aérien. |
yer/mahal değişikliği
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
temiz havanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ouvre la fenêtre, j'ai envie de faire rentrer un peu d'air frais dans la pièce. |
iç lastiknom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Certains cyclistes ont une chambre à air de secours en cas de crevaison. |
açık havanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'adore nager dans une piscine en plein air. Tout a meilleur goût quand on mange en plein air. |
açık hava tiyatrosunom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
serin olmanom masculin pluriel (oda) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
aptal gibi görünmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il a essayé de chanter une chanson au karaoké alors qu'il était saoul et il a eu l'air idiot. Sally a eu l'air bête quand elle est tombée dans l'escalier. |
gibi görünmek, gibi gözükmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ce canapé a l'air d'avoir cinquante ans. |
doğru gibi gelmek, mantıklı gelmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
görünmek, gözükmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Elle a l'air fatiguée mais je n'en suis pas sûre. Yorgun görünüyor (or: gözüküyor) ama emin değilim. |
sırıtmak(être arrogant) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
fışırdamak, fışıldamak(bruit aigu : balle,...) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
salak/budala gibi görünmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Enlève-moi ce chapeau ridicule, tu as l'air idiot ! |
eğlenceli görünmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ça a l'air sympa. Je peux venir ? |
atmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) J'ai fait le tri de mes affaires et j'ai jeté tout ce dont je n'avais plus besoin. |
serbest dolaşan hayvandan elde edilenlocution adjectivale (œuf) (ürün) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les œufs coûtent en général plus cher s'ils sont de poules élevées en plein air. |
görünümlülocution verbale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les parents de Jodie ont l'air sympathiques, mais je ne leur ai pas beaucoup parlé. |
tedirgin bir şekilde, tedirginlikle(parler, s'exprimer) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) L'homme l'a demandée en mariage d'un ton gêné parce qu'il était nerveux. |
şüpheyle, kuşkuylalocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Jack me regarda d'un air soupçonneux : « Tu inventes, là, non ? » m'a-t-il demandé. |
boş boşlocution adverbiale (anlamayarak) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Joe m'a regardé d'un air ahuri, comme s'il n'avait pas compris. Joe dediklerimi anlamamış gibi yüzüme boş boş baktı. |
dalgın bir şekildelocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
Fransızca öğrenelim
Artık air'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
air ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.