Fransızca içindeki tiré ne anlama geliyor?
Fransızca'deki tiré kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte tiré'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki tiré kelimesi (geri) çekilmiş, çekilen, açık, açılmış, asık (yüz), yorgun, süzgün (ifade), kalemle çizilmiş, zayıf, sıska, bir deri bir kemik, yorgun gözüken, bitkin/bezgin görünüşlü, ateş etmek, çekmek, çekmek, çimdiklemek, geri çekmek, ortaya çıkarmak, meydana çıkarmak, ateşlemek, ateş etmek, ateşlemek, çimdik, silahı ateşlemek, ateşlemek, ateş etmek, çekme, çekiş, kesmek, çekmek, atış yapmak, misket oynamak, şut çekmek, ateş etmek, çekip çıkarmak, çıkarmak, çekmek, numune almak, örnek almak, musluğu/çeşmeyi açmak, dışarı çıkarmak, silah çekmek, çekmek, ateşlemek, uzatmak, çekmek, sağmak, çıkarmak, etkilemek, çalmak, güçlükle taşımak, kazanmak, çekmek, basmak, çekmek, kuvvetle çekmek, asılmak, kahverengimsi, şarap şişesi açacağı, tirbuşon, yankesici, geçiştiren kimse, açacak, şişe açacağı, tirbuşon, tirbüşon, top ateşleme ipi, zorlanan, zorluk çeken, (kendi çıkarları için) sömürücü, kullanıcı, aşırı şık giyinmiş, giyinip süslenmiş, giyinip kuşanmış, (başarıyla/alnının akıyla) tamamlanmış, bitirilmiş, inanılmaz, kurtulmuş, git buradan, defol git, tembel/miskin/uyuşuk kimse anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
tiré kelimesinin anlamı
(geri) çekilmiş, çekilen
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
açık, açılmışadjectif (rideaux) (perde) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
asık (yüz), yorgun, süzgün (ifade)adjectif (expression, visage) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les traits tirés du chef laissaient penser qu'il avait passé la nuit au bureau. |
kalemle çizilmiş(image,...) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La qualité de l'image était d'une si bonne qualité que les lignes dessinées semblaient prendre vie. |
zayıf, sıska, bir deri bir kemik(traits) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yorgun gözüken, bitkin/bezgin görünüşlü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'air exténué d'Emma a choqué ses vieux amis. |
ateş etmekverbe intransitif (au pistolet,...) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le père de Robert lui a appris à tirer quand il était petit. |
çekmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il a tiré l'ordinateur vers lui. Bilgisayarı kendisine doğru çekti. |
çekmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Paul tira un cerf qu'il avait abattu jusqu'à son camion. |
çimdiklemek(les oreilles) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
geri çekmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Doris a tiré le rideau et jeté un coup d'œil par la fenêtre. |
ortaya çıkarmak, meydana çıkarmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) J'espère tirer le meilleur de notre nouvel employé. |
ateşlemek, ateş etmekverbe transitif (silah) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le tireur a tiré trois coups de feu avant que la police ne l'attrape. |
ateşlemekverbe intransitif (silah) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quand vous avez le cerf en ligne de mire, tirez. |
çimdik(les oreilles) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Billy a senti sa mère lui tirer les oreilles et a su qu'il avait des ennuis. |
silahı ateşlemekverbe intransitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il tira avec le pistolet. |
ateşlemek, ateş etmekverbe intransitif (arme) (silah) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Visez et tirez. |
çekme, çekişverbe transitif (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il tira un quatre du chapeau, ce qui le plaça dans l'équipe quatre. |
kesmekverbe intransitif (Cartes : tirer au sort) (iskambil destesi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) On va tirer et celui qui aura la carte la plus forte annoncera. |
çekmekverbe intransitif (yük, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ne t'arrête pas de tirer, même si tu te fatigues. |
atış yapmak(Sports) (spor) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le joueur de basket-ball décida de passer plutôt que de tirer. |
misket oynamakverbe intransitif (Billes) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Ce joueur de billes chevronné était excellent quand il s'agissait de tirer. |
şut çekmek(Sports) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Il a tiré alors que le temps de jeu touchait à sa fin. |
ateş etmekverbe transitif (avec une arme à feu) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) J'ai aperçu la cible et j'ai tiré quelques coups. |
çekip çıkarmakverbe transitif (extraire) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Avant que les gens n'aient l'eau courante chez eux, ils devaient aller au puits pour tirer de l'eau. |
çıkarmakverbe transitif (une conclusion, conséquence) (sonuç, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vous pouvez tirer les conclusions que vous voulez, moi je crois que c'est lui qui l'a fait. |
çekmekverbe transitif (cartes à jouer) (iskambil kağıdı, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elle a tiré une carte de la pioche. |
numune almak, örnek almakverbe transitif (Typographie) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le typographe a tiré un exemplaire de la nouvelle planche. |
musluğu/çeşmeyi açmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les Smith tirent leur eau d'une source naturelle. |
dışarı çıkarmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
silah çekmek(une arme) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le cowboy dégaina pour prouver qu'il ne plaisantait pas. Kovboy ciddi olduğunu göstermek için silahını çekti. |
çekmek(les rideaux) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Lorsque j'ai ouvert les rideaux, la lumière du soleil a envahi la pièce. |
ateşlemek(une bombe) (silah) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
uzatmak(la main) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jim a tendu la main pour que Karen la serre. |
çekmek(de l'argent) (para) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il retire cinquante dollars de mon compte tous les vendredis. |
sağmak(presser) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
çıkarmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le chien passa la tête par la fenêtre. |
etkilemekverbe transitif (des larmes, pleurs) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La pièce va émouvoir le public jusqu'aux larmes |
çalmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les cambrioleurs ont volé les diamants du présentoir à bijoux. |
güçlükle taşımakverbe transitif (ağır bir şeyi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dan traînait son sac à dos lourd partout où il allait. |
kazanmakverbe transitif (des profits) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
çekmekverbe transitif (sandalye, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tire la chaise près de moi pour que je te montre mes photos de vacances. |
basmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Pourriez-vous tirer cent photocopies de ce polycopié pour moi ? |
çekmekverbe transitif (les rideaux) (perde) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ils tirent (or: ferment) les rideaux tous les soirs. |
kuvvetle çekmek, asılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kahverengimsi
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le dentiste enleva les taches brunâtres sur les dents de Nicola. |
şarap şişesi açacağı, tirbuşonnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous avons besoin d'un tire-bouchon pour ouvrir cette bouteille de vin. |
yankesici(anglicisme) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
geçiştiren kimsenom masculin (familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
açacak, şişe açacağı, tirbuşon
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tirbüşonnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ils nous ont offert un tire-bouchon à 200 dollars comme cadeau de mariage. |
top ateşleme ipinom masculin invariable (canon) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
zorlanan, zorluk çeken
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
(kendi çıkarları için) sömürücü, kullanıcı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
aşırı şık giyinmiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les stars présentes à la cérémonie des Oscars étaient sur leur trente-et-un. |
giyinip süslenmiş, giyinip kuşanmış
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'homme qui avait rendez-vous avec Sally a annulé, la laissant donc bien habillé avec nulle part où aller. |
(başarıyla/alnının akıyla) tamamlanmış, bitirilmişadjectif (familier) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
inanılmaz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'histoire de Conrad était trop tirée par les cheveux pour être crédible. Je trouve que certains des personnages qu'il décrit sont un peu invraisemblables. |
kurtulmuşlocution adjectivale (familier) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
git buradan
(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) |
defol git(familier) (argo) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) « Allez-vous-en » est beaucoup plus poli que « dégage ». |
tembel/miskin/uyuşuk kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y a trop de fainéants dans notre bureau. |
Fransızca öğrenelim
Artık tiré'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
tiré ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.