Fransızca içindeki prononcé ne anlama geliyor?
Fransızca'deki prononcé kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte prononcé'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki prononcé kelimesi telaffuz etmek/söylemek, bildirmek, beyan etmek, yapmak, karar vermek, hüküm vermek, söylemek, demek, yapmak, belirgin, belirgin, bariz, belirgin, hoş, kuvvetli, beyanatta bulunmak, mahkum etmek, suçlu veya suçsuz olduğuna karar vermek, konuşma yapmak, telaffuz etmek, fikrini bildirmek, fikrini beyan etmek, hüküm vermek, karara varmak, boşamak, hecelemek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
prononcé kelimesinin anlamı
telaffuz etmek/söylemekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les Américains et les Anglais prononcent le mot "tomato" différemment. |
bildirmek, beyan etmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Olivia a déclaré son intention de devenir la première femme président. |
yapmakverbe transitif (un discours) (konuşma) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle a prononcé un discours sur la biologie moléculaire. |
karar vermek(un verdict) (jüri, mahkeme) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le jury a prononcé un verdict d'acquittement. |
hüküm vermek(une condamnation) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le juge a prononcé une condamnation de cinq ans d'emprisonnement à l'encontre de l'accusé. |
söylemek, demek(un mot) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ian n'a pas prononcé (or: dit) un mot de toute la réunion. |
yapmakverbe transitif (un discours) (konuşma, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tous les candidats ont fait (or: ont prononcé) des discours. |
belirgin(aksan, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'étranger avait un accent prononcé. |
belirgin, barizadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les médecins ont remarqué une augmentation prononcée (or: marquée) des cas de grippe. |
belirgin
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Eugene discernait le relief distinct d'une taupinière sur le gazon. |
hoşadjectif (odeur) (koku) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le parfum a une odeur prononcée. |
kuvvetliadjectif (accent) (aksan, şive, vb. mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tim venant du Yorkshire et il parlait avec un fort accent (or: avec un accent prononcé). |
beyanatta bulunmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La critique s'est déjà prononcée négativement sur ce livre. |
mahkum etmek(Droit) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le juge a condamné l'accusé à trente ans de prison. Hakim hükümlüyü 30 yıl hapis cezasına mahkum etti. |
suçlu veya suçsuz olduğuna karar vermek(jüri, mahkeme) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
konuşma yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) À son anniversaire, tout le monde a demandé à grand-père de faire un discours. Le père de la mariée a fait un discours où il s'est montré heureux d'accueillir son gendre dans la famille. |
telaffuz etmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
fikrini bildirmek, fikrini beyan etmekverbe pronominal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je ne me prononcerai pas avant d'avoir entendu toute l'histoire. |
hüküm vermek, karara varmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le tribunal est sur le point de prononcer son jugement. Mahkeme karara varmak üzere. |
boşamaklocution verbale (mahkeme, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le Juge prononça le divorce du couple. |
hecelemeklocution verbale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'étudiant prononça syllabe par syllabe le mot latin qu'il ignorait pour essayer de devenir son sens. |
Fransızca öğrenelim
Artık prononcé'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
prononcé ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.