Fransızca içindeki ordres ne anlama geliyor?
Fransızca'deki ordres kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte ordres'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki ordres kelimesi emir, komut, buyruk, emir, sıra, düzen, tertip, nizam, (sosyal) düzen, asayiş, kural, düzen, buyruk, ferman, tarikat, takım, üslup, emir, komut, buyruk, emir, buyruk, sıra, dizi, emir, buyruk, tertiplilik, kanun ve nizam, kanun ve düzen, düzen, intizam, ısrarlı istek, emir, buyruk, alıntı, emir, emir, buyruk, düzenlemek, alfabetik olarak, alfabetik sırayla, düstur, replik/slogan, derleyip toplamak, harika, mükemmel, fevkalâde, düzenli, derli toplu, tertipli, Agustinyen, Agustin, açık, gündem, üstün hizmet madalyası, alfabeleştirme, kamu düzenini bozan davranış, kamu zararına olan davranış, kamu için zararlı olan davranış, senet, borç senedi, ödeme emri, evde kalın emri, komut vermek, sıraya koymak, sıraya sokmak, önem sırasına göre dizmek/düzenlemek, öncelik sırasına koymak, alfabeleştirmek, tekrar açmak, yeniden açmak, düzgün, ısrarlı istek/rica, polis devriyesi, evren düzeni, evrendeki/kainattaki düzen, önceliklendirme, sınıf, düzene sokmak, düzene koymak, düzeltmek, mecbur etmek, mecbur tutmak, düzenli, hamiline yazılı, düzen, Victoria ve Albert Nişanı, talimat almak, talimat vermek, adına düzenlemek, ürün siparişi, sipariş, harika, mükemmel, emretmek, yoluna, asayiş, haciz emri, yapılacaklar listesi, düzen vermek, düzene koymak, kontrol etmek, denetlemek, korumak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
ordres kelimesinin anlamı
emir, komut, buyruk(hiérarchie) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
emirnom masculin (Militaire) (askeri) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'ordre du général était d'attaquer immédiatement. |
sıranom masculin (suite) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il a inscrit leur nom par ordre alphabétique. İsimleri alfabetik sıraya göre düzenledi. |
düzen, tertip, nizamnom masculin (rangement) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ces livres sont-ils classés dans un ordre particulier ? Bu kitaplar herhangi bir düzene göre mi raflara yerleştirilmiş? |
(sosyal) düzennom masculin (social, politique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La Seconde Guerre mondiale a fait naître un nouvel ordre mondial. İkinci Dünya Savaşı, yeni bir dünya düzenini beraberinde getirdi. |
asayiş, kural, düzen(justice) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La société ne peut fonctionner sans ordre. Toplum, asayiş olmadan yürümez. |
buyruk, ferman(monarchique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Par ordre du Roi, les prisonniers ont été libérés. |
tarikatnom masculin (Religion) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Saint François a fondé l'ordre des moines qui porte son nom en 1209. |
takımnom masculin (Biologie) (biyoloji) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les renards et les ours font partie du même ordre, mais pas de la même famille. |
üslupnom masculin (Architecture) (mimari) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce livre a des images des ordres ioniques, doriques et corinthiens. |
emir, komut, buyruk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
emir, buyruk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'armée agissait sous ordre du gouvernement. |
sıra, dizi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'accident s'est passé tellement rapidement qu'après, Jane avait a eu du mal à se rappeler l'ordre exact des événements (or: la suite exacte des événements). |
emir, buyruknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'ordre du roi était que les traîtres devaient être exécutés sans procès. |
tertiplilik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ma coloc est sympa et facile à vivre, mais elle manque d'ordre. |
kanun ve nizam, kanun ve düzennom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le gouvernement a envoyé des troupes pour rétablir l'ordre dans des zones où la violence avait éclaté. |
düzen, intizamnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'ordre qui règne chez mon voisin est impressionnant. |
ısrarlı isteknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'ordre de la reine était qu'il soit adoubé pour ses services au sport. |
emir, buyruknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tu ferais mieux de suivre les ordres de ton père. |
alıntınom masculin (Militaire) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Grâce à son courage, il a été cité à l'ordre. |
emir
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le commandement venait des hautes sphères du gouvernement et ne pouvait pas être ignoré. |
emir, buyruk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
düzenlemek(rangement) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il a rangé les dossiers par date. |
alfabetik olarak, alfabetik sırayla
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Kitaplar, yazarların soyadlarına göre alfabetik olarak sıralanmıştır. |
düstur
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
replik/slogan
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
derleyip toplamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il m'a fallu trois heures pour ranger la chambre. |
harika, mükemmel, fevkalâde
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le patron était déçu de voir Patricia partir car elle avait fait de l'excellent travail durant son séjour au sein de l'entreprise. |
düzenli, derli toplu, tertipliadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La disposition ordonnée des livres sur les étagères permet de trouver facilement ce qu'on cherche. |
Agustinyen, Agustin(Aziz Agustinle ilgilli) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
açıklocution adjectivale (billet) (senet, bono) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
gündemnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le programme du jour inclut de classer des papiers et de rencontrer deux clients. |
üstün hizmet madalyasınom masculin (distinction militaire britannique) (askeri) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
alfabeleştirmenom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kamu düzenini bozan davranışnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La police lui a donné un avertissement pour trouble à l'ordre public. |
kamu zararına olan davranış, kamu için zararlı olan davranışnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un homme a été arrêté plus tôt dans la soirée car il était suspecté de porter atteinte à l'ordre public. |
senet, borç senedinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Légalement, les billets écossais sont des billets à ordre : cela veut dire qu'ils ont le même statut légal que des chèques. |
ödeme emrinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
evde kalın emrinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
komut vermeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le général a donné un ordre à ses hommes pour qu'ils soient prêts pour le combat. |
sıraya koymak, sıraya sokmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
önem sırasına göre dizmek/düzenlemek, öncelik sırasına koymaklocution verbale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je vous prie de bien vouloir classer par ordre de priorité les tâches à effectuer. |
alfabeleştirmeklocution verbale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
tekrar açmak, yeniden açmakverbe transitif (konuyu, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Suite au vote négatif de l'an dernier, notre voisin a remis à l'ordre du jour la question de l'installation de ruches sur le toit de la copropriété. |
düzgünlocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le chef de bureau voulait s'assurer que tout était en ordre. |
ısrarlı istek/rica
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
polis devriyesinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
evren düzeni, evrendeki/kainattaki düzennom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
önceliklendirmenom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sınıflocution adjectivale (kalite) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
düzene sokmak, düzene koymak, düzeltmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Avant de mourir, mon père a pris soin de mettre ses affaires en ordre. |
mecbur etmek, mecbur tutmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Marc Antoine donna l'ordre à ses hommes d'attaquer dès l'aube. |
düzenli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Laisse-moi une minute pour mettre ces papiers en ordre (or: pour ranger ces papiers). Kafası çok yorgun olduğundan doğru düşünemedi. |
hamiline yazılıadjectif (çek, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il faut que votre chèque soit établi au nom de l'organisation, pas au mien. |
düzen(siyasi, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les rebelles veulent renverser l'ordre établi. |
Victoria ve Albert Nişanınom masculin (Royaume-Uni) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
talimat almak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'ai reçu l'ordre de remplir le formulaire. |
talimat vermeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le professeur de sport a donné l'ordre aux élèves de s'asseoir. |
adına düzenlemek(un chèque) (çek, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Veuillez libeller votre chèque à l'ordre de "James Stephenson". |
ürün siparişi, siparişnom masculin (Commerce) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
harika, mükemmel
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ce qu'ils servent ici est toujours de premier choix ! |
emretmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le général ordonna aux troupes de lancer l'assaut. |
yolunalocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ne t'inquiète pas, mon père mettra tout en ordre. Merak etme, babam her şeyi yoluna koyacak. |
asayişnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il a été condamné pour troubles de l'ordre public. |
haciz emrinom masculin (Droit) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Hier, la Cour a fourni l'ordre de saisie pour s'emparer de la propriété. |
yapılacaklar listesinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
düzen vermek, düzene koymak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elle a remis de l'ordre dans sa vie. İşlerine çeki düzen verdi. |
kontrol etmek, denetlemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La brigade anti-émeute a rétabli l'ordre dans la foule. |
korumak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les soldats maintenaient l'ordre dans la région. |
Fransızca öğrenelim
Artık ordres'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
ordres ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.