Fransızca içindeki dirigeant ne anlama geliyor?
Fransızca'deki dirigeant kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte dirigeant'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki dirigeant kelimesi yöneten, (bir ışığı) bir yere çevirmek, bir yere doğru çevirmek, başına geçmek, yönetmek, idare etmek, planlamak, tasarlamak, idare etmek, komuta etmek, kumanda etmek, sırıkla hareket ettirmek, hükmetmek, antrenörlük yapmak, yönetmek, idare etmek, yol göstermek, liderlik, önderlik etmek, öncülüğünü yapmak, hedeflemek, hedef almak, yönetmek, yöneltmek, idare etmek, yönetmek, yöneltmek, yönetmek, idare etmek, yönetmenliğini yapmak, sevk etmek, yönetmek, yönlendirmek, yöneltmek, sorumlu, direksiyonda olmak, direksiyon kullanmak, gemi/uçak kullanmak, gemiyi/uçağı idare etmek, yönetmek, idare etmek, yollamak, işletmek, işletmek, çalıştırmak, yönetmek, idare etmek, belirli bir yol ile göndermek, yönetmek, nişan almak, yönetmek, yönlendirmek, kontrollü, idare etmek, yönetmek, editörlüğünü yapmak, yönetmek, idare etmek, kanallamak, yöneltmek, yürütmek, komuta etmek, emir vermek, emretmek, odaklamak, başkanlık etmek, oyun kuruculuk yapmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
dirigeant kelimesinin anlamı
yöneten
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les conflits avec la coalition au pouvoir menacent de renverser le gouvernement. |
(bir ışığı) bir yere çevirmek, bir yere doğru çevirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dirige la lumière sur le coin. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Işığı köşeye doğru çevir. |
başına geçmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Rick a été choisi pour diriger le groupe parce qu'il joue bien de la batterie. |
yönetmek, idare etmekverbe transitif (Musique) (müzik, orkestra) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il a dirigé l'orchestre. Orkestrayı idare etti (or: yönetti). |
planlamak, tasarlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
idare etmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je dirige une équipe de cinq assistants de rédaction. |
komuta etmek, kumanda etmekverbe transitif (commander) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le général dirige bien ses troupes pour qu'elles fassent ce qu'il leur commande de faire. |
sırıkla hareket ettirmek(une barque) (sandal) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hükmetmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Catherine dirigeait la Russie. Catherine, Rusya'ya hükmediyordu. |
antrenörlük yapmakverbe transitif (spor) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il a dirigé son équipe jusqu'à la victoire dans le match d'essai. |
yönetmek, idare etmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le directeur dirige les employés sous ses ordres. |
yol göstermekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le superviseur a dirigé un stagiaire pour qu'il puisse se servir de la machine. |
liderlikverbe transitif (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Diriger, ce n'est pas ce qu'il sait faire de mieux. Lui, c'est plutôt un théoricien. |
önderlik etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
öncülüğünü yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hedeflemek, hedef almakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le missile a été dirigé sur sa cible. |
yönetmekverbe transitif (Musique : un orchestre) (orkestra, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le chef d'orchestre a dirigé cet orchestre pendant deux ans. |
yöneltmekverbe transitif (orienter) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il a dirigé le projecteur sur le hall d'entrée. |
idare etmek, yönetmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elle est tout à fait capable de diriger l'entreprise toute seule. |
yöneltmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le chien de berger dirigea les moutons de façon à ce qu'ils s'éloignent de la rivière. |
yönetmek, idare etmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le PDG dirigeait la société. |
yönetmenliğini yapmakverbe transitif (un acteur) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il a dirigé Peter O' Toole dans "Lawrence d'Arabie". |
sevk etmekverbe transitif (courant, anglicisme) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elle a dirigé la conversation vers un certain sujet. |
yönetmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
yönlendirmekverbe transitif (Politique : un vote) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yöneltmekverbe transitif (des remarques) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Vous devriez diriger vos critiques contre le responsable. |
sorumlu
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) J'essaye de savoir qui est responsable ici. |
direksiyonda olmak, direksiyon kullanmak(une voiture, une moto) (araba, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mick conduisait la voiture dans des chemins de campagne. |
gemi/uçak kullanmak, gemiyi/uçağı idare etmek(un bateau) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il n'est pas facile de gouverner un bateau dans ce port. |
yönetmek, idare etmekverbe transitif (une enquête,...) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'inspecteur en chef dirige (or: mène) l'enquête. |
yollamakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les policiers ont dirigé les voitures vers une autre route afin qu'elles évitent le lieu de l'accident. |
işletmek(une entreprise) (işyeri) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Karen dirige une entreprise de location d'outils à Birmingham. |
işletmek, çalıştırmak(une entreprise) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Gina dirige (or: gère) une boulangerie sans gluten en Californie. |
yönetmek, idare etmekverbe transitif (une réunion) (toplantı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il a dirigé (or: conduit) la réunion, personne d'autre ne souhaitant le faire. |
belirli bir yol ile göndermekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le protocole détermine comment le système dirige (or: achemine) les données. |
yönetmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Martin dirige le service comptabilité. |
nişan almakverbe transitif (une arme,...) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il dirigea (or: il pointa) la flèche vers la cible. |
yönetmek(musique) (tiyatro, müzik) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il dirigeait (or: Il conduisait) l'orchestre. Orkestrayı yönetti. |
yönlendirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Patrick a rapidement dirigé la conversation vers son sujet préféré. |
kontrollü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quand nous faisons une réunion, Bob est toujours aux commandes et tout se passe pour le mieux. |
idare etmek, yönetmekverbe transitif (être responsable) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elle gérait les opérations de réseau. |
editörlüğünü yapmak(d'un journal) (gazete, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sean dirige un journal local ; il a une petite équipe de reporters sous ses ordres. |
yönetmek, idare etmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Qui administre votre système informatique ? |
kanallamakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
yöneltmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elle a orienté toute son énergie vers la réalisation de ce projet. Tüm enerjisini projeyi bitirmeye yöneltti. |
yürütmekverbe transitif (iş) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il a géré (or: dirigé) son entreprise avec efficacité. |
komuta etmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Johnson commande notre section. |
emir vermek, emretmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le président dirigea une attaque contre l'ennemi. |
odaklamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Une loupe permet de faire converger les rayons du soleil. |
başkanlık etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Cet homme est à la tête de l'antenne nationale des pompiers. |
oyun kuruculuk yapmakverbe transitif (Football américain) (Amerikan futbolu) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
Fransızca öğrenelim
Artık dirigeant'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
dirigeant ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.