Fransızca içindeki crise ne anlama geliyor?
Fransızca'deki crise kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte crise'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki crise kelimesi kriz, bunalım, buhran, kriz, atak, alem, cümbüş, gerginlik, kredi darlığı, kriz, atak, sara nöbeti, nöbet, atak, ekonomik kriz, (şirketlerin) iş faaliyetinin azalması/silkeleme, çöküş, (duygu) taşma, taşkınlık, ani çıkış/parlama/galeyan/feveran, kontrolsüz olarak, kontrolsüz/kontrol edilemez bir şekilde, çılgınlık, taşkınlık, mali kriz, mali buhran, finansal kriz, kimlik bunalımı, kimlik krizi, kalp krizi, kalp yetmezliği, sinir krizi, Büyük Buhran, panik atak, uykuda gezmek, uykuda yürümek, öfkeden köpürmüş, öfkeden kudurmuş, ergenlik sorunları, öfkelenmek, kızmak, öfkelenmek, ekonomik kriz/buhran, sinir krizi, zorluklar, öfke krizine girmek, sinir krizi, gülme krizi, korku, (gözyaşı) fışkırma, (mali) sıkıntı, sıkışıklık, kıtlık anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
crise kelimesinin anlamı
kriz, bunalım, buhrannom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) June sait toujours quoi faire en situation de crise. |
kriz, atak(santé) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il a des crises de temps en temps. |
alem, cümbüşnom féminin (de larmes, de rire,...) (resmi olmayan dil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le public riait si fort qu'il n'arrivait pas à arrêter la crise de rire. |
gerginlik(bouderie) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kredi darlığınom féminin (Économie) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La banque m'a refusé un prêt à cause de la crise. |
kriz, ataknom féminin (nervosité) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dès que je vois une voiture de police, j'ai une crise d'anxiété. |
sara nöbetinom féminin (épilepsie) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Linda souffre d’épilepsie et a parfois des crises. |
nöbet(maladie) (tıp) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'ai eu une crise de diarrhée la nuit dernière. |
atak(Médecine) (tıp) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La fillette a une nouvelle crise de rhume des foins. |
ekonomik kriznom féminin (Économie) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
(şirketlerin) iş faaliyetinin azalması/silkeleme(ekonomi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Après la crise, seuls quelques entreprises ont survécu dans la ville. |
çöküşnom féminin (Finance) (finans) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Suite à la grande crise de 2008, beaucoup de gens ont perdu leur emploi. |
(duygu) taşma, taşkınlık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ani çıkış/parlama/galeyan/feveran(figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kontrolsüz olarak, kontrolsüz/kontrol edilemez bir şekilde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
çılgınlık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
taşkınlıknom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il a piqué une crise en voyant son œuvre anéantie. |
mali kriz, mali buhran, finansal kriznom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La crise financière actuelle a commencé avec l'effondrement du marché immobilier. |
kimlik bunalımı, kimlik krizinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le pays est en pleine crise identitaire, forgée par les changements démographiques importants. |
kalp krizi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kalp yetmezliği(maladie chronique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sinir krizi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle a fait une dépression nerveuse après la mort de son enfant. |
Büyük Buhran(Histoire) (1930'larda yaşanan) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous n'avons pas vu ce genre de tourmente économique depuis la Grande Dépression. Mes grands-parents étaient enfants pendant la Grande Dépression. |
panik ataknom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'hyperventilation est un symptôme d'une crise d'angoisse (or: de panique). |
uykuda gezmek, uykuda yürümek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Gwen est rentrée dans le mur tandis qu'elle faisait une crise de somnambulisme. |
öfkeden köpürmüş, öfkeden kudurmuş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
ergenlik sorunlarınom féminin (mecazlı) (çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) Il vient de sortir de l'enfance et tente de faire faire à la crise d'adolescence. |
öfkelenmek(figuré, familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Manu a tout simplement pété les plombs quand il s'est rendu compte qu'on avait piqué sa moto. |
kızmak, öfkelenmek(familier) (bir şeye) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Papa a piqué une crise à propos du bazar que les enfants avaient fait dans la cuisine. |
ekonomik kriz/buhrannom féminin (Histoire) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Beaucoup de ceux qui ont grandi pendant la Grande Dépression sont très économes. |
sinir krizinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
zorluklarnom féminin (figuré) (yeni iş, vb.) (çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) La première année d'exploitation a été faite d'ajustements pour faire face à la crise de croissance du secteur. |
öfke krizine girmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'enfant fait une crise quand il n'aime pas ce qu'il mange. |
sinir krizinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
gülme krizi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
korkunom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
(gözyaşı) fışkırmanom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Lorsqu'il a été congédié, Tony a réagi par une crise de larmes. |
(mali) sıkıntı, sıkışıklık, kıtlıknom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) De nombreuses personnes ont ressenti la crise depuis le début de la crise financière. |
Fransızca öğrenelim
Artık crise'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
crise ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.