İspanyolca içindeki estar ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki estar kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte estar'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki estar kelimesi -dır, -dir, bulunmak, -yor, hissetmek, olmak, tutum içinde olmak, olmak, (bir yerde) durmak, bulunmak, ölçülmek, olmak, bulunmak, ilerlemek, ilerleme kaydetmek, olmak, halinde olmak, arka çıkmak, taraf çıkmak, geç saatlere kadar yatmak, bilgili, fena değil, şöyle böyle, yok, salon, oturma odası, aracın kontrolü, gibi görünmek, gibi gözükmek, surat asmak, surat etmek, onaylamamak, tasvip etmemek, doğru tahmin etmek, birleşmek, başı dönmek, aylaklık etmek, tembel tembel oturmak, boş gezmek, taşmak, gergin olmak, kendisini beklemek, gücü yetmek, parası yetmek, durumu el vermek, aklını başından almak, başına geçmek, kalitesiz, yer ve zaman, son çırpınışlar, çılgına dönmüş, gerekmek, gerekli olmak, kabul etmek, kabul etmek, ters düşmek, altında yatmak, sarkıtmak, aynı fikirde olmak, söz konusu olmak, desteklemek, huysuzluk etmek, huysuzlanmak, yasını tutmak, kabul etmek, razı olmak, kabul etmek, karşı olmak, uyuşmak, anlaşmak, kederlenmek, becermek, yapmak, üstesinden gelmek, (birisiyle) anlaşamamak, uyuşmamak, aynı hizada olmak, ilişkili olmak, alakalı olmak, yanında olmak, şaşkına dönmek, bulunmak, birlikte karar vermek, bebek beklemek, çatışmak, yükselen, hastalıklı, hasta, alkolsüz, içkisiz, istekli, eşleşme, fazla karmaşık, düşünmek, planlamak, tasarlamak, gelmek, durumda olmak, devam etmek, sürmek, yanmak, pusuya yatmak, (birşeyi) bir anda anlamak, endişeli olmak, endişelenmek, dinlenmek, gösterimde olmak, iflas etmek, korlaşmak, duraksamak, mevcut olmak, çevrede olmak, birlikte olmak, takip etmek, başkanlık etmek, müsait olmak, temeli/kökeni olmak, habersiz, farkında olmayan, haberi olmayan, harbi haklı, fena değil, şöyle böyle, canı birşey yapmak istememek, havasında olmamak, hamileliği ilerlemiş, hatalı, istekli, yasak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
estar kelimesinin anlamı
-dır, -dir(durum bildirir) Barry está enfermo. Barry hastadır. |
bulunmakverbo copulativo (yer) La mantequilla está sobre la mesa. Tereyağı masanın üstündedir. |
-yorverbo copulativo (seguido de gerundio) (şu anda) Teresa está cenando en este momento. Şu anda yemek yiyor. |
hissetmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Estoy mareado después del paseo en la montaña rusa. |
olmak(soğuk, sıcak) Hoy hace frío. Necesitarás tu gorro y tus guantes. |
tutum içinde olmakverbo copulativo (a favor, en contra) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Estoy a favor de la nueva ley. Yeni yasayı destekleyen bir tutum içindeyim. |
olmakverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Su libro estaba en la mesa sin leer. |
(bir yerde) durmak, bulunmakverbo intransitivo (en un lugar) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) El vaso está en la mesa. Bardak masanın üzerinde duruyor. |
ölçülmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) ¿En cuánto está el marcador? |
olmak, bulunmak(informal, sms) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ilerlemek, ilerleme kaydetmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) ¿Cómo van tus hijos en la escuela? |
olmak(figurado) (bir durumda) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) ¿Va mejor que ayer? |
halinde olmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Los espectadores se quedaron asombrados con las habilidades del bailarín. |
arka çıkmak, taraf çıkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El senador nunca apoyaría esa ley; ¡va en contra de sus principios! |
geç saatlere kadar yatmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Me voy a quedar acostado hoy porque ayer estuve hasta tarde festejando mi cumpleaños. |
bilgili
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El graduado era muy culto. |
fena değil, şöyle böyle
—¿Cómo te va en el trabajo nuevo?
—Bien, gracias. |
yok(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Lo siento, Juan está ausente. Volverá mañana. |
salon
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Luego de la cena, las damas se retiraron al salón. |
oturma odası(MX) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tenemos una TV de plasma en la sala |
aracın kontrolü
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
gibi görünmek, gibi gözükmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Este sillón parece muy antiguo. |
surat asmak, surat etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Imogen se engurruñó después de la pelea con su amiga. |
onaylamamak, tasvip etmemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) No creo que tu madre se oponga, pero no le preguntes cuando esté de mal humor. |
doğru tahmin etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Carl pensó que Denise había tomado el dinero, y acertó. |
birleşmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
başı dönmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
aylaklık etmek, tembel tembel oturmak, boş gezmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nos pasamos todo el fin de semana holgazaneando, tomando cerveza y mirando televisión. |
taşmak(duygu, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Rebosa de alegría desde que ella le pidió matrimonio. |
gergin olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Alex tiene un examen mañana y se está estresando. |
kendisini beklemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No importa cuáles sean nuestros planes, nunca sabemos a ciencia cierta lo que nos espera. |
gücü yetmek, parası yetmek, durumu el vermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) No podemos permitirnos una casa grande. Büyük bir ev almaya gücümüz (or: paramız) yetmiyor. |
aklını başından almak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El perfume seductor de la mujer fue suficiente para que el joven hombre se encaprichara. |
başına geçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Eligieron a Rick para liderar la banda, quizás porque toca muy bien la batería. |
kalitesiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Estoy decepcionado con tu trabajo, este proyecto es realmente subestándar. |
yer ve zaman(roman, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El escenario de la novela es la Irlanda del siglo XV. ⓘEsta oración no es una traducción de la original. Romanın geçtiği yer ve zaman belirtilmemiş, okuyucuların hayal gücüne bırakılmıştır. |
son çırpınışlar(mecazlı) (çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) La compañía agoniza. |
çılgına dönmüş(coloquial) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mi madre estaba sacada cuando no la llamé. |
gerekmek, gerekli olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Debo presentarme el lunes en el juzgado o me arrestarán. |
kabul etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Esperemos a que Peter acceda antes de activar el plan. |
kabul etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Está convencida de que todos aceptarán su plan una vez lo entiendan. |
ters düşmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Las opiniones de Tommy contradicen las de sus padres. |
altında yatmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Una capa de roca sedimentaria subyace en esta tierra. |
sarkıtmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Las piernas de los chicos colgaban sobre la cubierta. |
aynı fikirde olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Rachel está contenta de aceptar la sugerencia de Harry. |
söz konusu olmak(figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Se juega mucho en el resultado de este concurso, ¡mi reputación, nada menos! |
desteklemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La esposa del diputado lo apoyó cuando fue acusado de malgastar los fondos públicos. |
huysuzluk etmek, huysuzlanmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Deja de gruñir y termina tu tarea. |
yasını tutmak(duelo) (birisinin, bir şeyin) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Un año después, Fred todavía llora la muerte de su esposa. |
kabul etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Leslie nunca aprobará la idea de fumar dentro de los restaurantes. |
razı olmak, kabul etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ella dijo que nunca había acordado en casarse con el hombre. |
karşı olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿Quieren construir una calle que atraviese la reserva natural? ¡Pues me opongo! |
uyuşmak, anlaşmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Estas medidas no cuadran; alguien cometió un error. |
kederlenmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Los estudiantes lamentaron el fin del verano. |
becermek, yapmak, üstesinden gelmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿Cómo te las arreglas con el proyecto? |
(birisiyle) anlaşamamak, uyuşmamak(informal) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Ambos eran grandes amigos, pero chocaban en sus gustos musicales. |
aynı hizada olmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La estantería y la repisa de la chimenea se alinean perfectamente. |
ilişkili olmak, alakalı olmak(figurado) (mecazlı) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
yanında olmak(birisinin/bir şeyin) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El jefe estaba flanqueado por dos de sus asesores de más confianza. |
şaşkına dönmek(figurado) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Imogen se tambaleaba por la noticias del fracaso de la compañía. |
bulunmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La casa se sitúa en el valle. |
birlikte karar vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ambos lados acordaron una tregua. |
bebek beklemek(bebé) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Voy a tener un bebé en julio. Mi esposa va a tener gemelos. |
çatışmak(figurado) (fikir, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
yükselen(sular) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La marea subirá pronto. |
hastalıklı, hasta
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Él tiene el corazón enfermo. |
alkolsüz, içkisiz(figurado) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Algunos condados en Luisiana son secos. |
istekli(coloquial) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le contamos nuestros planes a Malcolm y se apuntó. |
eşleşme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los dos equipos están muy igualados, así que debería ser un partido interesante. |
fazla karmaşık(birisi için) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Todo este tema de la economía me sobrepasa. |
düşünmek, planlamak, tasarlamak(bir şeyi yapmayı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Estamos contemplando ir a cenar esta noche a ese nuevo restaurante italiano. |
gelmek(bir şeyden sonra) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El otoño viene antes que el invierno en las estaciones del año. |
durumda olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿Cómo va el informe? |
devam etmek, sürmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) El programa dura dos años. |
yanmak(iluminar) (lamba, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) El farol alumbró toda la noche. |
pusuya yatmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Se emboscó allí hasta el amanecer, cuando comenzó el ataque. |
(birşeyi) bir anda anlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) De repente todo encajó: John era el hermano mayor del que Maria me había hablado. |
endişeli olmak, endişelenmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si crees que al jefe no le gusta tu forma de trabajar, no te preocupes y ve a hablar con él. |
dinlenmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Hoy me voy a relajar en casa. |
gösterimde olmak(sinema filmi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) ¿Qué películas dan en el cine esta semana? |
iflas etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
korlaşmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) El carbón ardía en la hoguera. |
duraksamak(figurado) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
mevcut olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El búfalo salvaje ya no existe en América del Norte. |
çevrede olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No hay mucha gente hoy. |
birlikte olmak(cinsel anlamda) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nunca se ha acostado con una chica antes. |
takip etmek(bir şeyi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) ¿Sigues la política actual? |
başkanlık etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Ese hombre dirige el servicio de bomberos de toda la nación. |
müsait olmak(bir şey için) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
temeli/kökeni olmak(bir şeyin) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El miedo de Petra a volar se origina en una experiencia traumática de su infancia. |
habersiz, farkında olmayan, haberi olmayan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Yo pensaba que Nathan sabía que su hija salía por ahí a beber, pero aparentemente no era consciente de ello. |
harbi haklı(argo) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) ¿Cómo supiste esa respuesta? ¡Tenías toda la razón! Tenías toda la razón sobre ese tipo, es un raro. |
fena değil, şöyle böylelocución verbal La salsa no está muy buena, pero no está mal tampoco. |
canı birşey yapmak istememek, havasında olmamaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Hoy no estoy de humor para tus mentiras. |
hamileliği ilerlemişlocución verbal (coloquial) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Está tan grande que debe estar por parir en cualquier momento. |
hatalılocución verbal (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Reconoció que había estado en falta y aceptó el castigo sin protestar. |
istekli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Avísame cuando tengas ganas de echar una partida de ajedrez. |
yasak
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) No se permiten perros en el parque. |
İspanyolca öğrenelim
Artık estar'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
estar ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.