İspanyolca içindeki encima ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki encima kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte encima'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki encima kelimesi üstüne, üzerine, üstelik, üzerinde, üstünde, üstelik, üstünde, tepede, üstte, dahası, üstelik, ayrıca, üstelik, ek olarak, lütfen artık, üstüne, üzerine, üstünde, üzerinde, üzerinden geçmek, geçirmek, yüzeysel, üst kısım, üstünde, üzerinde, örtbas etmek, tepeden bakmak, üzerinden, üzerine çökmek, ezmek, üstünde, ötürü, yüzünden, ötesinde, fazla karmaşık, saldırmak, çok daha yüksek, birşeyin üzerine yerleştirilmiş/konmuş, ortalamanın üzerinde, yukarıda, tepede, yukarıya, üstte, bilhassa, her şeyden çok, cesedimi çiğnemen lazım, cesedimi çiğnemeden olmaz, hayatta olmaz, üstüne, üzerine, yukarısına, üzerinde, üstünde, tepesinde, beklenilenin üzerinde, yapıp bitirmek, avantajlı/üstün olmak, -den çok daha üstün olmak, kat kat önde/üstün olmak, eleştirmek, tutmak/yakalamak, üstünden atlamak, cezalandırmak, sarkmak, üzerine sarkmak, aşmak, geçmek, üstüne çıkmak, çabucak geçmek, şöyle bir okumak/göz gezdirmek, üstüne saldırmak, göz gezdirmek, üzerinden geçmek, daha yüksek sesle konuşmak, daha yüksek, daha üst, üstünde, saldırmak, sorumluluğunu üzerine almak, bitirmek, ezip geçmek, tepesine düşmek, (karşıya, üstünden, vb.) geçmek, başından savmak, saldırmak, eleştirmek, üstesinden gelmek, üstüne üstüne gelmek, yok etmek, sözlü saldırıda bulunmak, tepesine dikilmek, ezmek, kıdemli, daha yüksek, kurtulmak, -e doğru gelmek, bırakmak, uzaklaştırmak, üstüne koymak, üstünden uçmak, kötü davranmak, karşı gelmek, yüksekte, küt kesim saç, üstüne, üzerine, dışında, üstüne koymak, yukarısında, üzerine getirmek, dışında, üzerine getirmek, aşağıya, aşağı doğru, kuzeyinde, daha fazla anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
encima kelimesinin anlamı
üstüne, üzerine
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Pon la tapa encima y deja que hierva por cinco minutos. Kapağı tencerenin üzerine koy ve beş dakika kaynat. |
üstelik
(edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) ¡Qué día! Primero me levanté tarde, después se me explotó el calentador de agua, y como si esto fuera poco, ¡tengo una llanta pinchada! |
üzerinde, üstünde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) ¿Ya estás arriba? ¿Puedo empezar a pedalear? |
üstelik
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Llegaba tarde a la cita y encima estaba completamente borracho. |
üstünde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La magdalena que eligió Betty tenía una cereza encima. |
tepede, üstte
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Me sirvieron una torta con crema y frutillas encima. |
dahası, üstelik, ayrıca
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) No sólo no llevaba zapatos; además, iba sin camisa. Ayaklarında ayakkabı yoktu. Dahası, gömlek de giymemişti. |
üstelik
(edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) El hotel tiene todas las facilidades y además está en el centro de París. |
ek olarak
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Trabajaba todo el día en la oficina y aparte cuidaba niños. Se enteró de que aparte, su marido tenía una amante. |
lütfen artık(irónico) (hafif kızgınlık ifadesi) Y después, como si fuera poco, me preguntó si tenía nietos. ¡Solo tengo 32 años! |
üstüne, üzerine, üstünde, üzerinde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ella colgó un cuadro sobre la chimenea. Şöminenin üstüne bir tablo astı. |
üzerinden geçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El cisne al fin echó a volar. Durante varios metros, estuvo sobrevolando el agua. |
geçirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Corrí escaleras arriba a ponerme algo menos formal. |
yüzeysel(peyorativo) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
üst kısım
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Verónica pulió la superficie de la mesa hasta que brillaba. Kitabın ilk bölümü, sayfa başında yer almaktadır. |
üstünde, üzerinde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Llevaba la bolsa sobre los hombros. |
örtbas etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tendremos que hacer que la prensa disimule algunos de los peores asuntos. |
tepeden bakmak(mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No está bien menospreciar a quienes tienen menos suerte que uno. |
üzerinden
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) El ladrón saltó sobre la valla y se escapó. |
üzerine çökmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La posibilidad de quedarse sin trabajo amenazaba a Ken, que empezó a trabajar en su CV. |
ezmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¡Ay! La llanta de tu bicicleta me pisó el pie. |
üstünde(makam, rütbe) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) En mi trabajo no hay nadie sobre mí. |
ötürü, yüzünden
(edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) No pude escucharla sobre la sirena. |
ötesinde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) No podía oír mi teléfono sobre el ruido del restaurante. |
fazla karmaşık(birisi için) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Todo este tema de la economía me sobrepasa. |
saldırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tres tipos me asaltaron en el callejón y me quitaron el dinero. |
çok daha yüksekadverbio (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tus notas están muy por encima de la media. |
birşeyin üzerine yerleştirilmiş/konmuşlocución adjetiva (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
ortalamanın üzerindelocución adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ese restaurante está por encima del promedio en cuanto a calidad y precio. |
yukarıda, tepede, yukarıya, üstte
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La multitud miró hacia los aviones que daban vueltas en lo alto. |
bilhassalocución adverbial El éxito y el dinero vienen bien, pero por encima de todo elijo el amor. |
her şeyden çok
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Por encima de todo lo que Nina quería era entrenar para ser piloto. |
cesedimi çiğnemen lazım, cesedimi çiğnemeden olmaz, hayatta olmaz(coloquial) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Tendrás la custodia de mis hijos sobre mi cadáver (or: por encima de mi cadáver). |
üstüne, üzerine, yukarısına
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Colgaron un cuadro por encima de la chimenea. Tabloyu şöminenin üzerine astılar. |
üzerinde, üstünde, tepesinde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Un gatito gris estaba posando encima de la pared del jardín. |
beklenilenin üzerindelocución adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ella siempre va más allá de lo que se espera de ella. |
yapıp bitirmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Es mejor que te lo quites de encima ahora y no lo dejes para el último minuto. |
avantajlı/üstün olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Siempre usa materiales de alta calidad para estar un paso por delante de sus competidores. |
-den çok daha üstün olmak, kat kat önde/üstün olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El ensayo de George estaba muy por encima del de sus compañeros. |
eleştirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Se echa encima de sus empleados cada vez que cometen el más mínimo error. |
tutmak/yakalamaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nunca les pondría una mano encima a mis hijos, no creo en el castigo corporal. |
üstünden atlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Yvonne saltó por encima del molinete y subió al tren sin pagar. |
cezalandırmak(birisini) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La maestra le cayó encima al alumno por sus repetidas ausencias. |
sarkmak, üzerine sarkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El techo sobresale por encima del porche por casi un metro. |
aşmak, geçmek, üstüne çıkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Su nuevo álbum va más allá de todo lo que han logrado anteriormente. |
çabucak geçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El artículo apenas trata la superficie de este tema tan complejo. |
şöyle bir okumak/göz gezdirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No le eches un vistazo por encima al texto cuando estudies, léelo con cuidado. |
üstüne saldırmaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cuando nos negamos a darles nuestros billeteros, se nos echaron encima con un par de bates de béisbol. |
göz gezdirmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Lean atentamente el capítulo 1 pero sólo lean por encima el capítulo 2. |
üzerinden geçmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Por suerte alcanzó a verla y le pasó por encima sin llegar a pisarla. |
daha yüksek sesle konuşmak(birisinden) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Odio que la gente hable por encima de mí en las reuniones. Deja de intentar hablar por encima de mí. |
daha yüksek, daha üstlocución preposicional (seviye, rütbe, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El rango de general está por encima del de coronel. |
üstünde(makam) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La judoka tiró a su oponente al suelo y cayó encima de él. |
saldırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Los boxeadores se atacaban con ferocidad el uno al otro. |
sorumluluğunu üzerine almaklocución verbal (familiar) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
bitirmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Desearía que Jenna se sacara de encima el mal humor. |
ezip geçmek(birisini, mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tienes que pasar por encima de la gente para conseguir lo que quieres en este negocio. |
tepesine düşmeklocución verbal (literal) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) El techo del dormitorio se nos vino encima durante el huracán. |
(karşıya, üstünden, vb.) geçmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Pasamos por encima de las Montañas Rocosas en nuestra épica caminata. |
başından savmak(figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Se sacó de encima al defensor que lo marcaba y metió el gol. |
saldırmak(informal) (birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Uno de los hombres se le vino encima a Ed con un cuchillo. |
eleştirmek(figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Olivia se echó encima de su esposo por no ofrecerle a los invitados otro trago. |
üstesinden gelmeklocución verbal (figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Prudence esperaba poder estar por encima de los rumores mezquinos y el comportamiento retrógrado de los del barrio. |
üstüne üstüne gelmeklocución verbal (figurado) (duvarlar, vb., mecazlı) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Dentro de la pequeña habitación sentía que las paredes se le venían encima. |
yok etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Los traficantes trataron de deshacerse de la evidencia tirando las drogas al excusado. |
sözlü saldırıda bulunmak(figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Decidió caerle al tipo cuando lo vio coqueteando con su esposa. |
tepesine dikilmek(birisinin) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El nuevo jefe de Jeff siempre estaba encima de él, y lo hacía sentir nervioso e incómodo. |
ezmek(figurado) (birisini) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tu ingenua forma de mostrarte amigable provoca que te pisoteen en el trabajo. |
kıdemli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Como jefe de producto, Paul está por encima de mí. |
daha yükseklocución preposicional (derece, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La temperatura en Río de Janeiro sube por encima de 40 grados en verano. |
kurtulmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Estoy pensando alguna manera de sacármelo de encima. |
-e doğru gelmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El camión se les vino encima a los hermanos cuando estaban cruzando la calle. |
bırakmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Susan quería deshacerse de la ansiedad que sentía en el pecho. |
uzaklaştırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Era un amuleto de la suerte para sacarse de encima las pesadillas. |
üstüne koymak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Puso su abrigo sobre el brazo de la silla. |
üstünden uçmaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vivimos cerca del aeropuerto y cientos de aviones pasan por encima de nuestra casa cada día. |
kötü davranmaklocución verbal (fig) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Larry pasó por encima de tres personas para ser presidente de la junta. |
karşı gelmeklocución verbal (coloquial) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Se echó encima a la administración en un intento por mejorar las condiciones de los trabajadores. |
yüksektelocución preposicional (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
küt kesim saçlocución verbal (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
üstüne, üzerine(örtmek) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ponen sábanas encima de los muebles para protegerlos. |
dışındalocución preposicional (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Las leyes de la gravedad están por encima de cualquier cuestionamiento. |
üstüne koymak(bir parça) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) No esparzas la crema batida; simplemente pon una cucharada encima. |
yukarısındalocución preposicional (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Este producto no debe usarse a temperaturas por encima de los treinta grados. |
üzerine getirmeklocución verbal (cursor) (imleç, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Pasa por encima de la imagen y verás como cambia. |
dışındalocución preposicional (entendimiento) (anlayışın, vb.) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La razón para que ella lo abandonara es algo que está por encima de mi comprensión. |
üzerine getirmeklocución verbal (cursor) (imleci, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La imagen cambia cuando el cursor pasa por encima de él. |
aşağıya, aşağı doğrulocución preposicional (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Se sentaron bajo un árbol, con las ramas por encima de ellos. |
kuzeyinde(al norte de) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Oregon está justo arriba de California. |
daha fazlalocución preposicional (cantidad) (miktar) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Nick no estaba dispuesto a gastar nada por encima de 20 dólares. |
İspanyolca öğrenelim
Artık encima'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
encima ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.