İngilizce içindeki produce ne anlama geliyor?

İngilizce'deki produce kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte produce'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki produce kelimesi imal etmek, üretmek, neden olmak, sebep olmak, ürün vermek, mahsul vermek, sahneye koymak, sahnelemek, yapımcılığını yapmak, yapımcılığını üstlenmek, çıkarıp göstermek, ibraz etmek, mahsul, ürün, sebze, ürün, doğurmak, getirmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

produce kelimesinin anlamı

imal etmek, üretmek

transitive verb (manufacture)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
That plant produces tractors.
Bu fabrika traktör imal ediyor.

neden olmak, sebep olmak

transitive verb (cause)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The bad policy produced many problems for the government.

ürün vermek, mahsul vermek

transitive verb (yield)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
This land produces a ton of corn for every hectare.

sahneye koymak, sahnelemek

transitive verb (cinema, theatre) (oyun, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
After making a fortune as an actor, he then started producing movies.

yapımcılığını yapmak, yapımcılığını üstlenmek

transitive verb (music: arrange) (müzik albümünün, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
How many Beatles albums were produced by George Martin?

çıkarıp göstermek, ibraz etmek

transitive verb (show, bring out)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
He produced his passport for inspection.

mahsul, ürün, sebze

noun (agricultural products) (tarım ürünleri)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The produce is cheaper at the Korean market, especially the avocados.
Sebze ürünleri, özellikle de avokado Kore'de oldukça ucuzdur.

ürün

noun (yield, product)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The produce from that factory is excellent.

doğurmak

transitive verb (give birth, bear) (hayvan)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
The hog produced three offspring.

getirmek

transitive verb (finance: cause to accrue) (faiz, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Equities are producing high dividends.

İngilizce öğrenelim

Artık produce'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

produce ile ilgili kelimeler

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.