Fransızca içindeki thé ne anlama geliyor?
Fransızca'deki thé kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte thé'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki thé kelimesi çay, çay, çay, çay bitkisi, çay partisi, çay, dem, demleme, bir fincan çay, akşam çayı, önceki, evvelki, aradaki, arada geçen (zaman), mübarek, hava, skor, puan durumu, dilek kipi, istek kipi, www, yetişkin, ileri gitmek, yukarı yükselmek, matemli, yaslı, nişanlanmış, yağ, yağlayıcı madde, kavga, çekişme, kuşku, şüphe, rutin, âdet, alışkanlık, soprano ses, ağlama, üst, hikâye bileşik (zamanı), acele, somut örnek, misal, düşünmek, anahtar, vasektomi, (erkekleri) kısırlaştırma ameliyatı, daha önce, daha evvel, geri alınmak, haddi aşan kimse, kabul oranı, aslına yakın, sadık, en, odak noktası, mihrak, hal, durum, hikaye, mükemmel örnek/misal, çamaşır yıkama, müstehcenlik, geçme, aniden basmak, asılmak, geçirmek, kesin, kati, çağın gerisinde, zamanın gerisinde, gündemdeki, tam ortasında/tam ortasına, uyanık, sonuca bağlanmamış, varsayım, zan, sanı, olsun diye, amacıyla, maksadıyla, için, (gazete) yazı işleri müdürü, yayın müdürü, bavul toplama, orijinal fikir/düşünce/buluş, kâşif, ön hazırlık, ön hazırlık çalışması, çay fincanı, bir bardak çay, hiç de öyle değil, (halka açık yerlerdeki) hoparlör sistemi, hoparlör tertibatı, incinmiş gurur, ilk iş, işten çıkarma bildirimi, yeşil çay, kuaför salonu, buzlu çay, Strand, zanaat, piyano tuşları, sofra adabı, ilgi alanı, çok şaşırmak, hayrete düşmek, hayretler içinde kalmak, tadını çıkarmak, ufak şeylerle meşgul olmak, saplanıp kalmak, yanlış inanışa kapılmak, çözmek/açmak, sakınmak, uzak durmak, yeni yılı kutlamak, abartmak, ilerideki, belli, bariz, aşikâr, dünyanın çevresinde, gizliden gizliye, (içki) buzlu, dedikodu, icat yapan kimse, mucit, (ölçü) bir çay fincanı, olasılık, ihtimal, kupa sahibi, engelli yarış, değişmek, ilk defa gösterilmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
thé kelimesinin anlamı
çaynom masculin (boisson) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle boit du thé tous les jours. Her gün çay içer. |
çaynom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Prenons le thé ensemble aujourd'hui. |
çay, çay bitkisinom masculin (plante) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ils font pousser du thé au Sri Lanka. |
çay partisi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je t'invite pour le thé (or: prendre le thé). |
çaynom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Prenons une bonne tasse de thé, Doris. |
dem, demleme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bir fincan çaynom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je fais du thé ? |
akşam çayı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Karen et Lisa se sont donné rendez-vous pour prendre le thé ensemble. |
önceki, evvelki
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le nouveau livre de l'écrivaine est encore meilleure que son précédent. |
aradaki, arada geçen (zaman)
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La période intermédiaire entre la soumission de votre demande et son acceptation ou son refus peut être très longue. |
mübarek(Religion) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ce lieu doit être béni. |
hava(climat) (hava durumu) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le temps est agréable aujourd'hui. Bugün hava çok güzel. |
skor, puan durumunom masculin (Sports, Jeux) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) À la mi-temps, le score était de quarante à trente-huit. |
dilek kipi, istek kipinom masculin (Grammaire) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) On peut utiliser le subjonctif quand on exprime un vœu. |
www(Informatique) (dünya çapında ağ) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yetişkin
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'est un film pour les adultes, certainement pas pour les enfants. |
ileri gitmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yukarı yükselmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle a toujours très peur de monter sur une échelle. |
matemli, yaslı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
nişanlanmış
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yağ, yağlayıcı madde(lubrifiant) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Martin a mis de l'huile sur le gond pour l'empêcher de grincer. |
kavga, çekişme(figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kuşku, şüphe
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'inspectrice n'avait pas encore de preuves, mais elle avait des soupçons sur l'individu qui avait commis le crime. |
rutin, âdet, alışkanlık(gündelik dil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Accommodé à sa nouvelle routine, le nouveau cuisinier travaillait extrêmement vite. |
soprano ses(müzik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La mélodie devient assez difficile à suivre lorsqu'elle quitte le soprano. |
ağlama(familier) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
üst(membres, lèvre,...) (uzuv) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tu as un feu sauvage sur ta lèvre supérieure. |
hikâye bileşik (zamanı)(Grammaire) (dilbilgisi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Certaines langues utilisent un temps imparfait pour exprimer des actions inachevées. |
acelenom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
somut örnek, misalnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Carlos est la personnification de la bonté. |
düşünmek(la possibilité,...) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
anahtar(Musique) (müzikte) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Şarkı Re Majör anahtarında yazılmış. |
vasektomi, (erkekleri) kısırlaştırma ameliyatı(resmi olmayan dil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Après avoir eu des jumeaux, Marie a fait faire une vasectomie à son mari. |
daha önce, daha evvel
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
geri alınmakverbe intransitif (saat) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
haddi aşan kimseadjectif (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tu sais que tu es énervant ! Je ne peux vraiment plus te parler. |
kabul oranı(d'un poste, médicament...) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
aslına yakın, sadıkadjectif (proche de l'original) (kopya, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) C'est une fidèle reproduction de l'original. |
en(vurgulama) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'idée même de le voir me rend malade. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Onun bir yalancı olduğunu en başından beri biliyordum. |
odak noktası, mihrak(Optique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Objektifini, resim odak noktasına gelecek şekilde ayarladı. |
hal, durumnom masculin (Grammaire) (dilbilgisi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le génitif est un cas qui n'existe pas en français. |
hikaye
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'est quoi, cette histoire avec Amber et Paul ? Ils se voient ? |
mükemmel örnek/misal
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elizabeth est l'incarnation même du bon goût : chez elle, tout est magnifique du sol au plafond. |
çamaşır yıkama
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
müstehcenlik(figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
geçmenom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
aniden basmak, asılmak(frene, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
geçirmek(Sports) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
kesin, katiadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le témoin donna à la police une description précise du suspect. |
çağın gerisinde, zamanın gerisinde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
gündemdeki(figuré) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La proposition sur la table a été soumise par M. Smith. // Mettons toutes nos options sur la table. |
tam ortasında/tam ortasına
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Le tir du golfeur a atterri en plein milieu du lac. |
uyanık(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il faut être réactif pour dénicher les meilleures affaires. |
sonuca bağlanmamış
|
varsayım, zan, sanınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Vos suppositions concernant la qualité du produit ne sont basées que sur le prix élevé des articles. Kibiri yüzünden onunla kimse konuşmak istemiyor. |
olsun diye, amacıyla, maksadıyla, için
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Adaleti tam uygulamak uğruna cezaları ağırlaştırmanın anlamı yok. |
(gazete) yazı işleri müdürü, yayın müdürü(Journalisme) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le rédacteur en chef est responsable de tout ce qui finit par paraître dans le journal. |
bavul toplamalocution verbale (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Bella part en vacances demain et elle n'a pas fini de faire ses valises. |
orijinal fikir/düşünce/buluş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kâşif
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ön hazırlık, ön hazırlık çalışması
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çay fincanınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bir bardak çaynom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hiç de öyle değil
Ils pensaient que nous allions passer les voir mais nous n'avions rien prévu de ce genre. |
(halka açık yerlerdeki) hoparlör sistemi, hoparlör tertibatı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
incinmiş gurur
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quand je suis tombé à vélo, c'est mon amour-propre qui a le plus souffert. |
ilk iş(sabah) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Au saut du lit, mon frère allume une cigarette. |
işten çıkarma bildirimi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'ai travaillé dur des années, mais aujourd'hui ils m'ont donné ma lettre de licenciement. |
yeşil çaynom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La consommation de thé vert pourrait prévenir l'apparition de cancers. |
kuaför salonu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
buzlu çaynom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un pichet de thé glacé vous attend à la cuisine. |
Strandnom propre (rue de Londres) (Londra'da bir cadde) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
zanaat
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le père de Nan était menuisier et lui a appris le métier. |
piyano tuşları
(çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) Le pianiste n'épargnait vraiment pas les touches pendant le crescendo. |
sofra adabı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ilgi alanılocution verbale (figuré, familier) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce genre de livre, c'est bien ma tasse de thé. La physique des particules n'est pas ma tasse de thé. |
çok şaşırmak, hayrete düşmek, hayretler içinde kalmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Les mathématiques avancées me laissent perplexe. |
tadını çıkarmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ufak şeylerle meşgul olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
saplanıp kalmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La voiture s'est retrouvée bloquée dans la boue et l'agriculteur du coin a dû l'en faire sortir avec son tracteur. |
yanlış inanışa kapılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'entreprise s'imagine qu'elle peut prendre des raccourcis pour obtenir les résultats qu'elle veut. |
çözmek/açmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Enlèvez le frein de stationnement avant d'essayer d'accélérer. |
sakınmak(birisinden) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
uzak durmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ne vous approchez pas des lignes à haute tension. |
yeni yılı kutlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Comment as-tu fêté le Nouvel An ? (or: Qu'est-ce que tu as fait pour le réveillon ?) |
abartmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ilerideki
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
belli, bariz, aşikâr
Le meurtre de Michael Brown a remis en évidence les tensions raciales. |
dünyanın çevresinde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Le navire de Magellan a navigué autour du monde (or: a fait le tour du monde) au XVIe siècle. |
gizliden gizliye(amant, maîtresse) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Elle a découvert que son mari voyait une femme en douce. |
(içki) buzlu
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je voudrais un whisky avec des glaçons (or: un whisky on the rocks), s'il vous plaît. |
dedikodunom masculin (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
icat yapan kimse, mucit
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
(ölçü) bir çay fincanınom féminin (contenu) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
olasılık, ihtimal
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quelles sont les chances que Colin soit déjà bourré quand on arrivera au pub ? |
kupa sahibi(spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
engelli yarışnom féminin (Athlétisme) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Karen a décidé d'essayer la course de haies puisqu'elle ne voulait pas courir le 800 mètres. |
değişmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ilk defa gösterilmek(film) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le film sortira (or: sortira au cinéma) à Noël. |
Fransızca öğrenelim
Artık thé'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
thé ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.