Fransızca içindeki contact ne anlama geliyor?
Fransızca'deki contact kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte contact'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki contact kelimesi temas, bağlantı, tanıdık, elektrik kontağı, kontak, dokunuş, iletişim, irtibat, farkındalık, üslup, tarz, irtibat, kontak, dokunuş, temas, erişme, erişim, dokunuş, tanıdık, aracı/arabulucu kimse, keşfetme, dokunuş, dokunma, temas, burun buruna gelme, dokunuş, irtibat kurmak, iletişim kurmak, temas, iletişim kurmak, irtibat kurmak, yeniden bağlamak, görüşmek, iletişim bilgileri, doğrudan erişim, göz teması, insanlarla iyi geçinen kimse, temas/irtibat halinde olmak, irtibat kurmak, iletişime geçmek, iletişimi koparmamak, görüşmeye devam etmek, (birbirleriyle) iletişime geçirmek, maruz kalmak, iletişimi sürdürmek, iletişim kurmak, temas kurmak, işbirliği halinde çalışmak, bağlantı kurmak, görüşmek, hızına yetişmek, yakın, yakından ilgili/ilişkili, irtibat halinde olmak, görüşmek, temas halinde olmak, iletişim halinde olmak, iletişim içinde olmak, iletişimde kalmak, iletişime geçmek, irtibata geçmek, -e yönlendirmek, , temas ettirmek, buluşmak, kesmek, yenilikleri takip edememek, yeniden irtibat kurmak, yeniden irtibat kurmak, iletişim içinde olmamak, temas halinde olmak, ile irtibatı yitirmek, ile irtibatı kaybetmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
contact kelimesinin anlamı
temasnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le contact avec de la peinture fraîche peut abîmer vos vêtements. |
bağlantınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous étions amis mais nous avons perdu contact ces dernières années. |
tanıdıknom masculin ([qqn] qu'on connaît) (kişi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Si vous avez besoin d'un coup de pouce, j'ai un contact dans cette boîte. Yardıma ihtiyacın olursa benim o şirkette bir tanıdığım var. |
elektrik kontağı, kontaknom masculin (Électricité : pièce) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les contacts électriques doivent se toucher pour fermer le circuit. |
dokunuşnom masculin (physique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Beaucoup de gens aiment le contact de la soie. |
iletişim, irtibatnom masculin (avec [qqn]) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il faut que je me mette en contact en lui. Je vais l'appeler tout de suite. |
farkındalıknom masculin (figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le dirigeant avait perdu contact avec les attentes du peuple. |
üslup, tarznom féminin (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle a un bon contact avec les clients qu'elle apprécie. |
irtibatnom masculin (sosyal) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A-t-il conservé des contacts (or: des liens) avec les Mexicains ? Türk toplumuyla herhangi bir irtibatı var mı? |
kontak(Automobile : système) (otomobil, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jim a emmené sa voiture au garage car l'allumage ne marchait plus. |
dokunuş, temas
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce papier peint est rugueux au toucher. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Dokunuşu onu rahatlattı. |
erişme, erişimnom masculin (figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les contacts avec le président étaient contrôlés par le chef d'équipe. |
dokunuşnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cette plante carnivore referme ses feuilles au moindre petit contact de la main. |
tanıdıknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il a été embauché grâce à un contact qu'il avait dans sa famille. |
aracı/arabulucu kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le diplomate agissait à titre d'intermédiaire entre les deux gouvernements. |
keşfetme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'exposition des enfants aux langues étrangères dès leur plus jeune âge est bon pour eux. |
dokunuş, dokunma, temas
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'aime bien la sensation de la soie sur ma peau. İpeğin tenimdeki dokunuşu hoşuma gidiyor. |
burun buruna gelme(la mort) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Lili conduit beaucoup plus prudemment depuis qu'elle a frôlé la mort. |
dokunuş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ellen n'a eu qu'à toucher rapidement le tissu pour dire que ce n'était pas ce qu'elle voulait. |
irtibat kurmak, iletişim kurmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Contactez (or: appelez) votre médecin en cas de forte fièvre. |
temaslocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les formulaires de contact sont autocollants des deux côtés. |
iletişim kurmak, irtibat kurmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) N'hésitez à nous contacter si vous avez des questions. |
yeniden bağlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
görüşmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
iletişim bilgileri
(çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) |
doğrudan erişimnom masculin (birisine) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle a un contact direct avec le Premier ministre. |
göz teması
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le contact visuel est important lorsque l'on communique avec les autres. |
insanlarla iyi geçinen kimsenom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) John est une personne qui aime le contact (avec les gens), il peut bavarder avec n'importe qui. |
temas/irtibat halinde olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Est-ce que vous êtes encore en contact ? |
irtibat kurmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Est-ce que tu as été en contact avec elle récemment ? |
iletişime geçmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vous pouvez prendre contact avec nous à l'adresse indiquée ci-dessus. |
iletişimi koparmamak, görüşmeye devam etmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Notre cousine Andrea est restée en contact avec nous en nous envoyant des colis d'Amérique du Sud. |
(birbirleriyle) iletişime geçirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tu n'as jamais rencontré Jeff mais je peux te mettre en relation avec lui. |
maruz kalmaklocution verbale (zararlı bir şeye) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) J'ai appelé le médecin dès que j'ai découvert que j'avais été en contact avec quelqu'un qui avait la grippe porcine. |
iletişimi sürdürmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mon oncle et moi sommes restés en contact après son déménagement en Australie. |
iletişim kurmak, temas kurmakverbe pronominal (plutôt professionnel) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Pour régler le problème, le mieux est que vous vous mettiez en contact avec la direction. |
işbirliği halinde çalışmak(birisiyle) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
bağlantı kurmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je déteste ce boulot, mais il me permettra d'entrer en contact avec des personnes influentes. |
görüşmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) On se rappelle quand tu auras fini la première tâche. |
hızına yetişmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La vieille dame avait du mal à aller aussi vite que sa jeune petite-fille. |
yakın, yakından ilgili/ilişkililocution adjectivale (personnes) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Malgré l'éloignement, ils sont restés en contact étroit grâce au téléphone mobile. |
irtibat halinde olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Est-ce que tu es toujours en contact avec tes amis de lycée ? |
görüşmeklocution verbale (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
temas halinde olmak(birisiyle) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Promets-nous de rester en contact avec nous quand tu seras parti. |
iletişim halinde olmak, iletişim içinde olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les nouvelles technologies nous permettent de rester plus facilement en contact avec nos clients. Je regrette que vous deviez partir mais restons en contact. |
iletişimde kalmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je reste (or: suis) toujours en contact avec ma meilleure amie d'enfance. |
iletişime geçmek, irtibata geçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'aimerais prendre contact avec mes anciens camarades de classe. |
-e yönlendirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vous vous êtes trompé de service mais je peux vous mettre en relation avec quelqu'un qui pourra vous aider. |
locution verbale (personne) J'ai perdu contact avec presque tous mes anciens camarades de classe, ça ne servait à rien que j'aille à cette réunion d'anciens élèves. |
temas ettirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
buluşmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kesmek(ilgi, ilişki) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yenilikleri takip edememeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yeniden irtibat kurmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
yeniden irtibat kurmak(birisiyle) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
iletişim içinde olmamaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
temas halinde olmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ile irtibatı yitirmek, ile irtibatı kaybetmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
Fransızca öğrenelim
Artık contact'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
contact ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.