Endonezya içindeki penjajah ne anlama geliyor?
Endonezya'deki penjajah kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte penjajah'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki penjajah kelimesi galip, fatih, kazanan, konkistador, koloni halinde yaşayan anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
penjajah kelimesinin anlamı
galip(conqueror) |
fatih(conqueror) |
kazanan(conqueror) |
konkistador
|
koloni halinde yaşayan(colonial) |
Daha fazla örneğe bakın
Kita telah bebas dari penjajahan sejak dahulu Seçim sandıklarını kaçırmak zorunda olacağız. |
Ini adalah pertempuran yang akan mengerikan bagi para penjajah. İşgalcilerin yüreğine korku salmalıyız |
Pengaruh dari perusahaan ini akhirnya menghasilkan penjajahan Inggris atas India selama lebih dari 300 tahun. Bu kumpanyanın etkisi, zamanla, Britanya’nın Hindistan üzerindeki 300 yıllık hâkimiyetine yol açtı. |
Hal ini sudah pasti tidak sama dengan apa yang terjadi di Timur Tengah dimana negara-negara masih sangat tidak nyaman dengan perbatasan yang ditinggalkan oleh penjajah Eropa mereka. Bu Orta Doğu'daki durumla kesinlikle aynı şey değil. Orda ülkeler hala oldukça rahatsız Avrupalı sömürgecilerin kendilerine bıraktıkları sınırların arkasında. |
Berasal dari musik yang dibawa oleh penjajah Spanyol, berbeda dengan cueca pada bagian melodis pengantara dan melodi yang lebih menonjol. İspanyol sömürgecilerden etkilenerek doğan bu müzik, cueca müziğinden orta seviyedeki melodik kısmı ve daha göze çarpan melodisiyle ayrılır. |
Dan itu sebagian karena sebagai terjajah Eropa swathes besar dari Asia Timur dan Tengah, mereka secara aktif mendorong ide bahwa peradaban mereka temui itu hampir mati dan menurun. Ve bunun sebebi kısmen şu ki Avrupalılar Orta Doğu ve Asya'da büyük alanları sömürgeleştirdikçe... karşılaştıkları medeniyetlerin can çekiştikleri ve gerilemede oldukları fikrini aktif olarak teşvik ettiler. |
Salah satu orang penjajah bilang penuaanku baik. Sömürgeci bir adam benim iyi yaşlandığımı söylemişti. |
Sebelum menjadi murid Yesus, Matius seorang pemungut cukai, suatu pekerjaan yang sangat dibenci oleh orang Yahudi, karena terus mengingatkan bahwa mereka tidak merdeka melainkan di bawah jajahan kekaisaran Roma. O, İsa’nın öğrencisi olmadan önce vergi tahsildarıydı. Bu, Yahudilerin nefret ettiği bir işti; çünkü onlara özgür olmadıklarını, Roma İmparatorluğu’nun boyunduruğu altında olduklarını hatırlatıyordu. |
(Lukas 1:46-49) Sebagai Saksi-Saksi Yehuwa, kita menyanjung Dia atas perbuatan-Nya yang besar, seperti peristiwa dibebaskannya bangsa Israel dari penjajahan Mesir dan dikandungnya secara mukjizat Putra yang Ia kasihi. (Luka 1:46-49; Müjde) Şahitleri olarak biz de Yehova’ya, İsrailoğullarını Mısır esaretinden kurtarması ve sevgili Oğluna Meryem’in mucizevi şekilde gebe kalmasını sağlaması gibi büyük işleri nedeniyle hamt ediyoruz. |
BELANDA JAJAHAN SPANYOL İSPANYOL FELEMENKİ |
Mars dijajah oleh blok utara dengan biaya yang sangat besar. Mars kuzey bloğu tarafından çok büyük harcamayla sömürgeleştirildi. |
Orang-orang Indian menjadi korban utama konflik antara kuasa-kuasa penjajah. Koloni güçleri arasındaki çatışmaların başlıca kurbanı Yerlilerdi. |
Ia mengikuti pendidikan di Pai Chai Hak Dang namun segera menjadi aktif di Korea dalam perjuangan melawan penjajahan Jepang. Pai Chai Hak Dang'a devam ederken Kore'nin Japon hegamonyasına karşı mücadelesinde aktif olmaya başladı. |
Selama ratusan tahun, melalui perdagangan dan penjajahan, orang Fenisia bisa terus memasarkan dan memproduksi pewarna ungu mereka. Fenikeliler gelişmiş ticaretleri ve kurdukları koloniler sayesinde Sur firfiri boyasının üretimini ve ticaretini yüzlerce yıl elinde tuttu. |
Untuk saat ini, bagaimanapun, ia harus mematuhi serangan Avar dan Slavia dan berharap pasukannya yang dikepung di Singidunum dapat menghalangi para penjajah, yang merupakan ancaman konstan terhadap tanah air Avar, hanya di sisi lain Donau. Ancak aynı zamanda Avar ve Slav saldırılarına devam etmek ve Singidunum'a gönderilen kuvvetlerinin istilacıları caydırıp Tuna Nehrinin hemen diğer tarafında bulunan Avar vatanına tehdit oluşturmasını umut ediyordu. |
Tahun 1858 adalah tahun dimana perjuangan yang berani menentang penjajahan asing di India dikalahkan oleh pasukan Britania. 1858 yılı aynı zamanda Hindistan'ın yabancılar tarafından istilasına karşı verdiği cesur savaşın İngilizler tarafından alt edildiği yıldı. |
Jadi, secara teknis aku menjajah Mars. Yani teknik olarak Mars'ı kolonize etmiş oldum ben de. |
Sebelumnya, kita adalah perjuangan soliter dalam negeri kita sendiri melawan penjajah Jepang. Öncesinde mücadelemiz kendi ülkemizin içinde Japon işgalcilere karşı soliter bir mücadeleydi. |
Orang Romawi mempunyai kebijakan untuk memberikan kepada orang-orang yang dijajah semacam kebebasan untuk memerintah diri sendiri. Roma’nın politikası, egemenliği altındaki toplumlara önemli oranda ulusal egemenlik hakkı tanımaktı. |
Yang Mulia, kami bangsa Amerika juga pernah dijajah. Majesteleri, Amerika bir zamanlar sömürgeydi. |
Pada tanggal 7 Januari 1558, Francis merebut kembali Calais, jajahan Inggris terakhir di Prancis. 1558 - Fransa, İngiltere'nin Kıta Avrupası'ndaki son toprağı olan Calais'yi de ele geçirdi. |
Dan pada dasarnya memang tampaknya, kita dijajah oleh sisi yang mengingat, dan kalian bisa berpikir bahwa sisi yang mengingat seperti menyeret sisi yang mengalami kedalam pengalaman-pengalaman yang tidak dibutuhkan sisi yang mengalami. Geleceğimizi beklenen anılar olarak düşünürüz. basitçe buna şöyle bakabilirsiniz, biliyorsunuz anımsayan benlik zorba bir yönetici gibidir anımsayan benliğinizi, deneyime aslında ihtiyacı olmayan deneyimleyen benliğinizi yanında sürükleyerek deneyimlere tabi tutan bir zorba olarak görebilirsiniz. |
Kita adalah kaum misionaris penjajah, dan hanya ada dua cara untuk berurusan dengan orang itu: Biz Batılı insanlar emperyalist, sömürgeci, misyoneriz ve insanlarla anlaşmanın yanlızca iki yolu var: |
Di situs ini, kecelakaan memiliki kesempatan yang sangat baik bahwa itu akan dijajah oleh karang. Bu bölgede, enkaz büyük bir ihtimalle mercanlar tarafından kaplanacaktır. |
Kamu pikir kamu bisa menindas orang2ku, penjajah? Seni manyak Halkıma eziyet edebileceğini mi sanıyorsun tacizci? |
Endonezya öğrenelim
Artık penjajah'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.