Endonezya içindeki menghayati ne anlama geliyor?

Endonezya'deki menghayati kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte menghayati'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Endonezya içindeki menghayati kelimesi beğenmek, duymak, sevmek, hissetmek, hoşlanmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

menghayati kelimesinin anlamı

beğenmek

(enjoy)

duymak

(experience)

sevmek

(enjoy)

hissetmek

(experience)

hoşlanmak

(enjoy)

Daha fazla örneğe bakın

Kau cuma harus... menghayatinya.
Yavaş yavaş ilerlemelisiniz.
UC Davis juga punya program terbaik untuk ilmu alam dan ilmu hayat.
Ayrıca biyoloji ve fizik alanındaki en iyi okul.
Kurasa kau terlalu menghayati peranmu sebagai Eddy Teddy.
Bu Teddy rolünü çok ciddiye aldığını söylemeliyim.
Ia bertekun terus sampai ke akhir—akhir hayatnya.
O tam sona kadar, hayatının sonuna kadar tahammül etti.
Pertanyaan ketiga dan terakhir adalah bagaimana kita mengelola keanekaragaman hayati di tempat yang ekosistemnya dilindungi?
Üçüncü ve son soru ise: Korunan ekosistemli bir gezegende biyo-çeşitliliği nasıl yönetiriz?
Jadi hayatinya.
Sen de hissederek yap.
Biarkan dirimu menghayati peranmu.
Oynadığın roldeki kişi olduğunu düşün.
Ar menuntut hayat yang belum lahir.
Bir doğmamışın hayatı talebimdir...
Menurut para peneliti, tampaknya salah satu faktor penyebab matinya terumbu karang (penopang banyak keanekaragaman hayati laut) adalah meningkatnya suhu air.
Araştırmacılara göre, mercan resiflerinin (denizdeki biyoçeşitliliğin büyük bir kısmı için destek işlevi görür) ölümüne neden olan başlıca etken suyun ısınmasıdır.
Ia harus benar-benar menghayati pokok yang akan dibahasnya, terlibat secara emosi di dalamnya.
Konuyu yaşamalı, duygularını da katmalıdır.
Kita ada data yang mencukupi untuk penyelidikan dua hayat.
On yedi. Şimdiden iki ömürlük araştırma verisi elde ettik bile.
Hukum tersebut sudah ada sebelum KTT Bumi, sudah ada sebelum Konvensi tentang Keanekaragaman Hayati, sudah ada sebelum Protokol Cartagena tentang Keamanan Hayati dan hukum tersebut dibuat untuk meregulasi GMO, karena kami menggunakan hukum tersebut untuk menghentikan terong transgenik.
Çıkışı Dünya Zirvesi, Biyoçeşitlilik Antlaşması ve Cartagena Biyoçeşitlilik Prokotokolü" ne dayanan yasa, GDO'ları düzenleme anlamında; çünkü BT'li brinjali, BT'li patlıcanı durdurmak için bu yasayı kullandık.
Persetujuan komprehensif ini mengakui bahwa pelestarian keanekaragaman hayati patut mendapat perhatian semua orang.
Bu kapsamlı anlaşma, biyoçeşitliliğin korunmasının tüm insanları ilgilendiren ortak bir konu olduğunu kabul ediyor.
Pekerjaan ayahmu ada dua, sampai akhir hayatnya, bukan?
Baban iki işte birden çalışır, evin geçimini zorlukla sağlar değil mi?
Keanekaragaman hayati menurun drastis di seluruh dunia.
Biyolojik çeşitlilik dünya çapında hızla azalıyor.
Mereka juga mempertimbangkan cara-cara untuk melindungi keanekaragaman hayati planet kita, jumlah keseluruhan spesies flora dan fauna.
Ayrıca gezegenimizin çeşitliliğini, yani tüm bitki ve hayvan türlerini korumanın yollarını da gözden geçirdiler.
Ibu saya juga menerima pengajaran Alkitab dan menjadi Saksi yang terbaptis, terus melayani Allah dengan setia hingga akhir hayatnya pada tahun 1991.
Annem de Mukaddes Kitabı incelemeyi kabul etti ve vaftiz edilerek bir Şahit oldu; 1991 yılında ölene kadar Tanrı’ya sadakatle hizmet etti.
Apa Conrad berbeda diakhir hayatnya?
Conrad hep olduğu gibi miydi?
Menurut Komisi Nasional Bidang Ilmu Pengetahuan dan Pemanfaatan Keanekaragaman Hayati, hingga awal tahun 1980-an, orang Mikstek menempuh perjalanan sejauh 200 kilometer ke Teluk Huatulco untuk memperoleh bahan pencelup warna ungu dari kerang pada bulan Oktober sampai Maret.
Uluslararası Bilgi ve Biyolojik Çeşitliliği Kullanma Komisyonu’na göre, boya işiyle uğraşan Mikstekler 1980’lerin başlarına kadar, mor boya elde etmek için Ekim ile Mart arasında 200 kilometre yol katederek Huatulco koylarına seyahat ediyorlardı.
* Sang malaikat mendesak Daniel untuk bertekun dengan setia sampai akhir hayatnya.
* Melek Daniel’i ölüme kadar sadakatle dayanmaya teşvik ediyordu.
awak boleh menghayatinya ke?
Rolüne girebilir misin?
Ia tinggal di Siprus sampai akhir hayatnya.
Ağabeyim, ölene dek Kıbrıs’ta hizmet etti.
Sampai akhir hayatnya, ia hanya membicarakanmu.
Ölene kadar sadece sizden söz etti, küçük hanım.
Meskipun orang-orang di sekelilingnya bertutur kata tidak senonoh dan bertingkah laku tidak saleh, ia dengan kukuh berjalan dengan Allah hingga akhir hayatnya pada usia 365 tahun.
Çevresindeki insanların dehşet verici konuşmalarına ve Tanrı’yı hiçe sayan davranışlarına rağmen o, 365 yaşında yaşamı son bulana dek Tanrı ile yürümeyi sebatla sürdürdü.
Mereka memberikan segenap sumber daya mereka demi ibadat sejati —hingga akhir hayat mereka.
Ölene kadar hakiki tapınma uğrunda her şeylerini verdiler.

Endonezya öğrenelim

Artık menghayati'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.

Endonezya hakkında bilginiz var mı

Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.