İspanyolca içindeki programa ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki programa kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte programa'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki programa kelimesi program, program, yayın, program, program, oyun broşürü, yayın, neşriyat, yazılım paketi, televizyon programı, ders programı, uygulama, program, program, plan, oluş sırası, yıkama (devresi), (siyasi parti) platform, parti programı, plan, program, plan, yazılım, bilgisayar programı, tur, (etkinlik, vb.) program, müfredat, müfredat programı, öğretim izlencesi, planlamak, kurmak, programlamak, program yapmak, randevu almak, planlamak, kararlaştırmak, kontrol etmek, takvim belirlemek, önceden belirlemek, planlamak, şartlandırmak, programlamak, ayarlamak, kod yazmak, kötü amaçlı yazılım, dağıtım sürümü, ücretsiz yazılım, bedava yazılım, sübvansiyonlu sağlık hizmeti, devlet sağlık sigortası, canlı yayın, pilot program, söyleşi programı, televizyon programı, yarışma programı, bilgi yarışması, yemek programı, bağımsız çalışmak, talk şov, ek yazılım anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
programa kelimesinin anlamı
programnombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El programa incluye tres cursos diferentes. Bu programda üç ayrı kurs bulunmaktadır. |
program, yayınnombre masculino (radyo, TV, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) ¿Qué programa estás viendo ahora? ¿Las noticias? Şu anda hangi programı seyrediyorsun? Haberleri mi? |
program(bilgisayar) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Este programa te ayudará a acceder a más información. |
programnombre masculino (gösteri, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El tercer acto del programa de esta noche correrá a cargo de un grupo folk. |
oyun broşürünombre masculino (tiyatro) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Compré el programa del concierto como recuerdo, aunque era absurdamente caro. |
yayın, neşriyat(TV, radyo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El programa de TV se interrumpió varias veces por la tormenta. |
yazılım paketinombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Lucía está usando un programa para calcular estadísticas. |
televizyon programı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Me gustan los programas sobre naturaleza. Mi programa favorito de todos los tiempos es "Scrubs". |
ders programınombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El curso está listado en el programa de estudios. |
uygulama(bilgisayarda) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Descargó un nuevo programa para organizar sus direcciones de correo. Eposta adreslerinin yönetimi amacıyla bilgisayarına yeni bir uygulama yükledi. |
programnombre masculino (radyo, TV) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mi programa de televisión preferido lo dan los miércoles a las ocho. Televizyonda en sevdiğim program Çarşamba günleri saat sekizde başlıyor. |
programnombre masculino (teatro) (tiyatro, sinema) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El programa anuncia que hoy habrá dos funciones de la película. |
plan
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Se ha diseñado un plan a cinco años para revitalizar la economía. |
oluş sırası(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yıkama (devresi)(çamaşır makinasında) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pon la ropa en la lavadora, elige un ciclo y dale al botón; no es difícil. |
(siyasi parti) platform, parti programı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La plataforma de este partido pide que Reino Unido deje de ser parte de Europa. |
plan
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Todo está saliendo de acuerdo al plan. |
program, plan(emeklilik, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los funcionarios anunciaron el nuevo plan de pensiones. |
yazılım, bilgisayar programı(voz inglesa) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La empresa está invirtiendo en un nuevo software especializado que facilitará el seguimiento de los pedidos que hagan los clientes.
Este software agiliza el trabajo de los traductores. |
tur
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El ciclo del aire acondicionado es de 20 minutos. |
(etkinlik, vb.) program
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El orden de actuación del festival será publicado esta semana. |
müfredat, müfredat programı, öğretim izlencesi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El profesor le dio una copia de la programación didáctica del semestre a cada uno de sus estudiantes. |
planlamakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El museo ha programado una serie de actos con motivo del Mes de la Historia de la Mujer. |
kurmakverbo transitivo (saat, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Asegúrate de programar la alarma antes de irte a dormir. |
programlamakverbo transitivo (bilgisayar) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) ¿Tú has programado este juego? ¡Buen trabajo! Bu bilgisayar oyununu sen mi programladın? Harika olmuş. |
program yapmakverbo transitivo (bilgisayar) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Estuvimos toda la noche programando para conseguir que la página web funcionara de nuevo. |
randevu almak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿Quisieras programar una cita? Randevu almak ister miydiniz? |
planlamakverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El director programó los eventos del día. |
kararlaştırmakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El cierre de la fábrica está programado. |
kontrol etmek(elektronik: kontrol ünitesi ile) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
takvim belirlemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
önceden belirlemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) David predeterminó las grabaciones en el DVR. |
planlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El ayudante planificó el viaje de su jefe cuidadosamente para que ella pudiera encajar todo lo que necesitaba hacer. |
şartlandırmak(birisini) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Los políticos están condicionando a la gente para que acepten la política. Politikacılar halkı politik kararlara destek vermeye şartlandırıyorlar. |
programlamak(Informática) (bilgisayar) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Puedo escribir programas básicos y sé un poco de diseño web. |
ayarlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Arreglé un montón de actividades para esta semana. |
kod yazmak(Informática) (bilgisayar) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cuando Bert escribe código nada lo distrae. |
kötü amaçlı yazılım(informática, voz inglesa) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dağıtım sürümü(bilgisayar) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Hay una versión de prueba que puedes descargar para editar las fotos. |
ücretsiz yazılım, bedava yazılım(informática) (bilgisayar) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El programa es muy útil y es software gratis, por lo que todo el mundo puede usarlo. |
sübvansiyonlu sağlık hizmeti(yoksullar için) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Luisa pidió el seguro médico popular cuando perdió su empleo. |
devlet sağlık sigortası(ABD) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mis padres tienen seguro médico para personas mayores. |
canlı yayın
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Prefiero los programas grabados que los programas en vivo. |
pilot program
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La compañía probó un nuevo método de publicidad en algunas tiendas como programa piloto. |
söyleşi programı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Su intervención en el programa de debate resultó muy pobre. |
televizyon programı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los programas de televisión de los 70s me resultan muy estúpidos ahora. |
yarışma programı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Es uno de los programas de juegos más populares de la televisión. |
bilgi yarışması(TV, radyo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El concurso de preguntas y respuestas evalúa el conocimiento general de los participantes. |
yemek programı(TV) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bağımsız çalışmaklocución nominal masculina (yazılım) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
talk şov
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ek yazılım
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Para ver videos en ese sitio web debes instalar un programa adicional. |
İspanyolca öğrenelim
Artık programa'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
programa ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.