İspanyolca içindeki medios ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki medios kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte medios'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki medios kelimesi orta nokta, orta, orta, yarı yarıya, kısmen, üvey, yarım kalan, çocuk bileti, orta, araç, orta, ortada bulunan, orta saha oyuncusu, orta, ara, madde, araç, taşıyıcı, araçlar, orta, orta, orta yer, (faydalı) uğraş/çare, ılımlı, vasıta, sözcü, ifade yolu, (birşeyi ifade etmekte kullanılan) araç, vasıta, tam ortası, orta kısım, çevre dostu, çevreci, ortada, ortasında, -in arasında, araya, taşıt, araç, arasında, devlet tarafından, arasında, içte, iç kısımda, işaretle bildirmek, sulu, tır kamyonu, binek aracı, yetersiz pişmiş, sulu, yarı uyur halde, yarı uyur yarı uyanık, yarı zamanlı, her iki (haftada, vb.) bir, Orta Doğu, yarı yolda, yarı yolda, ortada, orta yerinde, ortasında, çevre, eriyen kar, (yerdeki) sulu kar, ABD'nin orta bölgesi, ortabatı, dönem ortası, sömestr ortası, orta siklet, orta saha, yarım peni, çevre bilinci, çevre koruma, çevresel koruma, Greenwich ortalama saati, orta yol, sonuca götüren araç/vasıta, orta parmak, üvey erkek kardeş, orta yol, yarı zamanlı iş, devre arası, ulaşım aracı, Ortadoğu, ikinci adın ilk harfi, iletişim araçları, ortanca evlat, ortanca çocuk, kültür ortamı, Ortadoğu ile ilgili, ortasında, ortasında, yoluyla, vasıtasıyla, kenara çekilmek, aradan çekilmek, ayırmak, eşkin gitmek, araya girmek, ikiye bölünmek/ayrılmak, yarı yolda olan, yarı yoldaki, dönem ortası, sömestr ortası, yaz ortası, bu vesileyle, arasında, yarım gün, orta saha, bitirmek, tamamlamak, kaba el işareti, eşkin yürüyüş, kenter yürüyüş, yoluyla, vasıtasıyla, aracılığıyla anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
medios kelimesinin anlamı
orta nokta, orta
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La línea de 50 yardas está en el medio del campo de fútbol. |
ortaadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Se detuvo a descansar en el punto medio de su recorrido. Kat edeceği yolun orta noktasında bir yerde dinlenmek için durdu. |
yarı yarıya
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) El vaso estaba medio lleno. |
kısmen(informal) (mecazlı) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Estoy medio listo para salir. |
üveyadjetivo (kardeş) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ana es la media hermana de Tomás. |
yarım kalan(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Carlos esbozó una media sonrisa cuando Diana entró por la puerta. |
çocuk bileti
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Por favor, uno de adulto y uno de niño hasta Waterloo. |
orta
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
araçnombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Por medio de la televisión los niños pueden conocer el mundo. |
orta, ortada bulunanadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La edad media del grupo era de 34. |
orta saha oyuncusu(spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
orta, ara
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Los estudiantes hicieron sus exámenes de medio curso. |
madde
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Todas las pruebas se realizaron usando un medio de agua marina artificial rico en nutrientes. |
araçnombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El largometraje es el medio perfecto para este actor. |
taşıyıcınombre masculino (tıp) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
araçlar
(çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) Con sus herramientas y su ingenio, tenía los medios para reparar la estufa. |
orta
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Es de estatura promedio. Sınavdan averaj not aldı. |
orta, orta yer
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El chico se puso en el centro del círculo. |
(faydalı) uğraş/çare
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El diccionario es un gran recurso para los que aprenden idiomas. |
ılımlı(siyaset) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La gente eligió a un candidato moderado porque estaba cansada de que la política estuviera en punto muerto. |
vasıta(figurado) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La corrupción del político fue el instrumento de su caída. |
sözcü(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El diario sirve como un órgano para la opinión socialista. |
ifade yolu(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Escribir le proporcionó una salida a su creatividad. |
(birşeyi ifade etmekte kullanılan) araç, vasıta(figurado) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El editor utilizó el periódico como vehículo para sus propias opiniones. |
tam ortası(figurado) (bir işin, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Siempre que había problemas, él estaba en el centro. |
orta kısımlocución nominal masculina (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) En un silogismo el término medio nunca aparece en la conclusión. |
çevre dostu
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Utilizar botellas descartables no es ecológico. |
çevreci
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ortada, ortasında
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) ¿Cómo se supone que voy trabajar entre todo este ruido? |
-in arasında
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
araya
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Cuando empezaron a pelear, su hermano menor se puso entremedio. |
taşıt, araç
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) ¿Qué tipo de transporte usas para ir a trabajar? Para los adolescentes, tener su propio transporte les ayuda a ser más independientes. |
arasında
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Había perlas y monedas de oro entre los tesoros del cofre. |
devlet tarafından
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Creo que todas las universidades deberían sustentarse públicamente. |
arasında
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Tus adolescentes están en un tiempo intermedio, ya no son niños pero todavía no son adultos. |
içte, iç kısımda
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) ¡Lo encontré! Está en lo profundo de la multitud, cerca del centro. |
işaretle bildirmek(mensajes) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Los marineros usaban un sistema de señales para transmitir mensajes. |
sulu(kar) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El jardín estaba cubierto de nieve derretida. |
tır kamyonu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El conductor desenganchó el transporte de la cabina. |
binek aracı(general) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El único vehículo que tenía Janet era su bicicleta. |
yetersiz pişmiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sululocución adjetiva (kar) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yarı uyur halde, yarı uyur yarı uyanık
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Estaba medio dormido cuando me llamaste, así que no me acuerdo de lo que dijiste. Davina le preparó el desayuno a los adolescentes medio dormidos. |
yarı zamanlı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Finalmente conseguí un empleo como barman de media jornada. |
her iki (haftada, vb.) bir
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Los padres tienen la custodia compartida, el padre ve a su hija cada dos fines de semana. |
Orta Doğulocución adjetiva La gastronomía de Oriente Medio es una de las más sanas del mundo. |
yarı yoldalocución adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Nos volvimos a medio camino por la nieve. |
yarı yolda
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Encontrémonos a mitad de camino entre tu casa y la mía. |
ortadalocución adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La zona en el medio se llama diana. |
orta yerinde, ortasında
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Los californianos se encuentran en medio de una sequía de tres años. |
çevrelocución nominal masculina (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El medio ambiente está cambiando debido al calentamiento global. |
eriyen kar, (yerdeki) sulu kar
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ten cuidado, todos los caminos están cubiertos de nieve medio derretida. |
ABD'nin orta bölgesi, ortabatılocución nominal masculina (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Yo soy de la costa este, pero mi marido es del Medio Oeste. |
dönem ortası, sömestr ortası
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El político renunció a mitad de trimestre. |
orta sikletlocución nominal masculina (boxeo) (boksör, güreşçi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El peso medio sólo podía pelear contra boxeadores de su mismo peso. |
orta saha(deportes) (spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El jugador fue golpeado en el centro del campo. |
yarım peni(moneda, anticuado) (para) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çevre bilinci
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El primer paso hacia la conservación es promover la concientización ambiental. |
çevre koruma, çevresel koruma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Hay un importante movimiento para la conservación medioambiental. |
Greenwich ortalama saatilocución nominal masculina (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El tiempo medio de Greenwich se usa como referencia en todo el mundo. |
orta yol(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Vicky está tratando de encontrar un justo medio entre sus compromisos laborales y su vida familiar. |
sonuca götüren araç/vasıtaexpresión (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) No importa que haya mentido, fue sólo un medio para un fin. La Junta ha prometido elecciones civiles; el golpe de estado fue un un medio para un fin. |
orta parmak(informal) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
üvey erkek kardeş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
orta yollocución nominal masculina (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Él quiere un descanso en la ciudad y yo quiero unas vacaciones en la playa, así que tendremos que encontrar un punto medio. |
yarı zamanlı iş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cuando era estudiante tenía un trabajo de medio tiempo trabajando en un bar. |
devre arası(deporte) (spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) En el medio tiempo el equipo local iba ganando el partido. |
ulaşım aracı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La bici es su único medio de transporte. |
Ortadoğunombre propio masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Yemen es el país más pobre del Oriente Medio. |
ikinci adın ilk harfi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mi hermano y yo tenemos la inicial del medio diferente: sus iniciales son MJK y las mías son MSK. |
iletişim araçları
(çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) Como investigador científico pasaba la mayor parte de su tiempo en la Antártida, donde su único medio de comunicación era el correo electrónico. |
ortanca evlat, ortanca çocuklocución nominal masculina (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) No, la mayor se casó hace dos años, la que se casa ahora es la hija del medio; la menor todavía es chica, tiene 15 años. |
kültür ortamı(biyoloji) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pasteur fue el primero en usar un medio de cultivo para generar bacterias en el laboratorio. |
Ortadoğu ile ilgili
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Estuvieron discutiendo sobre las políticas nacionales de Oriente Medio. |
ortasındalocución preposicional (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) En medio de toda la conmoción, Amy perdió su cartera. |
ortasında
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) El Templo de Confucio está en el centro de la ciudad. |
yoluylalocución preposicional (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
vasıtasıylalocución preposicional (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Puedes enviarme una carta por medio de mi madre. Ella se asegurará de dármela. |
kenara çekilmek, aradan çekilmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El camión finalmente se quitó del medio y pude dar vuelta a la derecha. |
ayırmaklocución verbal (saçı ortadan, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Carlos se peina con raya al medio. |
eşkin gitmek(at) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Los caballos iban a medio galope. |
araya girmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No pude ver mucho del desfile porque un hombre alto y gordo se me puso en el medio. |
ikiye bölünmek/ayrılmaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si partimos al medio la torta podemos comer mitad cada uno. |
yarı yolda olan, yarı yoldaki
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La estación de servicio está a mitad de camino entre los pueblos. |
dönem ortası, sömestr ortasılocución adjetiva (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Los resultados de la votación de medio trimestre sorprendieron a todos. |
yaz ortası
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El calor en el medio del verano es insoportable. |
bu vesileyle(resmi dil) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
arasındalocución adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
yarım gün
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Conseguí un empleo trabajando medio tiempo para la compañía de entregas. |
orta saha(spor) Las líneas en el centro del campo necesitan otra mano de pintura. |
bitirmek, tamamlamaklocución verbal (figurado) (iş, görev, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vamos a quitarnos de en medio la limpieza; luego podemos hacer algo divertido. |
kaba el işareti(literal) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ben le hizo un gesto con el dedo pulgar entre el índice y el medio a Stan. |
eşkin yürüyüş, kenter yürüyüş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yoluyla, vasıtasıyla, aracılığıyla
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ya se había enterado de la noticia por medio de sus compañeros. |
İspanyolca öğrenelim
Artık medios'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
medios ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.