İngilizce içindeki ever ne anlama geliyor?

İngilizce'deki ever kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte ever'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki ever kelimesi hiç, herhangi bir zamanda, gelmiş geçmiş, hiç ama hiç, hem de nasıl, çok, daima, her zaman, her zaman olduğu gibi, her zamanki gibi, hadi canım, hadi ya, bir daha, daha önce hiç, sürekli değişen, -den beri, o zamandan beri, sonsuza dek, sonsuza kadar, ebediyen, ilelebet, sonsuza dek mutlu yaşadılar, mutlu sonu yaşamak, hemen hemen hiç, binde bir, şayet, eğer, neredeyse hiç, her zamankinden daha çok, hiç ama hiç, çok nadir olarak, kırk yılda bir anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

ever kelimesinin anlamı

hiç, herhangi bir zamanda

adverb (at any time)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
Have you ever been to New York?
Tabiat hep değişim içindedir.

gelmiş geçmiş

adverb (of all time, in history)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
The Beatles were one of the most successful bands ever.

hiç ama hiç

adverb (emphatic: never) (vurgulama)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
I have never, ever, been to Paris.
Paris'e hiç ama hiç gitmedim.

hem de nasıl

adverb (informal (emphatic) (vurgulama)

Did the audience like her? Did they ever!

çok

adverb (UK, informal (with such, so: very)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
He's ever so clever.

daima, her zaman

adverb (literary (always)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
They were ever mournful of that tragic day.

her zaman olduğu gibi, her zamanki gibi

adverb (as is always the case)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
As ever, I didn't understand a word of what he was saying. The bus was late, as ever!

hadi canım, hadi ya

interjection (US (I am astonished)

(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.)

bir daha

adverb (at any point in the future)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
I'm sure he won't dare do such a thing ever again.

daha önce hiç

adverb (at any point previously)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
Women are choosing to stay single more than ever before.

sürekli değişen

adjective (variable)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Online news sites enable us to keep up with our ever-changing world.

-den beri

conjunction (for entire time after)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
Ever since she met Dave, she's given up on her other friends.

o zamandan beri

adverb (since then)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
His wife died a couple of years ago, and he's been depressed ever since.

sonsuza dek, sonsuza kadar, ebediyen, ilelebet

adverb (for eternity)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
Charles promised to love Lucy for ever and ever.

sonsuza dek mutlu yaşadılar

adverb (fairytale ending) (masal sonu)

Cinderella married her Prince Charming and they both lived happily ever after.

mutlu sonu yaşamak

adverb (happy outcome)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The lost cat was found in the attic and the family lived happily ever after.

hemen hemen hiç, binde bir

adverb (rarely)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
I hardly ever drink in the morning.

şayet, eğer

conjunction (should it ever occur that)

(edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").)
Pop by if ever you feel like a chat.

neredeyse hiç

adverb (even never)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
This method is rarely, if ever, employed today.

her zamankinden daha çok

adverb (to the greatest extent so far)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
Your adventure stories make me want to travel more than ever. After spending the weekend with him I like him more than ever.

hiç ama hiç

adverb (informal (not ever)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
I shall never ever forget you.

çok nadir olarak, kırk yılda bir

adverb (never or almost never)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
I seldom, if ever, have time to relax and read a book.

İngilizce öğrenelim

Artık ever'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.