İngilizce içindeki distorted ne anlama geliyor?
İngilizce'deki distorted kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte distorted'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki distorted kelimesi biçimsiz, yanlış/yanıltıcı, aldatıcı, değiştirilmiş, çarpıtılmış, çarpık, biçimini bozmak, eğri büğrü hale getirmek, bükmek, şeklini bozmak, biçimini bozmak, bozmak, çarpıtmak, saptırmak, değiştirmek, çarpık görüş, çarpık fikir, çarpık görüntü anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
distorted kelimesinin anlamı
biçimsizadjective (image: warped) (görüntü, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) We saw some bent mirrors that gave distorted reflections. |
yanlış/yanıltıcı, aldatıcıadjective (figurative (story: false, misleading) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Their account of the accident was distorted by their agenda. |
değiştirilmişadjective (sound: altered) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Her voice was so distorted we couldn't understand her. |
çarpıtılmış, çarpıkadjective (figurative (idea: perverted) (fikir, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) This is a very distorted presentation of leading the holy life. |
biçimini bozmak, eğri büğrü hale getirmek, bükmektransitive verb (image, vision) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) This mirror distorts your reflection so that it looks like your head is really big. |
şeklini bozmak, biçimini bozmaktransitive verb (twist out of shape) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Pain had distorted Edward's face. |
bozmaktransitive verb (sound) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The PA system distorted the announcer's voice; no one could understand what he was saying! |
çarpıtmak, saptırmaktransitive verb (facts) (gerçekleri) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The journalist distorted the politician's words. |
değiştirmektransitive verb (outlook, mentality) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Imogen's traumatic childhood had distorted her view of the world. |
çarpık görüş, çarpık fikirnoun (figurative (perception: unrealistic) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) His privileged background left him with a distorted view of poverty. |
çarpık görüntünoun (appearance: deformed, twisted) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The tilted position of the camera provides a deliberately distorted view of the building. |
İngilizce öğrenelim
Artık distorted'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
distorted ile ilgili kelimeler
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.