İngilizce içindeki corner ne anlama geliyor?

İngilizce'deki corner kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte corner'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki corner kelimesi köşe, köşe, köşe, köşe başı, yer, köşe, köşeye sıkıştırmak, ele geçirmek, yarı tekel, korner atışı, köşe atışı, köşe, viraj almak, köşesinde olmak, köşeye kıstırmak, yakın gelecekte, yakında, yaşanılan bölge, bakkal, köşe masa, hemen köşede, eli kulağında, köşede anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

corner kelimesinin anlamı

köşe

noun (intersection of edges)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Don't knock yourself on the corner of that table.
Masanın köşesine dikkat et, bir yerini vurup acıtma.

köşe

noun (intersection of two walls) (duvar)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
There was a chair in the right corner of the room.
Odanın sağ köşesinde bir iskemle vardı.

köşe, köşe başı

noun (street: intersection) (sokak, cadde)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
I'll meet you on the corner of Jefferson Avenue and Broad Street.
İzmir Caddesi ile Necatibey Caddesi'nin köşesinde buluşalım.

yer, köşe

noun (figurative (section off to the side) (mecazlı)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
She found a quiet corner in which to sit and think.

köşeye sıkıştırmak

transitive verb (drive into a corner)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
He cornered the girl so she couldn't get away.

ele geçirmek

transitive verb (gain control, monopoly) (piyasayı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
She had just about cornered the gold market.

yarı tekel

noun (semi-monopoly)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The tycoon seemed to have a corner on all aspects of the oil business.

korner atışı, köşe atışı

noun (football: free kick from corner) (futbol)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Zidane takes a corner.

köşe

noun as adjective (situated in a corner)

The mother placed glossy books on the corner table.

viraj almak

intransitive verb (turn a vehicle) (otomobil)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
This car corners so badly it makes me nervous.

köşesinde olmak

transitive verb (be on an intersection)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The candy shop corners my street.

köşeye kıstırmak

transitive verb (figurative (leave no other option) (mecazlı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
I can't believe you gave her money! She cornered me; I didn't have a choice.

yakın gelecekte

adverb (figurative (in the near future)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
It's best to be prepared because you never know what's around the corner.

yakında

adverb (nearby)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
A new bakery opened recently around the corner.

yaşanılan bölge

noun (geographic area)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
I hope all is well in your corner of the world.

bakkal

noun (UK (small local store)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
I went to the corner shop to buy some milk.

köşe masa

noun (table in corner of room)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Brian was sitting at corner table in the restaurant.

hemen köşede

adverb (in the next street)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
The post office is just around the corner.

eli kulağında

adverb (figurative (waiting to happen) (mecazlı)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
For every "safe" nuclear reactor, there is a disaster just around the corner.

köşede

adverb (at the intersection of 2 streets)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)

İngilizce öğrenelim

Artık corner'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.