İngilizce içindeki controlling ne anlama geliyor?
İngilizce'deki controlling kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte controlling'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki controlling kelimesi yetki, kendine hakim olma, kontrol sistemi, kumanda sistemi, kullanmak, çalıştırmak, yönetmek, idare etmek, standart, hakimiyet, kontrol, kumanda, kontrol, beceri, kontrol altında tutmak, sınırlamak, kısıtlamak, kendine hakim olmak, doğum kontrolü, doğum kontrol hapı, yönetim merkezi, kontrol manyağı, gösterge panosu, denetim masası, kontrol kulesi, AHÖKM, kontrollü, kontrolünü elinde tutan, -den sorumlu, hakim, hakim, duygularına hakim, kontrolsüz, denetimsiz, kontrolden çıkmış, denetimden çıkmış, kontrolsüz, denetimsiz, kontrolden çıkmış, denetimden çıkmış, pasaport kontrolü, haşereyle/zararlılarla mücadele, uzaktan kumanda, kira kontrolü, kira denetimi, kendine hakim olma, -in yönetimini eline geçirmek, kontrol altında anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
controlling kelimesinin anlamı
yetkinoun (authority) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The principal has control over his school. Okul müdürü okulun yönetiminde yetki sahibidir. |
kendine hakim olmanoun (restraint, self-control) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The witness showed great control under cross-examination. |
kontrol sistemi, kumanda sisteminoun (machine) (makina) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The pilot started working the controls of the plane. Pilot uçağın kontrol sistemini çalıştırmaya başladı. |
kullanmak, çalıştırmaktransitive verb (manipulate: machine) (makina) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The crane operator controlled the machine without problem. Vinç operatörü aracı sorunsuz bir biçimde kullandı. |
yönetmek, idare etmektransitive verb (direct) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The manager controls the employees under him. |
standartnoun (standard) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) We must follow all regulatory controls. |
hakimiyetnoun (domination) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The island came under state control. |
kontrol, kumandanoun (regulating device) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The temperature control is broken. |
kontrolnoun (prevention) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pest control is difficult in hot climates. |
becerinoun (sports: skill) (spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) That pitcher has incredible control. |
kontrol altında tutmaktransitive verb (manipulate: person) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) He left his girlfriend because she tried to control him too much. |
sınırlamak, kısıtlamaktransitive verb (restrict) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The curfew controls the movements of the citizens. |
kendine hakim olmaktransitive verb and reflexive pronoun (remain calm and composed) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Even if she tries to pick a fight, you must control yourself and avoid responding. |
doğum kontrolünoun (contraception) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) There are many methods of birth control. |
doğum kontrol hapınoun (contraceptive tablet) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Women take the birth control pill to avoid getting pregnant. |
yönetim merkezinoun (operational hub) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kontrol manyağınoun (slang ([sb] dominating and perfectionist) (argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) My brother is a control freak when it comes to using the computer. |
gösterge panosunoun (dashboard) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
denetim masasınoun (computing: settings) (bilgisayar) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kontrol kulesinoun (for airplane traffic) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Before the airplanes collided, the control tower alerted them that they were too close. |
AHÖKMnoun (initialism (European Centre for Disease Prevention and Control) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kontrollüadjective (has authority) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) When we have a meeting, Bob is always in control and runs things very efficiently. |
kontrolünü elinde tutanexpression (in charge) (bir şeyin) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
-den sorumluexpression (in charge of [sb]) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
hakimadjective (has mastery) (konuya, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) After months of practicing driving, Wendy was fully in control during her exam. |
hakimexpression (has mastery of [sth]) (bir şeye) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Even with the pouring rain, she was very much in control of the car. |
duygularına hakimexpression (mastering emotions) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kontrolsüz, denetimsiz, kontrolden çıkmış, denetimden çıkmışadverb (wild, unrestrained) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The child was screaming and stamping his feet, quite out of control. |
kontrolsüz, denetimsiz, kontrolden çıkmış, denetimden çıkmışadjective (unrestrained, wild) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) You're just an out-of-control brat! |
pasaport kontrolünoun (identity check at airport, etc.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I always get nervous at passport control, even though I've nothing to hide. |
haşereyle/zararlılarla mücadelenoun (rats, insects: extermination) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Organic farmers use natural pest control. |
uzaktan kumandanoun (device: for TV, etc.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The remote control for the TV didn't work because the batteries were flat. |
kira kontrolü, kira denetiminoun (restrictions on rent charges) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Because of rent control regulations, my landlord could only raise my rent $50 last year. |
kendine hakim olmanoun (restraint, discipline) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Please try to exercise a little bit of self-control today; this is a very important meeting. |
-in yönetimini eline geçirmekverbal expression (take charge or command of) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The cops had a rough time taking control of the situation once the riot broke out. |
kontrol altındaadverb (being managed) Don't worry, I've got everything under control here at the office. |
İngilizce öğrenelim
Artık controlling'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
controlling ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.