İngilizce içindeki buzzing ne anlama geliyor?
İngilizce'deki buzzing kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte buzzing'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki buzzing kelimesi vızıltı, işlek, hareketli, vızıltı, vızıldamak, vızıldamak, zil sesi, merak, ilgi, heyecan, heyecan, hafif sarhoşluk, söylenti, dedikodu, telefon konuşması, zile basmak, telefon etmek, telefonla aramak, usturayla kesmek, kırpmak, zile basmak, alçaktan uçurmak, alçaktan uçmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
buzzing kelimesinin anlamı
vızıltınoun (humming sound) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) What's that buzzing coming from the basement? |
işlek, hareketliadjective (figurative (busy, noisy) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) This place doesn't really get buzzing till after 11 pm. |
vızıltınoun (sound: hum) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The air was filled with the buzz of cicadas. |
vızıldamakintransitive verb (hum, vibrate) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) The power lines buzzed with electricity. |
vızıldamakintransitive verb (insect: make humming sound, fly) (böcek) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) There are flies buzzing around our picnic food. |
zil sesiintransitive verb (doorbell, etc.: sound) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The doorbell buzzed unexpectedly at midnight. |
merak, ilginoun (figurative, informal (interest) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) There has been a lot of buzz this season for plaid skirts. |
heyecannoun (excitement) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) There is a buzz around the club ahead of our upcoming match. |
heyecannoun (figurative, slang (thrill) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I love the buzz I get from performing in front of an audience. |
hafif sarhoşluknoun (high from drugs or alcohol) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Suzy gets a buzz from just one glass of wine. |
söylenti, dedikodunoun (informal, figurative (rumor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Lately there has been a lot of buzz about that actress's divorce. |
telefon konuşmasınoun (slang (phone call) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) This is just a quick buzz to let you know I got home safely. |
zile basmakintransitive verb (press a buzzer) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Contestants, buzz if you know the answer. |
telefon etmek, telefonla aramaktransitive verb (slang (telephone) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I buzzed Fiona yesterday, but she never answered. |
usturayla kesmektransitive verb ([sb]'s hair: cut with razor) (saç) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) He buzzed his hair during the summer. |
kırpmaktransitive verb (animal's coat: shear) (hayvan kürkü) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) He buzzed the two dogs' coats so they would stop shedding. |
zile basmaktransitive verb (informal (call [sb] using intercom) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Karen just buzzed, so I'm going to meet her in the lobby. |
alçaktan uçurmaktransitive verb (fly aircraft low over [sth]) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The fighter jets buzzed the ship during the military exercises. The rebel plane buzzed the beach and frightened the vacationers. |
alçaktan uçmaktransitive verb (aircraft: fly close to warn) (uçak) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
İngilizce öğrenelim
Artık buzzing'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
buzzing ile ilgili kelimeler
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.