İngilizce içindeki bind ne anlama geliyor?
İngilizce'deki bind kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte bind'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki bind kelimesi bağlamak, sarmak, bağlamak, ciltlemek, bağlamak, zor durum, can sıkıcı durum, dert, bağlantılar, bağlanmak, sıkışmak, şikayet etmek, yapışmak, bağlamak, kesinleştirmek, mecbur etmek, kontrol etmek, biyelemek, çırak olarak çalıştırmak, sarmak, sargı ile sarmak, sarmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
bind kelimesinin anlamı
bağlamaktransitive verb (tie, fasten securely) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Workers bind the logs together before they are transported to the factory. |
sarmaktransitive verb (wrap, strap up tightly) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Colleen binds her ankles for stability. |
bağlamaktransitive verb (tie up) (ellerini, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The outlaw bound and gagged the woman. |
ciltlemektransitive verb (provide a binding for a book, etc.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Arthur knows how to bind books; perhaps he can repair the cover on that one. |
bağlamaktransitive verb (force legally) (hukuken) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The contract binds the signer to the above stipulations. |
zor durum, can sıkıcı durum, dertnoun (figurative, informal (difficult situation) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) That's a major bind Jeff's gotten himself into. |
bağlantılarplural noun ([sth] that binds) (çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) The heroine of the novel struggles to escape the binds of her low social class. |
bağlanmakintransitive verb (biology: attach) (biyoloji) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) These molecules bind with proteins to make glycoproteins. |
sıkışmakintransitive verb (become compact, cohere) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Mix the butter and flour well so that they bind. |
şikayet etmekintransitive verb (slang (complain) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yapışmak(stick to) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) In this recipe, the eggs bind to the flour. |
bağlamaktransitive verb (secure with band) (saç, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Gymnasts with long hair usually bind it before competitions. |
kesinleştirmektransitive verb (finalize or seal an agreement) (anlaşma, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The couple bound their marriage by exchanging rings. |
mecbur etmektransitive verb (constrain by loyalty or obligation) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) His close-knit network of friends and colleagues bind Tom to the university. |
kontrol etmektransitive verb (govern) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The contract binds Isabel's activities under the agency for a period of 5 years. |
biyelemektransitive verb (sewing: create border for garment) (dikiş) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The traditional method of sewing in this village involves binding garments in a decorative way. |
çırak olarak çalıştırmaktransitive verb (archaic, often passive (bind out: employ as an apprentice) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) William was bound to a blacksmith at the age of 11. |
sarmak, sargı ile sarmakphrasal verb, transitive, separable (bandage securely) (yara, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) You should bind up that wound to stop the bleeding. |
sarmakphrasal verb, transitive, separable (wrap with string, etc.) (ip, vb. ile) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Bind up the package with string. |
İngilizce öğrenelim
Artık bind'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
bind ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.