Fransızca içindeki se préparer ne anlama geliyor?

Fransızca'deki se préparer kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte se préparer'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Fransızca içindeki se préparer kelimesi hazırlamak, hazırlamak, düzenlemek, hazırlamak, hazır etmek, hazırlamak, önceden hazırlamak, bir araya getirmek, ameliyata hazırlamak, yemek hazırlamak, planlamak, hazırlamak, planlamak, hazırlamak, kondisyonlamak, hazırlamak, hazır etmek, terkip etmek, davaya başlamak, hazırlamak, ilaç vermek, hazırlamak, hazırlamak, hazır etmek, aceleyle yapmak, önceden düzenlemek, yiyecek içecek sağlamak, yemekleri hazırlamak, kahve yapmak, hazırlamak, hazırlamak, çalışmak, komplo kurmak, kumpas kurmak, tuzak kurmak, hazırlanmak, hazırlanmak, hazırlanmak, hazırlanmak, hazırlamak, hazırlanmak, hazırlanmak, hazır olmak, ön hazırlık, ön hazırlık çalışması, zemin hazırlamak, (işini, vb.) kolaylaştırmak, önceden plan yapmak, önceden planlamak, (birisiyle) karşı karşıya gelmek/mücadeleye hazır olmak, (aletlerini, giysilerini, vb.) kuşanmak, düzenlemek, hazır hale getirmek, kendini hazırlamak, kendini hazırlamak, ikram servisi yapmak, yemek hazırlamak, kendini hazırlamak, göğüs germek, yapıvermek, vasıf vermek, sıkı tutunmak, prova yapmak, göğüs germek, -e hazırlamak, yapıvermek, kendini hazırlamak, gelişmek, atılmak, (harekete, kullanıma, vb.) hazırlamak, hazırlamak, eğitmek, eğitmek, forma giymek, atışa hazırlanmak, hazırlamak, hazırlamak, ot sermek, tatbik etmeye hazırlanmak, hazırlamak, kendini hazırlamak, hemen hazırlamak, bir şeyler hazırlamak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

se préparer kelimesinin anlamı

hazırlamak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Avant de semer des graines, il faut préparer le sol.
Tohumları ekmeden önce toprağı hazırlaman lazım.

hazırlamak

verbe transitif (birisini bir şeye)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Rien n'aurait pu me préparer à ce que j'ai vu quand j'ai ouvert la porte.

düzenlemek

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Elle a sorti l'échiquier et l'a préparé pour jouer une partie.

hazırlamak, hazır etmek

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le personnel de l'hôtel est encore en train de préparer la chambre.

hazırlamak

verbe transitif (Cuisine : un repas) (yemek)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il nous a préparé (or: nous a cuisiné) un délicieux repas.
Bizim için harika bir yemek hazırladı.

önceden hazırlamak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

bir araya getirmek

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La Croix Rouge a préparé des kits d'urgence pour les victimes du séisme.

ameliyata hazırlamak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Est-ce que le patient de la chambre 4C a déjà été préparé ?

yemek hazırlamak

verbe transitif (un repas)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Elle a préparé le repas des enfants.
Çocukların yemeğini hazırladı.

planlamak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
L'opposition prépare une prise de pouvoir.
Muhalefet, iktidarı ele geçirmeyi planlıyor.

hazırlamak

verbe transitif (geleceğe, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
L'université préparait ses meilleurs éléments à devenir riches et puissants.

planlamak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le groupe d'adolescents avaient l'air de préparer un mauvais coup.

hazırlamak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Les soldats ont préparé leurs armes.

kondisyonlamak

verbe transitif (physiquement : son corps)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il prépare son corps pour la course.

hazırlamak, hazır etmek

verbe transitif (un repas,...)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Je prépare le dîner si tu mets la table.

terkip etmek

verbe transitif (Chimie)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Les pharmaciens nous prépareront un remède.

davaya başlamak

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ce dossier doit être préparé rigoureusement, ou nous pourrions perdre l'affaire.

hazırlamak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Bethany veut entrer dans une grande université anglaise alors son professeur la prépare.

ilaç vermek

verbe transitif (des médicaments)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Lorsqu'un médecin te donne une ordonnance, tu dois aller en pharmacie pour qu'ils préparent ta commande.

hazırlamak

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Susanne va préparer un schéma d'ici vendredi.

hazırlamak, hazır etmek

verbe transitif (une volaille, un poisson) (yemeği, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il faut préparer le poulet en retirant le surplus de graisse.

aceleyle yapmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

önceden düzenlemek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

yiyecek içecek sağlamak, yemekleri hazırlamak

(un déjeuner, buffet,...)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

kahve yapmak

verbe transitif (du thé, du café)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Holly a préparé de la tisane pour ses invités.

hazırlamak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le salon funéraire va faire la toilette mortuaire de ma tante décédée pour la présentation de demain.

hazırlamak

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je vais faire quelques milkshakes à la fraise.

çalışmak

(sınava)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Révise bien pour tes examens.

komplo kurmak, kumpas kurmak, tuzak kurmak

(littéraire)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Les marins ont secrètement conspiré (or: conjuré) la mutinerie.

hazırlanmak

verbe pronominal

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Il lui faut une heure pour se préparer avant de sortir.

hazırlanmak

(bir şey için)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Les acteurs se préparent pour la représentation de ce soir.

hazırlanmak

verbe pronominal (sabahleyin, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Dépêche-toi et prépare-toi ! Ils vont arriver d'une minute à l'autre.

hazırlanmak

verbe pronominal

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
J'arrive tout de suite ; j'ai juste besoin d'une minute pour me préparer.
ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Bana bir dakika ver. Hazırlanıyorum. Hemen çıkacağım.

hazırlamak

(birisi için)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le directeur marketing prépare un rapport pour le directeur de l'entreprise.

hazırlanmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je me prépare à courir un marathon (or: Je me prépare pour le marathon).

hazırlanmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Simon a passé toute la journée à se préparer pour l'arrivée de ses invités.

hazır olmak

verbe pronominal

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Prépare-toi à être surpris !

ön hazırlık, ön hazırlık çalışması

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

zemin hazırlamak

locution verbale (figuré)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Les intrigues de Zack ont préparé le terrain à la chute de Virginia.

(işini, vb.) kolaylaştırmak

locution verbale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Les premiers pionniers ont ouvert la voie aux colons.

önceden plan yapmak, önceden planlamak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Tu as bien fait de préparer à l'avance ; sinon, nous n'aurions peut-être jamais trouvé d'hôtel.

(birisiyle) karşı karşıya gelmek/mücadeleye hazır olmak

(boxeurs)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Les boxeurs se sont mis en garde avant que l'arbitre ne siffle.

(aletlerini, giysilerini, vb.) kuşanmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Les joueurs se préparaient pour le match décisif de ce soir.

düzenlemek

(Journalisme, Édition) (metin, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

hazır hale getirmek

verbe pronominal

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Miranda s'est préparée pour partir en voyage.

kendini hazırlamak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Tout le monde se préparer (or: se tient prêt) pour les chutes de neige prévues cette nuit.

kendini hazırlamak

(mecazlı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
J'essaie de me préparer pour mes examens de fin d'année lundi.

ikram servisi yapmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

yemek hazırlamak

(familier)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Je vais nous préparer quelque chose vite fait.

kendini hazırlamak

(mecazlı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Palmer se prépare pour jouer au match d'ouverture de la saison des Denver Bronco contre les Indianapolis Colts.

göğüs germek

verbe pronominal

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

yapıvermek

(familier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Elizabeth confectionna vite fait bien fait un déguisement pour la soirée déguisée avec quelques bouts de vieux tissu qu'elle avait dans un tiroir.

vasıf vermek

locution verbale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Mon éducation ne m'a pas préparé à faire face à ces ennuis.

sıkı tutunmak

verbe pronominal

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
"Préparez-vous", cria le machiniste alors que le grand huit commençait à bouger.

prova yapmak

verbe pronominal (şarkı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La chorale se préparait à chanter en prévision du concert.

göğüs germek

verbe pronominal

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

-e hazırlamak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le professeur prépare les élèves au test.

yapıvermek

(familier) (yemek, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Assieds-toi, je vais nous préparer un petit déjeuner, vite fait.

kendini hazırlamak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

gelişmek

verbe pronominal

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

atılmak

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Il se préparait à ouvrir la porte mais elle l'a pris par le bras.

(harekete, kullanıma, vb.) hazırlamak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Judith prépara la machine pour qu'elle puisse démarrer dès que nécessaire.

hazırlamak

(işe, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le manager forma Jeff au poste de vendeur.

eğitmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ce programme prépare les étudiants à une carrière dans le domaine du marketing.

eğitmek

(Éducation)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ce programme forme les étudiants à l'enseignement dans le secondaire.

forma giymek

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
L'équipe médico-légale se mit en tenue avant d'entrer sur la scène de crime.

atışa hazırlanmak

verbe pronominal (Base-ball) (beysbol)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

hazırlamak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
L'expérience vous préparera à ce poste.

hazırlamak

(birisini bir şeye)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le professeur de Bethany la prépare au concours d'entrée de l'université.

ot sermek

locution verbale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Tom a fait un nid pour les cochons d'Inde avec de la litière fraîche.

tatbik etmeye hazırlanmak

verbe transitif (arts martiaux, coup)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

hazırlamak

verbe pronominal

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Préparez-vous parce que de grands défis nous attendent !

kendini hazırlamak

verbe pronominal

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

hemen hazırlamak, bir şeyler hazırlamak

(yemek)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ça a été difficile, mais Linda a pu préparer en vitesse le dîner pour les invités inattendus.

Fransızca öğrenelim

Artık se préparer'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.

se préparer ile ilgili kelimeler

Fransızca hakkında bilginiz var mı

Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.