Fransızca içindeki se lancer ne anlama geliyor?
Fransızca'deki se lancer kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte se lancer'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki se lancer kelimesi atmak, fırlatmak, (uzaya) fırlatmak, tanıtmak, atış, atış, zar atmak, atmak, başlatmak, fırlatmak, atmak, fırlatma, atmak, fırlatmak, atmak, ortaya atmak, sözünü kesmek, lafını kesmek, topu atmak, sunmak, söyleyivermek, atmak, başlatmak, reklamını yapmak, atma, topu atmak, ortaya atmak, olta atma, vuruş, atış, atış, (yavaşça) atma, atış, fırlatma, olta atma, atış, zar atmak, satmaya çalışmak, (saldırı, vb.) başlatmak, fırlatmak, atmak, arada söz söylemek, araya laf sokuşturmak, lanse etmek, bağırmak, bağırıp çağırmak, atmak, fırlatmak, atmak, kaldırıp atmak, başlamak, çıkarmak, fırlatmak, atmak, fırlatmak, fırlatmak, yöneltmek, çalıştırmak, başlatmak, aşağılayarak söylemek, ortaya atmak, çalıştırmak, atmak, havaya fırlatmak, kurmak, çalıştırmak, fırlatmak, atmak, işe girişmek, şevkle başlamak, istekle başlamak, katılmak, kovalamak, peşinden koşmak, hemen başlamak, dört elle sarılmak, geçiş yapmak, savaş açmak, girmek, girişmek, başlamak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
se lancer kelimesinin anlamı
atmak, fırlatmak(un ballon, une balle,...) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dépêche-toi et lance la balle ! |
(uzaya) fırlatmakverbe transitif (une fusée, un missile) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'agence spatiale a lancé une nouvelle fusée dans l'espace à six heures du matin. Uzay ajansı, sabah saat altıda uzaya bir roket daha fırlattı. |
tanıtmakverbe transitif (un produit, une campagne) (pazarlamada) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La société lancera son nouveau produit mercredi. Şirketin yeni şubesini önümüzdeki ay başlatacağız. |
atışnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Son lancer était extraordinaire, et impossible à réceptionner pour l'adversaire. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. İyi bir atıştı, diğer oyuncuya kadar ulaştı. |
atışnom masculin (de dés) (zar) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'était un bon lancer, qui a rebondi contre le bord de la table. |
zar atmakverbe transitif (un dé) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) C'est à ton tour de lancer. |
atmakverbe transitif (des dés) (zar, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il souffle sur les dés avant de les lancer. |
başlatmak(bir şeyi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ils ont lancé l'expédition dans la jungle inexplorée. |
fırlatmakverbe transitif (roket, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le commandant a donné ordre de lancer les torpilles sur le navire ennemi. |
atmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il a lancé la balle vers le but à trente mètres de distance. |
fırlatmanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
atmak, fırlatmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dan a lancé violemment l'ordinateur brisé dans les escaliers. |
atmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
ortaya atmakverbe transitif (figuré : une idée) (düşünce, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
sözünü kesmek, lafını kesmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
topu atmakverbe transitif (Base-ball) (beysbol) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Au baseball, le lanceur lance la balle au batteur. Beysbolda topu atmak topu vurucuya atmak anlamına gelir. |
sunmak(piyasaya, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'entreprise pense lancer sa nouvelle gamme de produits au printemps. |
söyleyivermek(familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je n'aime pas la façon dont il a lancé ces brèves excuses. |
atmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Devon a lancé la balle au-dessus du marbre. |
başlatmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
reklamını yapmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La société a lancé sa nouvelle marque de dentifrice. |
atmanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un seul lancer envoya le chapeau voler dans le coin de la pièce. |
topu atmakverbe intransitif (Cricket) (kriket oyunu) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le capitaine a dit à Fred que c'était à son tour de lancer. |
ortaya atmakverbe transitif (une idée) (fikir) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Agnes a lancé l'idée de ne travailler que quatre jours par semaine et de fermer le bureau chaque vendredi, mais son chef n'a pas adhéré. |
olta atmanom masculin (Pêche) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il a attrapé un énorme poisson dès son premier lancer de ligne. |
vuruşnom masculin (spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le lancer du sportif était remarquable. |
atışnom masculin (bovling topu) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'est un beau lancer : je pense qu'on est bien parti pour un strike ! |
atışnom masculin (Base-ball) (beysbol) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Au base-ball, un batteur peut faire face à trois lancers par tour de batte. |
(yavaşça) atma, atış, fırlatmanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le lancer de Linda n'est pas allé assez loin et la balle est tombée au sol. |
olta atmanom masculin (Pêche) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le lancer de Jeff est celui des beaux jours. |
atışnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le mauvais lancer de Fred lui démit le dos alors qu'il chargeait le camion. |
zar atmakverbe transitif (un dé) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) C'est à ton tour. Lance les dés ! |
satmaya çalışmakverbe transitif (Marketing) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les fabricants lancent généralement leurs produits dans des marchés cibles. Üreticiler ürünlerini çoğunlukla belli bazı pazarlarda satmaya çalışırlar. |
(saldırı, vb.) başlatmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le général a lancé ses forces sur le camp ennemi. |
fırlatmak, atmakverbe transitif (argo) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Joe a lancé la balle à Wendy. |
arada söz söylemek, araya laf sokuşturmakverbe transitif (figuré : dire [qch]) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La réunion était presque terminée lorsqu'Adam a lancé une idée dans la discussion pour augmenter la productivité. |
lanse etmekverbe transitif (un produit, une marque) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'entreprise a lancé le nouveau modèle de voiture en octobre. |
bağırmak, bağırıp çağırmakverbe transitif (des paroles) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
atmak, fırlatmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le jeune garçon jeta une boule de neige sur son professeur. |
atmak, kaldırıp atmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Kate a jeté le vieux canapé dans la benne à ordures. |
başlamakverbe transitif (bir şeye) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
çıkarmakverbe transitif (yeni bir ürün, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La compagnie a lancé un nouveau médicament miracle. |
fırlatmak, atmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tom jeta le caillou dans la fontaine. |
fırlatmak(à la main) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il a lancé une balle à travers la fenêtre. |
fırlatmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Andy lança (or: jeta) un bref regard en direction d'Helen. |
yöneltmekverbe transitif (accusation) (eleştiri, suçlama, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les collègues de Ray lancèrent (or: portèrent) de terribles accusations contre lui. |
çalıştırmak(motor) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'ai appuyé sur le démarreur, allumé le moteur et décollé dans un ciel bleu sans nuages. |
başlatmak(une réunion, un match,...) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le président a démarré la réunion. Başkan toplantıyı başlattı. |
aşağılayarak söylemek(personne) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
ortaya atmak(une question) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il a soulevé une question sur les finances devant le conseil d'administration. |
çalıştırmak(un ordinateur) (motor, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Démarrez votre ordinateur et connectez-vous au réseau. |
atmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Andie jeta (or: lança) le filet dans l'eau. |
havaya fırlatmak(une crêpe) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Jim fit sauter la crêpe dans la poêle. |
kurmakverbe transitif (une entreprise) (şirket, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Melissa a monté une entreprise de chez elle. |
çalıştırmak(une voiture, une machine) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Fais démarrer la voiture, il est temps de partir. Arabayı çalıştır. Artık gitmemiz gerek. |
fırlatmak, atmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Jake a perdu son calme et a commencé à jeter des assiettes contre le mur. |
işe girişmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le gouvernement a entrepris de venir en aide à l'association humanitaire. |
şevkle başlamak, istekle başlamak(bir şeye) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Après avoir vu le mendiant, il s'est lancé dans un discours sur la pauvreté. |
katılmakverbe pronominal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kovalamak(chasser) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les chiens ont pourchassé le lapin (or: ont pris le lapin en chasse). Köpekler tavşanı kovalıyordu. |
peşinden koşmakverbe pronominal (birisinin) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La police s'est lancée à la poursuite du cambrioleur et l'a attrapé dans le jardin de mon voisin. |
hemen başlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
dört elle sarılmakverbe pronominal (mecazlı) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
geçiş yapmak(mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
savaş açmak(figuré) (bir şeye) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le Président Richard Nixon a déclaré la guerre à la drogue en 1971. |
girmek(familier) (meslek) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
girişmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Lara se lance à corps perdu dans l'apprentissage de l'espagnol. |
başlamak(figuré) (projeye, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nous ne savions pas du tout ce qu'impliquerait le projet quand nous nous sommes embarqués dedans. |
Fransızca öğrenelim
Artık se lancer'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
se lancer ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.