İngilizce içindeki without question ne anlama geliyor?
İngilizce'deki without question kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte without question'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki without question kelimesi olmadan, olmaksızın, -siz, -sız, -sizce, -siz olarak, dışarısında, uzak durmak, -siz yapabilmek, (birşey) olmadan yaşamak/hayatına devam etmek, -siz yaşamak, -siz yaşayabilmek, yoksun olmak, söylemeye gerek olmamak, açık, belli, aşikâr, ara vermeden, durup dinlenmeden, hiçbir fikri/bilgisi olmayan, kesinlikle, itiraz etmeden, muhakkak, kesin olarak, muhakkak, kesin olarak, temelsiz, açıklamaya gerek kalmadan, arkaya/arkasına bakmadan, adil bir şekilde, umursamadan, anlamsızca, mantıksızca, anlamsız olmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
without question kelimesinin anlamı
olmadan, olmaksızınpreposition (lacking) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) I went to work without my mobile phone today. Bu soğukta dışarıya şapkasız çıkmayın. |
-siz, -sızpreposition (excluding) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Don't go to the cinema without me. Sinemaya bensiz gitme. |
-sizce, -siz olarakadverb (lacking sthg) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) She sang without enthusiasm. Şarkıyı isteksizce (or: isteksiz olarak) söyledi. |
dışarısındapreposition (literary (outside of) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) It is smoky within the house and foggy without. |
uzak durmakphrasal verb, intransitive (abstain) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) We've run out of milk; you'll have to do without until I can get to the shops. |
-siz yapabilmekphrasal verb, transitive, inseparable (endure not having) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) James can't do without his morning coffee, so he has bought himself an espresso machine. |
(birşey) olmadan yaşamak/hayatına devam etmek, -siz yaşamakphrasal verb, transitive, inseparable (not need) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I can get along without luxuries in this economy. |
-siz yaşayabilmekphrasal verb, transitive, inseparable (be deprived of, not have) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) A camel can go without water for a week. // Personally, I can go without television. |
yoksun olmakphrasal verb, intransitive (not have [sth], suffer deprivation) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) My parents went without so that my sister and I could have everything we needed. |
söylemeye gerek olmamakverbal expression (be obvious) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) It goes without saying that you can't leave your bike unlocked in the city. |
açık, belli, aşikârinterjection (informal (that is self-evident) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) You always look lovely - that goes without saying. |
ara vermeden, durup dinlenmedenadverb (incessantly, non stop) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) I worked straight through from noon till 9 p.m. without a break. |
hiçbir fikri/bilgisi olmayanadverb (not knowing) I went into the meeting without a clue about why they wanted to see me. |
kesinlikleadverb (definitely) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Without a doubt, this is the best chocolate cake I've ever tasted. |
itiraz etmedenadverb (informal (in straightforward way) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) And then, without any fuss, he grabbed the document and signed it. |
muhakkak, kesin olarakadverb (invariably) Our mail's delivered at 11:30 each morning without fail. When we go out to eat, without fail Robert orders a steak. |
muhakkak, kesin olarakadverb (for certain) Promise me you'll be home by midnight without fail. |
temelsizadverb (with no basis in truth) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Your accusation is without foundation. Many of the advertising claims for that product are without foundation. |
açıklamaya gerek kalmadanadverb (informal (implicitly, tacitly) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) I hope that you'll accept what I say without my having to spell things out. |
arkaya/arkasına bakmadanadverb (with no regrets) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Rob left the job without looking back and says it was the best decision he's ever made. |
adil bir şekildeadverb (fairly) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Governmental programs must be administered without prejudice. |
umursamadanexpression (with no concern for) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) He kept talking loudly on his cell phone without regard to the other theater patrons. |
anlamsızca, mantıksızcaadverb (inexplicably) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) He yells at me without rhyme or reason, and I just can't understand why. |
anlamsız olmakexpression (inexplicable) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Your belief that Daisy doesn't like you is without rhyme or reason; she's never done anything to make you think that. |
İngilizce öğrenelim
Artık without question'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
without question ile ilgili kelimeler
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.