İngilizce içindeki guarding ne anlama geliyor?

İngilizce'deki guarding kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte guarding'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki guarding kelimesi nöbetçi, muhafız alayı, korumak, koruyup gözetmek, (basketbol) gard, savunma (oyuncusu), koruyucu, muhafız, ihtiyatlı olmak, tedbirli olmak, -e karşı korumak, sahil güvenlik, sahil güvenlik, arama kurtarma görevlisi, bekçi köpeği, cankurtaran yüzücü, cankurtaran, gardını indirmek, hazırlıksız olarak, hazırlıksız, yedek, savunma, artçı kuvvetler, muhafazakar görüş, güvenlik görevlisi, kraliyet muhafızı/Londra Kulesi muhafızı anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

guarding kelimesinin anlamı

nöbetçi

noun (person)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The guard patrolled around the building.

muhafız alayı

noun (US (military)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The guard was called in to help deal with the situation.

korumak, koruyup gözetmek

transitive verb (protect)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
The dog guarded the backyard.

(basketbol) gard, savunma (oyuncusu)

noun (basketball)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Rick was a guard on his high school basketball team.

koruyucu, muhafız

noun ([sth] that protects)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Cody was lucky that he kept his hands behind the guard on the chainsaw when it slipped off of the branch.

ihtiyatlı olmak, tedbirli olmak

(be cautious)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
The travel agent had warned Beth to guard against pickpockets when she traveled abroad.

-e karşı korumak

phrasal verb, transitive, inseparable (prevent)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Wear a sunhat to guard against sunburn.

sahil güvenlik

noun (US (branch of US military)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
This country's Coast Guard provides various maritime services.

sahil güvenlik

noun (UK (search-and-rescue organization)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

arama kurtarma görevlisi

noun (UK (member of search-and-rescue organization)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

bekçi köpeği

noun (watch dog)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
German shepherds make excellent guard dogs.

cankurtaran yüzücü, cankurtaran

noun (swimming attendant)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
They closed the pool because no lifeguard was available.

gardını indirmek

transitive verb (figurative (relax: guard, defences) (mecazlı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
He lowered his guard once he realized it was a friend.

hazırlıksız olarak

adverb (when unprepared)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
I was taken completely off guard when the police arrived with a search warrant.

hazırlıksız

adjective (unprepared)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The thief took advantage of a moment when the shopkeeper was off guard.

yedek

adjective (backup)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

savunma

adjective (defensive)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

artçı kuvvetler

noun (military) (askeri)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The rearguard faced the greatest danger when the army was in retreat.

muhafazakar görüş

noun (figurative (conservative position) (mecazlı)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
They accused their opponents of being in the rearguard of social change.
Rakiplerini toplumsal değişim konusunda muhafazakar görüşlü olmakla suçladılar.

güvenlik görevlisi

noun (person: protects building)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The security guard patrolled the shopping centre looking for rowdy schoolchildren.

kraliyet muhafızı/Londra Kulesi muhafızı

noun (UK (Beefeater: royal guard)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The yeomen are the bodyguards of the British monarch.

İngilizce öğrenelim

Artık guarding'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.