İngilizce içindeki Grand Slam ne anlama geliyor?

İngilizce'deki Grand Slam kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte Grand Slam'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki Grand Slam kelimesi muhteşem, harika, çok güzel, görkemli, ihtişamlı, büyük, heybetli, gösterişli, harika, bin dolar/sterlin, genel toplam, kuyruklu piyano, küçük/kısa kuyruklu (piyano), kuyruklu küçük piyano, büyük soygun, genel toplam, büyük gezi, teftiş anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

Grand Slam kelimesinin anlamı

muhteşem, harika, çok güzel

adjective (building: splendid)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The grand hotel ruled the skyline of the city.

görkemli, ihtişamlı, büyük, heybetli

adjective (large, imposing)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The grand cathedral loomed over the congregation.

gösterişli

adjective (fancy, upmarket)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
"Studio" is rather a grand name for my little shed.

harika

adjective (UK, regional, informal (excellent)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
We had a grand day at the beach.

bin dolar/sterlin

noun (slang (1000 dollars, pounds)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
My used car only cost a grand.

genel toplam

noun (final)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The grand total for this house came to two hundred thousand dollars.

kuyruklu piyano

noun (piano: large, horizontal strings)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
My music teacher and I sat at the grand piano and practiced my recital piece.

küçük/kısa kuyruklu (piyano)

noun (informal, abbreviation (baby grand piano)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
She played waltzes on the baby grand in the parlor.

kuyruklu küçük piyano

noun (small three-legged piano)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
There was a baby grand piano in the living room.

büyük soygun

noun (US (law:| stealing large amount)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

genel toplam

noun (final sum or amount)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The village fete managed to raise a grand total of £1,500 for the church restoration fund.

büyük gezi

noun (historical (European travels)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
British tourists travelled to Venice during the 18th century as a stop on the Grand Tour.

teftiş

noun (informal (visit, inspection)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The factory inspector will be doing his grand tour tomorrow.

İngilizce öğrenelim

Artık Grand Slam'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.