Hintçe içindeki अल्मारी ne anlama geliyor?
Hintçe'deki अल्मारी kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte अल्मारी'ün Hintçe'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Hintçe içindeki अल्मारी kelimesi çekmeceli dolap, lazımlık, çok koşturmak, çabuklaştırmak, basmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
अल्मारी kelimesinin anlamı
çekmeceli dolap(cabinet) |
lazımlık(commode) |
çok koşturmak(press) |
çabuklaştırmak(press) |
basmak(press) |
Daha fazla örneğe bakın
हालाँकि वे उस अलमारी को नहीं देख सके जिसमें हमारा साहित्य भरा पड़ा था, मगर हमारे बिस्तर के नीचे छिपी कुछ किताबें उनके हाथ लग गयीं। Yayınla dolu gömme dolabı fark etmediler ama yatağımızın altında sakladığımız bazı kitapları buldular. |
घर में दवाओं की अलमारी Evdeki Ecza Dolabı |
1 और अब लोगों की बुराई के कारण पूरा प्रदेश अत्याधिक श्रापित होने लगा, जिसमें, कोई व्यक्ति अपने औजार या अपनी तलवार को यदि अपनी अलमारी पर रख देता, या उस स्थान पर जहां उसे रखा जाता है तो देखो, अगले दिन वह उसे नहीं मिलती थी, इतना भारी श्राप था प्रदेश पर । 1 Ve şimdi halkın yapmış olduğu kötülükler yüzünden bütün ülke üzerine büyük bir lanet gelmeye başlamıştı; öyle oldu ki bir kimse kılıcını veya bir aletini rafa ya da saklamak istediği bir yere koyduğunda, işte ertesi gün yerinde bulamıyordu; ülkedeki lanet bu denli büyüktü. |
❏रसोई: सारे शैल्फ, अलमारियाँ और दराज़ खाली कीजिए और अच्छे से साफ कीजिए। ❏ Mutfak: Rafları, dolapları ve çekmeceleri boşaltıp iyice temizle. |
यह ऐसा मौका है जब बेथेल के सदस्य, अपनी अलमारी, ड्रैसर या टेबल को साफ करते हैं और ऐसी चीज़ें फेंक देते हैं जिनका वे इस्तेमाल नहीं करते। Bu, kullanılmayan eşyaları belirleyip elden çıkarmak ve dolapları düzenlemek için bir fırsat yaratır. |
और चीनी भाषा सीखनेवाले एक शख्स के लहज़े में हलके से बदलाव का मतलब यह निकला कि वह अपने सुननेवालों को यीशु की छुड़ौती में विश्वास रखने के बजाय उसकी किताबों की अलमारी पर विश्वास रखने के लिए उकसा रहा है। Çince öğrenen biri de, küçücük bir tonlama hatası yüzünden dinleyicilerini İsa’nın fidyesi yerine kitaplığına iman etmek konusunda uyardı. |
❏सोने का कमरा: अलमारियाँ खाली कीजिए और उन्हें अच्छी तरह साफ कीजिए। ❏ Yatak odası: Dolapları boşaltıp iyice temizle. |
(भजन १०१:३) अपनी अलमारी में, क्या आपके पास शालीन वस्त्र हैं, या क्या आपके कुछ वस्त्र इस संसार के वस्त्रों के अत्यधिक फ़ैशन को प्रतिबिंबित करते हैं? (Mezmur 101:3) Elbise dolabınızda mütevazı giysileriniz mi var, yoksa bazı elbiseleriniz bu dünyanın aşırılığa kaçan giyim tarzını mı yansıtıyor? |
आपकी लाइब्रेरी में अलग–अलग श्रेणियां हो सकती हैं, जिन्हें किताबों की अलमारियां कहा जाता है. Kitaplığınızda farklı kategorilere yer verebilirsiniz. Bunlara kitap rafları denir. |
एक बड़ी-सी अलमारी में चला जाता और घरवाले का किरदार निभाता। Biri dolaba girip ev sahibi rolü yapardı. |
मेरी अलमारी में चार पट और दो आईनें हैं. उसको एक स्वीडिश कंपनी ने बनाया है, जिसके नाम में तीन स्वर और एक व्यंजन है. Gardrobumun dört kapısı ve iki aynası var. Adı, üç sesli harf ve bir ünsüz içeren bir İsveç şirketi tarafından üretildi. |
लगातार कई शनिवार-रविवार को काम करने के बाद स्वयंसेवकों ने नयी छत बना दी, नया गुसलखाना तैयार कर दिया, पहली मंजिल पर पूरा प्लास्टर और दीवारों पर पुताई कर दी और रसोईघर में नयी अलमारियाँ बना दीं। Bu gönüllüler birkaç hafta sonu çalışıp eve yeni bir çatı yaptılar, banyoyu yenilediler, tüm birinci katın sıvasını ve boyasını yaptılar; ayrıca mutfağa yeni dolaplar taktılar. |
क्योंकि इस कमरे को हमेशा एक गोदाम की तरह ही दिखना चाहिए था—धूल तथा बक्सों से भरा अस्तव्यस्त कमरा—मुझे एक ऐसी बेंच और पुस्तकों की अलमारी बनानी पड़ी जो काम करने के लिए जल्दी से लगाई जा सके और फिर झट से छिपाई जा सके। Bu odanın daima, beklendiği gibi—karton kutularla dolu, darmadağınık ve tozlu—gözükmesi gerektiğinden, çok çabuk kurulup çalışmaya hazır olabilecek ve sonra yine birkaç saniye içinde gizlenebilecek bir tezgâh ve kitap rafları yapmak zorundaydım. |
“हम यह सब अकसर इसलिए कर पाते हैं क्योंकि घर में दवाओं की अलमारी होती है। “Çoğu kez bunu mümkün kılan evdeki ecza dolabıdır. |
उसके बाद उसने हमारे खाने के कमरे में रखी अलमारी खोली। Yemek salonundaki bir dolabı açtı. |
यही स्रोत सिफारिश करता है कि घर में दवाओं की अलमारी रखें जिसमें बैंड-एड, टेप, गॉज़, रूई, पट्टी, तरह-तरह के मरहम और क्रीमें, डिटॉल, कैंची, थर्मोमीटर और काम की दूसरी चीज़ें हों। Aynı kaynak, yara bandı, yapışkan bant, steril gazlı bez, pamuk, bandaj, çeşitli merhem ve kremler, alkol, makas, termometre ve diğer pratik gereçlerden oluşan bir ecza dolabını tavsiye ediyor. |
अलमारी वगैरह में रखना: कपड़े को नमी और कीड़े-मकोड़ों से बचाइए। उस पर धूप मत पड़ने दीजिए। Saklama: Kuru bir yerde saklayın, güvelerden koruyun ve ışığa maruz bırakmayın. |
वह गया और अपनी अलमारी से मेरे लिए एक सूट निकाल लाया। Dolabından bana bir takım elbise buldu. |
लेकिन समस्या यह है कि, ऐसा हमेशा होता है. और यह न सिर्फ आपको ख़बरों और कहानियों से प्रभावित करता है लेकिन इसके अलावा जब आप इन उत्पादों को अलमारियों पर देखते हैं। Fakat sorun şu ki, bu tür şeyler sürekli olmakta ve bu sadece gazetelerde okuduğunuz haberleri etkilemiyor ayrıca raflarda gördüğünüz ürünleri de etkiliyor. |
स्कूल में कैथी को अश्लील नाम दिए गए, और उसकी अलमारी पर अक़सर धमकी भरे संदेश छोड़े जाते थे। Okulda Kathi’ye ahlaksızca isimler takıldı, dolabına tehdit mektupları konuldu. |
हम शायद उस व्यक्ति से यह कह सकते हैं: ‘मान लीजिए कि किसी सुनसान जगह में आपको एक अच्छा घर दिखायी देता है जिसमें खाने-पीने की चीज़ें (नतीजा) भरी पड़ी हैं। ऐसे में आप मानेंगे कि किसी ने (वजह) उस घर को बनाया होगा और उसकी अलमारियों में खाने-पीने की चीज़ें रखी होंगी। Şöyle diyebiliriz: ‘Issız bir yerde içi yiyecekle dolu güzel bir eve rastlarsak (sonuç), bu evi yapan ve dolaplarını yiyecekle dolduran birinin olduğunu (neden) hemen kabul ederiz. |
ठीक उसी तरह जब हम कुदरत में मौजूद रचना और पृथ्वी की “अलमारियों” (नतीजा) में ढेर-सारी खाने की चीज़ें देखते हैं तो क्या यह मानना सही नहीं होगा कि इन सबको किसी ने (वजह) बनाया है?’ Aynı şekilde, doğada açıkça belli olan tasarımı ve yeryüzünün ‘dolaplarını’ dolduran yiyecekleri (sonuç) gördüğümüzde de bunu yapan birinin olduğunu (neden) kabul etmemiz mantıksal değil midir?’ |
स्मारक की शाम को जेम्स अपने पिता की कपड़ों की अलमारी के पास गया और अपने पिता को एक पैंट लाकर दी और इशारों से उन्हें पहनने के लिए कहा। Anma Yemeği akşamı James babasının giysi odasına gitti, bir pantolon seçip babasına getirdi ve el hareketleriyle onu giymesi gerektiğini anlattı. |
यह एक सेल्फी है (हंसी) रोज सुबह मैं अपने आप को देखता हूँ अपनी दवाई की अलमारी के शीशे में यह देखने के लिए कि कहीं मेरी जीभ काली तो नहीं पड़ गई है Her sabah ilaç dolabının aynasından dilim siyah mı diye kendime bakıyorum. |
हम उस व्यक्ति से कह सकते हैं: “मान लीजिए आप किसी सुनसान जगह से जा रहे हैं और वहाँ आपको एक अच्छा घर दिखायी देता है जिसमें खाने-पीने की चीज़ें (परिणाम) भरी पड़ी हैं। ऐसे में क्या आप यह नहीं मानेंगे कि किसी ने (कारण) उस घर को बनाया होगा और उसकी अलमारियों में खाने-पीने की चीज़ें (परिणाम) रखी होंगी? Karşımızdaki kişiye şöyle diyebiliriz: “Eğer ıssız bir yerde olsaydınız ve iyi inşa edilmiş, yiyecek dolu bir evle (sonuç) karşılaşsaydınız, bunu birinin (neden) yaptığını kabul etmez miydiniz? |
Hintçe öğrenelim
Artık अल्मारी'ün Hintçe içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Hintçe içinde arayabilirsiniz.
Hintçe sözcükleri güncellendi
Hintçe hakkında bilginiz var mı
Hintçe, İngilizce ile birlikte Hindistan Hükümeti'nin iki resmi dilinden biridir. Hintçe, Devanagari yazısıyla yazılmıştır. Hintçe ayrıca Hindistan Cumhuriyeti'nin 22 dilinden biridir. Farklı bir dil olarak Hintçe, Çince, İspanyolca ve İngilizce'den sonra dünyada en çok konuşulan dördüncü dildir.