Fransızca içindeki cherchent ne anlama geliyor?
Fransızca'deki cherchent kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte cherchent'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki cherchent kelimesi aramak, araştırmak, bakmak, araştırma yapmak, (birşey) aramak, aramak, bulmaya çalışmak, araştırmak, aramak, araştırmak, aramak, aramak, yiyecek aramak, eleştirmek, bulmaya çalışmak, birşey söylemeye çabalamak, deşmek, sataşmak, çıkartmak, araştırmak, arayışında olmak, aramak, -i aramak, istemek, aramak, dalaşmak, arama, bakınmak, araştırmak, aramak, araştırmak, sataşmak, takılmak, (altın, petrol, vb.) aramak, aramak, bakmak, öç alma, intikam alma, bulup getirmek, el yordamıyla ilerlemek, karış karış aramak/taramak, almak, araştırmak, taramak, fazla iddialı/kendini savunan, anlamadan, anlayışsızca, şuursuzca, işe bak, (Cadılar Bayramı'nda) kapı kapı dolaşıp şeker isteme, çabalamak, altın aramak, gidip getirmek, didik didik aramak, önemsiz ayrıntılara takılmak, yiyecek aramak, yiyecek bulmaya çalışmak, mücadele etmek, kusur aramak, elde etmeye çalışmak, bulmaya çalışmak, getirmek, alıp getirmek, google'da aramak, ilgi istemek, ilgi çekmeye çalışmak, niyetinde olmak, arabayla almak, almaya göndermek, (nedenleri, vb.) araştırmak, almak, didik didik aramak, kazı yapmak, getirmek, alıp getirmek, aramak, dolaylı yoldan elde etmeye çalışmak, ısırmaya çalışmak, aramak, arayıp taramak, komplo kurmak, kumpas kurmak, aranmak, dokunmak, yuva avlamak, anlamaya/çözmeye çalışmak, istemek, talep etmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
cherchent kelimesinin anlamı
aramakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il y en a qui cherchent l'amour sur internet. Je t'ai cherché mais je ne t'ai pas trouvé. |
araştırmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si tu ne sais pas qui est Ada Lovelace, cherche sa biographie sur Internet. |
bakmakverbe transitif (sözlüğe, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si je ne comprends pas un mot, je le cherche dans le dictionnaire. |
araştırma yapmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les inspecteurs ont cherché pendant des jours mais n'ont trouvé aucune preuve. |
(birşey) aramakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Où ai-je mis mes clefs ? Il faut que je les cherche. |
aramak, bulmaya çalışmak, araştırmakverbe transitif (un abri, indice, emploi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le détective cherche des indices du crime. Dedektif bu cinayete ilişkin ipuçlarını bulmaya çalışıyor (or: araştırıyor). |
aramakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'ai cherché mes clés mais impossible de les trouver. Les détectives ont cherché un indice qui résoudrait enfin le crime. |
araştırmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il cherche de nouveaux amis. |
aramakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il cherche ses clés. Uygun fiyatlı bir araba bakıyoruz. |
aramakverbe transitif (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dan est arrivé en retard au travail parce qu'il a dû chercher ses clés. |
yiyecek aramakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Un écureuil fouilla sous l'arbre, cherchant des noisettes (or: à la recherche de noisettes). |
eleştirmekverbe transitif (familier, moins fort) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je le déteste : il me cherche toujours. |
bulmaya çalışmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il est trop... Hmm, quel est le mot que je cherche ? |
birşey söylemeye çabalamak(ses mots) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle a demandé si j'avais besoin d'autre chose et j'ai cherché les mots justes. |
deşmek(konuyu, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Chercher des informations croustillantes fait partie du métier de paparazzi. |
sataşmak(familier : provoquer) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Arrête de me chercher, sinon je te casse le bras. Sakın bana sataşayım deme, yoksa kolunu kırarım. |
çıkartmakverbe transitif (la bagarre) (kavga, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) David cherche toujours la bagarre à l'école. |
araştırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Cherche et tu trouveras ! |
arayışında olmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je cherche un nouveau fournisseur d'accès à Internet : lequel me recommanderiez-vous ? |
aramakverbe transitif (sur internet) (internette) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il a recherché la réponse sur le net. |
-i aramak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La police a cherché des indices pour localiser la femme, mais ils n'ont rien trouvé. |
istemek, aramak(mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle cherche (or: recherche) les compliments. Tu n'as qu'à l'ignorer. |
dalaşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) N'énerve pas (or: Ne cherche pas) Stan ou il te cassera la gueule. |
arama(Internet) (internet) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bakınmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) J'ai regardé (or: cherché) partout mais je n'arrive pas à trouver mes lunettes de lecture. |
araştırmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nous recherchons des moyens d'augmenter notre efficacité. |
aramak, araştırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La police a passé toute la nuit à chercher le criminel. |
sataşmak, takılmakverbe transitif (familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les garçons asticotaient sans cesse Ben à cause de son bégaiement. |
(altın, petrol, vb.) aramakverbe transitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La compagnie minière recherche de l'or dans la région. |
aramak, bakmak(iş, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Richard cherchait à trouver un travail à l'usine du coin. |
öç alma, intikam alma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bulup getirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
el yordamıyla ilerlemek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
karış karış aramak/taramak(mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La police a fouillé la maison pendant des heures mais n'a rien trouvé. |
almak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
araştırmak, taramak(une pièce) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La police a fouillé tout le bâtiment mais il n'y avait aucune trace du ravisseur. Polis binayı taradı ancak adam kaçıran kişinin izi bulunamadı. |
fazla iddialı/kendini savunan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
anlamadan, anlayışsızca, şuursuzca
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ils acceptent tout ce que le prêtre leur dit sans chercher à comprendre. |
işe bak
(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) |
(Cadılar Bayramı'nda) kapı kapı dolaşıp şeker isteme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çabalamaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je cherche à restaurer mon honneur. |
altın aramak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il a cherché de l'or près de San Francisco. |
gidip getirmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tu pourrais aller me chercher le sac que j'ai laissé dans la voiture ? |
didik didik aramak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dans l'enquête pour retrouver l'enfant disparu, la police a cherché partout. |
önemsiz ayrıntılara takılmak(figuré) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yiyecek aramak, yiyecek bulmaya çalışmaklocution verbale (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Les cochons sauvages cherchent de la nourriture près du chemin de randonnée, alors fais attention. |
mücadele etmek(mouvement) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Au prix d'un grand effort, les prisonniers avançaient le conduit d'aération. |
kusur aramak(figuré) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mon patron perd son temps à chercher la petite bête au lieu de s'occuper de problèmes importants. |
elde etmeye çalışmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
bulmaya çalışmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
getirmek, alıp getirmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Brian est allé chercher le courrier. |
google'da aramak(®) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ilgi istemek, ilgi çekmeye çalışmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cet enfant cherche sans cesse à attirer l'attention. |
niyetinde olmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
arabayla almak(birisini bir yerden) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'irai chercher les enfants à l'école aujourd'hui. |
almaya göndermeklocution verbale (birisini bir şey) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le médecin a envoyé son assistant chercher de l'eau chaude. |
(nedenleri, vb.) araştırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ben cherchait à savoir pourquoi son ami n'était pas venu travailler aujourd'hui. |
almakverbe transitif (birisini bir yerden) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Sarah est allée chercher ses amis à l'aéroport. |
didik didik aramak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La police ratissa en vain la forêt pour trouver le suspect. |
kazı yapmakverbe transitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Les pilleurs cherchent un trésor enfoui. |
getirmek, alıp getirmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je vais te chercher une autre assiette. |
aramak(bir şeyi, birisini) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Jessica a cherché ses clés dans son bureau. |
dolaylı yoldan elde etmeye çalışmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cherchant à obtenir une augmentation, Darren a fait des heures supplémentaires plusieurs semaines de suite. |
ısırmaya çalışmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le chien grognait et cherchait à mordre. Le cheval cherchait à mordre la main de Linda. |
aramak, arayıp taramak(mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
komplo kurmak, kumpas kurmaklocution verbale (un peu familier) (birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Hall affirme que son ancien associé avait cherché à le faire tomber pour le crime. |
aranmak(mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je ne ferais pas ça si j'étais toi ! Tu l'auras bien cherché ! |
dokunmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle a cherché de la main sous la chaise mais n'a pas trouvé son stylo. |
yuva avlamaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
anlamaya/çözmeye çalışmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Anita était perdue dans ses pensées, et réfléchissait à la meilleure manière d'annoncer à son patron qu'elle avait commis une erreur. |
istemek, talep etmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le gouvernement a cherché à obtenir les faveurs des groupes religieux. |
Fransızca öğrenelim
Artık cherchent'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
cherchent ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.